“Avlanan Atalarımız”, Auden ve Britten’ın müzik alanında gerçekleştirdikleri ilk önemli işbirliğidir. Temaları açısından karmaşık bir eserdir bu. 1936 yılında tamamlanan bu hayli politik eserde dönemin karanlığa doğru yol alan Avrupa’sının, kıtada yaygınlık kazanan totaliter eğilim ve rejimlerin eleştirisi de vardır. “Messalina” başlıklı bölümün sonuna doğru Alman ve Yahudi karşıtlı içinde düşünülür. Eserde av teması da işlenir. Benim üzerinde durmak istediğim ... Devamını Oku »
Yazar Arşivi: Halil Turhanlı
Soykırım ve modernlik
Zygmunt Bauman başta olmak üzere bugün Holokost üzerine yazan pek çok yazar, düşünür bu dehşet verici olayın modern uygarlığın yüksek bir aşamasında gerçekleşmiş olmasına dikkat çekmekte, bunun nedenlerini araştırmakta, uygarlığımızın doğası hakkında görüş bildirmekte. Auschwitz, modern dünyanın orta yerinde en yeni teknolojilerden yararlanarak inşa edilmişti. Tahayyül gücünü aşan kitlesel katliamlar Aydınlanmış Avrupa’da, modernlik adıyla andığımız toplumsal ve kültürel iklimde vuku ... Devamını Oku »
Auden ve Britten
Benjamin Britten 1960’larda müzikteki yeni eğilimlerle, deneyci girişimlerle pek ilgilenmemişti. Bu nedenle müziğe yaklaşımı açısından dönemin yenilikçi kültürel iklimi içinde muhafazakâr sayılabilir. Sadece müzik konusunda mı? Britten’ın tenor Peter Pears ile ilişkisi müzik ve sanat dünyasında herkesin bildiği bir sırdı. Ama Benjamin, 1960’larda gay özgürlük hareketinden olabildiğince uzak durdu, gay sözcüğünü de hiç sevmedi. Yine de onun politik açıdan, ... Devamını Oku »
Kutsal mekân
Avrupa’nın ortaçağ kentleri kır ile bağlarını koparmamışlardı. Esasen bu kentler kırsal bir çevreye bağlı olarak kurulmuş ve en azından başlangıçta öyle gelişmişlerdi. Etraflarına sağlam ve yüksek surlar örülmüştü. Saldırı olduğunda yakındaki kırsal alanda yaşayan köylüler de kente sığınıyorlardı. Gotik üslupla inşa edilmiş sivri kuleli yapılar, kıvrımlı dar sokaklar, kasvetli ev içleri… Ama kente damgasını vuran Hıristiyanlığın sembolleriydi. Richard Sennett, kentte ... Devamını Oku »
Yeni bir etik
Holokost karşısında çağımızın etik ilkeleri sınanmış ve bunlar değer kaybına uğramış, aşınmıştı. O hâlde yeni bir etik. Emmanuel Levinas ve Giorgio Agamben, Holokost sonrası bir etik arayışında olan, yeni bir etik tanımı verme girişiminde bulunan iki düşünür. Levinas’ın post-Holokost etiği bir başka özneyle, ötekiyle ilişki, ötekine karşı sorumluluk üzerine kuruludur. Levinas’a göre etik sorumluluğu ötekinin çağrısı, daha doğrusu ötekinin yüzünün ... Devamını Oku »
Hız
Fütürist Manifesto modern hayatın içinde merkezî bir yer tutan hızın güzelliğini övüyordu. Makineler sağlamıştı bu güzelliği. Üretimin, toplumsal enerjinin kullanılmasını hızlandırmışlardı. Hız modern toplumun başat özelliği. Kapitalist ekonomi hız anlayışı, hız mantığı üzerine kurulu. Hızlı büyümek, hızlı ilerlemek, hızlı üretmek, hızlı tüketmek, hızlı iletişim… Militarizmle de yakın ilişki içinde hız. Sürekli seferberlik hâlinde olan bir toplum için hız büyük önem ... Devamını Oku »
Fütürist Manifesto
Marjorie Perloff manifestoların kendi başlarına bir sanat biçimi olduğunu belirtir. Bu kuşkusuz, Fütürist Manifesto açısından da geçerlidir. Sonradan Mussolini’nin koşulsuz bir destekçisi olan E.T. Marinette’nin kaleme aldığı Fütürist Manifesto, 20 Şubat 1909 tarihinde Paris’te, Le Figaro’nun birinci sayfasında yayımlandığında şok dalgaları yaratmıştı . Yirminci yüzyılın büyük avangard akımları için yol açıcı olacak bu belge şiirsel, kışkırtıcı bir dille kaleme alınmıştı. ... Devamını Oku »
Devletin kaynağı: korku
Hobbes’un siyaset felsefesine yaptığı önemli katkılardan biri de devletin insanların duyduğu korkudan, güvensizlikten ve sığınma ihtiyacından doğmuş olduğunu, güvenlik ve özgürlükler arasında ters orantı bulunduğunu ortaya koymasıdır. Onun teorisi insanların güvenlik ve korunma uğruna özgürlüklerinden nasıl kolaylıkla feragat ettiklerini, özgürlüklerini nasıl gözden çıkardıklarını gösterir. Devlet salt birbirlerine duydukları güvensizlikten dolayı biraraya gelen, bu duygu ve dürtü altında anlaşan insanlar tarafından ... Devamını Oku »
Otorite
Tarih içinde hemen her toplumda, devlet başta olmak üzere kurumların oluşturulmasında ve örgütlenmesinde, birey ve çoğu kurum arasındaki ilişkide, insanlar arası ilişkilerde otorite ve tahakküm belirleyici olmuştur. Belirli bir azınlık nüfusun geri kalanı üzerinde iradesini egemen kılmıştır. Üstelik bunu yaparken çoğu zaman çıplak şiddete başvurma gereğini de duymamıştır. Dolaysız, çıplak şiddetin uygulandığı zamanlar elbette mevcuttur. Ama böylesi bir şiddete başvurmadan ... Devamını Oku »
Geleneklerle çatışan filozof
Max Horkheimer felsefe ve gerçeklik arasında kökten bir gerilim bulunduğunu, felsefenin sabit, öncesiz ve sonrasız kabul edilen yasaları, gelenekleri sorguladığını, onları sınadığını belirtir. Sokrates’in hayatını, yargılanmasını örnek olarak gösterir.(1) Sokrates gerçekten filozof ve toplum (şehir) arasındaki çatışmaya bir örnek oluşturur. O, törelere kayıtsız şartsız uyum sağlamayı reddetmiş, gençleri geleneklerin ve önyargıların ağırlığından kurtarmaya çalışmış, bundan dolayı cezalandırılmıştı. Horkheimer bu noktada ... Devamını Oku »