Eğer yüz yıl önce Anadolu Ermenileri doğup büyüdükleri topraklardan sürülmemiş, öldürülmemiş olsaydı udi Ara Dinkjian, Amerika’da değil de atalarının vatanında yani Diyarbakır’da doğacaktı muhtemelen. Tıpkı dedesi gibi bu kentin dar sokaklarında geçecekti belki de çocukluğu, kim bilir? Ancak bir asır evvel milyonlarca insanın hayatına lanet gibi çöken kötülük, onun atalarını da dünyanın farklı yerlerine savurdu. Ara Dinkjian, uzak diyarlarda ... Devamını Oku »
Yazar Arşivi: Özlem Ertan
‘Operadaki Hayalet’e hayran olacaksınız
Andrew Lloyd Webber’in ilk sahnelendiği 1986 yılından beri popülerliğini koruyan müzikali “Phantom of the Opera”yı (Operadaki Hayalet) duymayan yoktur. Müzikle ilgilensin ya da ilgilenmesin herkes bu etkileyici eserin unutulmaz melodilerine aşinadır. Özellikle de besteci Webber’in eski eşi, soprano Sarah Brightman’ın tüm dünyada tanınmasını sağlayan ve eserle aynı adı taşıyan “Phantom of the Opera” düetine… Yaşları müsait olanlar, bu düetin ... Devamını Oku »
Ermeni halk müziği ve ‘Shoghaken Folk Ensemble’
Tam olarak hangi tarihte olduğunu hatırlamıyorum ama uzun yıllar evvel tanımıştım “Shoghaken Folk Ensemble” ile bu müzik topluluğunun solisti Hasmik Harutyunyan’ı. Ermeni müziğine yeni yeni ilgi duymaya başladığım yıllardı. Dinlediğim ilk Ermeni halk müziği albümleri, Türkiyeli Ermenilerden oluşan “Knar” grubunun hazırladıklarıydı. Bildiğim kadarıyla iki CD çıkardı Knar. Sonra ne oldu bu topluluğa bilmiyorum, sanırım dağıldılar. Knar, bana Ermeni folk ... Devamını Oku »
İstanbul’dan Bryn Terfel geçti
Emrinde çalıştığı kontu zekâsıyla alt eden uşak Figaro, çapkınlığıyla ünlü Don Giovanni, kuzey halklarının güçlü tanrısı Wotan ve daha niceleri, yıllardır Bryn Terfel’ın sesiyle yeniden doğup aramıza karışıyor. O Bryn Terfel ki, 1990’lı yıllardan beri dünyanın her tarafındaki operaseverlerin favori sanatçılarından biri. Uzun boyu, iri cüssesi, kızıla çalan açık kahverengi saçları ve yeşil gözleriyle sahnede belirdiğinde İskoçların İngilizlere karşı ... Devamını Oku »
Fazıl Say’ın ‘Yeni Şarkılar’ı
Her şiirde ayrı bir dünya bulunur. Bazılarında ise dünyalar… Bir de şairin kelimeleriyle çizdiği resimlerin; yarattığı dünyaların içinde kaybolmayı sevenler var. Onlar, her mısranın üstünde konaklayıp imgelerin, metaforların derinliklerine bakarlar. İster istemez yaparlar bunu. Yeni âlemleri keşfetmeden, her sözcükle biraz daha zenginleşip büyümeden duramazlar çünkü. Bazıları ise ezgilerle dünya kurarlar. Onlar, doğanın uçsuz bucaksız, sonu, dibi olmayan heybesinden topladıkları ... Devamını Oku »
İskoç gelin hâlâ ölüyor, öldürüyor
Karanlık, kasvetli akşamın gölgesi şimdiki zamanın üstüne düşüyor. Rüzgârlar, 1700’lü yılların İskoçya’sında kâh çığlıklar atıyor, kâh fısıldayarak konuşuyor. Âşık bir kadın, annesinin mezarı başında sevdiği adamla buluşuyor. Kadın kalbinin sesi, ağaç dallarını sarsan rüzgârınkini bastırıyor. Derken sahne değişiyor. Koyu yeşil yapraklar giymiş kalın gövdeli ağaçların çevrelediği görkemli bir şatonun geniş salonu gözlerimizin önünde beliriyor. Biraz önce sevgilisine bakıp hayaller gören ... Devamını Oku »
Bir Ermeni kızın direniş öyküsü
İnsan hikâyeleri ve anılar, geçmişi masa başında ve birtakım siyasi ön kabullerle yazılmış didaktik tarih kitaplarından çok daha iyi anlatırlar. Çünkü envaiçeşit yaşanmışlığın, acının, korkunun, direnişin sesi, nefesi sızmıştır o anlatılara. Tam da bu yüzden gerçeğin aynasıdır onlar. Geride bıraktığımız günlerde Aras Yayıncılık’tan çıkan “Gülizar’ın Kara Düğünü”nü okuyunca bu gerçeği bir kez daha kavradım. Türkiye’de, “Bir Kürt beyi tarafından kaçırılmış ... Devamını Oku »
Genç bir yazar ve Seyfo Katliamı’nın gölgesinde aşk
Herkes kâşiftir aslında. Hayatımızın her döneminde yeni insanlar, kitaplar, müzikler, filmler keşfediyoruz ne de olsa. Bilmediklerimizi öğreniyoruz, her yeni tanışmayla birlikte farklı anlamlar ekleniyor yaşamımıza. Bir süre önce, daha evvel farkına varmadığım genç bir yazarı keşfettim. Meğerse uzun zamandır yazıyormuş ve iki romanı varmış. “Yarına Dokunmak” ile geçen şubat ayında yayımlanan “Aşka Dokunmak” kitaplarının yazarı Nurgül Çelebi’den söz ediyorum. “Yarına ... Devamını Oku »
Efsane kemancı, sanata destek için İstanbul’daydı
Grammy ödüllü dünyaca ünlü usta kemancı Maxim Vengerov, birkaç gün önce İstanbul’daydı. Naci Özgüç yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) ile birlikte Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nun sahnesine çıkıp Pyotr İlyiç Çaykovski’nin “Keman Konçertosu”nu çaldı. Klasik müzik dinleyicileri, Çaykovski’nin bu eserinin keman repertuarının en zor, teknik anlamda büyük ustalık gerektiren yapıtlarından biri olduğunu bilirler. Rus besteci, üç ay süren kısa evliliğini ... Devamını Oku »
Kadınlar Günü’nde üç kadın besteci
Erkek olmanın başarıya ulaşmanın ön koşulu sayıldığı dönemlerde bile müzik dünyasına eserleriyle katkıda bulunan pek çok kadın besteci vardı. Onlar, önlerine çıkarılan tüm engellere rağmen üreten, kalplerinden geçen müziği notalara döken yürekli ve yetenekli kadınlardı. Bugün o kadın bestecilerin üçünden, Fanny Mendelssohn, Clara Schumann ve Lili Boulanger’den söz etmek istiyorum. Bu yazıyı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün sabahında kaleme aldığım ... Devamını Oku »