
Sedef Kabaş ağır cezalık oldu!
Gazeteci Sedef Kabaş’ın 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik veren İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu hakkında attığı tweet nedeniyle yargılandığı davada mahkeme, Kabaş’ın ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasına karar verdi. Hakim, Kabaş’a “Ağır Ceza Mahkemelerinde heyet karşısında kendinizi daha iyi ifade edebilirsiniz. Sizin için daha uygun olur” dedi.
17 Aralık soruşturmasının kapatılmasını eleştiren tweeti nedeniyle hakkında dava açılan Kabaş, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. “Anayasadaki eleştiri hakkımı kullandım” diyen Kabaş’ın dosyası Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının kapatılmasının ardından, İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun fotoğrafını paylaşarak, “Bu adamı asla unutmayın” diyen Sedef Kabaş, “Hedef gösterme” suçlamasından hakkında açılan dava nedeniyle bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın ilk duruşmasına CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Melda Onur’un da aralarında olduğu çok sayıda izleyici ile taraf avukatları katıldı.
İDDİANAME OKUNDU
Başsavcı Salihoğlu’nu terör örgütlerine hedef göstermek suçlamasıyla yargılanan Kabaş’ın davasında ilk olarak kimlik tespiti yapıldı. Kabaş’ı, avukatı Vildan Yirmibeşoğlu temsil ederken, duruşmaya katılmayan şikayetçi Salihoğlu’nu ise avukat Cihan Köse temsil etti. Salihoğlu’nun koruma görevlisi polislerinden iki kişi de duruşmayı izledi. Duruşmada daha sonra iddianame okundu.
Mahkeme hakimi Hidayet Serin, sanık Kabaş’ın yaptığı tweet paylaşımı ile terörle mücadele görevi yapan Salihoğlu’nu terör örgütlerine hedef gösterdiği gerekçesiyle hakkında kamu davası açıldığını belirtti. Serin, sanık Kabaş’ın paylaşımları üzerine sosyal medyada daha farklı paylaşımların da yapıldığını ve terör örgütlerine hedef göstermenin yanında itibarsızlaştırılmasına çalışıldığını söyledi.
KABAŞ’IN SAVUNMASI TUTANAĞA GEÇMEDİ
Hakim Serin daha sonra, sanık Kabaş’ın avukatı Yirmibeşoğlu’nun duruşma öncesinde mahkemeye sunduğu “görevsizlik” talebini hatırlattı. Davanın Asliye Ceza Mahkemesi’nden alınarak Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini isteyen Kabaş’ın avukatı, talebin kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Bu sırada sözü sorulan Kabaş kısa bir savunma yaparak, “Öncelikle beraatimi talep ediyorum. Ben sayın savcıyı tanımıyorum. Kim olduğu ile de ilgilenmiyorum. Kişilerin önemi yok. Benim attığım tweet, 17-25 Aralık gibi çok önemli bir konuda gerekli ve yeterli soruşturmanın yapılmadığı, soruşturma dosyasında yer alan kuvvetli deliller incelenmeden, kamu gücü de kullanılarak verilen takipsizlik kararını eleştirmek niteliğindeydi” dedi. Ancak hakim, bu sözlerini tutanağa geçirmeyerek, “Şu aşamada esasa girmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
DOSYA AĞIR CEZA’YA GÖNDERİDİ
Daha sonra hakim Serin, görevsizlik kararı vererek dava dosyasının, görevli ve yetkili olduğunu belirttiği nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verdi. Karara ilişkin Kabaş’a açıklama yapan hakim Serin, “Suçun vasfı değişmiyor. Ancak kanunlar da çok sık değişiklik yapılıyor. Savcının gözünden kaçmış. Son değişiklikle 12’nci madde atıfta bulunuyor. Ancak yargılamada görev yerinin ağır ceza mahkemesi olduğu belirtiliyor. Ağır Ceza Mahkemelerinde heyet karşısında kendinizi daha iyi ifade edebilirsiniz. Sizin için daha uygun olur. Ağır Ceza daha iyi bir mahkemedir” ifadesini kullandı.
SAVCI HANGİ MAHKEMEYE GÖNDERECEĞİNİ BİLEMEMİŞ
Duruşmanın ardından Sedef Kabaş ve milletvekilleri adliye önünde basın açıklaması yaptı. Kabaş, attığı tweet’in arkasında olduğunu, eninde sonunda adaletin kazanacağına inandığını vurguladı. Kabaş açıklamasında şöyle dedi: “Davam ağır cezada devam edecek. Benim ifademi alan iddia makamı savcı Vedat Yiğit, dosyayı hangi mahkemeye göndereceğini bilememiş. İddianamesinde bana istinat edilen suç; ‘terörle mücadele eden kamu görevlisini hedef göstermek ve tehdit etmek’, dolayısıyla teknik olarak bu dava terörle mücadele kapsamı çerçevesinde ağır cezada devam etmek durumunda. Dolayısıyla 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin esasa girmesi teknik olarak mümkün olmadığından dolayı ağır cezada yargılanacağım.
TOP, TÜFEK YOK, SADECE YAZIYORUZ
Attığım bir tweet nedeniyle huzurunuzdayım. Biz gazeteciler eskiden kalem kullanırdık. Şimdi çoğumuz Twitter kullanıyor. Ama sonuç değişmiyor. Bizim elimizde silah, top, tüfek yok. Sadece yazıyoruz. Görüş bildiriyoruz. Tespit yapıyoruz ve elbette eleştiriyoruz.”
‘TWEET ATMAYA DEVAM EDECEĞİM’
Başsavcıyı verdiği karar nedeniyle ben de eleştiriyorum. Söylediğimi asla unutmayın, unutmayın derken aslında verdiği kararın unutulmasını istemiyorum. Savcı beyi tanımıyorum ancak verdiği kararın ülkemiz açısından son derece kritik olduğuna inanıyorum. Sizin de iyi bildiğiniz gibi hukukta kişiler değil, kararlar önemlidir. Savcı beyin verdiği karar şahsi bir karar değil tüm toplumu ilgilendiren bir karardır. Aynı şekilde yapılan eleştireler de şahsına yönelik değildir, konumu ile ilgilidir.
ELEŞTİRMEK EN TEMEL VATANDAŞLIK GÖREVİM
Herhangi bir başka savcıda benzer bir karar vermiş olsaydı benzer eleştirilere maruz kalırdı. Dolayısıyla suç işlemeyi bırakın, tam tersi devleti zarara uğratan sahip olduğu kamu gücünü kendi şahsi kazanç ve çıkarı için kullanan konumu ne olursa olsun yolsuzluk hırsızlık rüşvet ve her türlü hukuksuzluğa bulaşmış kişilerin soruşturulmasını, mahkemeye çıkartılarak yargılanmasını talep etmenin en temel vatandaşlık görevlerimiz arasında olduğuna inanıyorum. Toplumda haksızlık yapanlara suç işleyenlere, yasaları hiçe sayanlara karşı bir duruş sergileyip dur demek hepimizin görevi. Bunu da anayasal hakkımız olan eleştiri hakkını kullanarak yaparız. Üstelik işlenen suça karşı sessiz kalmak suçun yarısına ortak olmak demektir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek yılanı yaşatmaya devam etmektir. Eninde sonunda o yılan sizi de sokup zehrini tüm topluma boca edecektir. Ben yazdım eleştirdim susmadım ve huzurunuzda tekrar etmek isterim ki ömrüm elverdiği sürece yazmaya, sormaya, sorgulamaya, konuşmaya elbette tweet atmaya da devam edeceğim.”
TANRIKULU: HAKİMLER BASKI ALTINDA
Kabaş’ın ardından konuşan CHP milletvekili Tanrıkulu da böyle davalarda hakimlerin karar vermekten korktuklarını ve kaçtıklarını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Hakimin, Sedef Kabaş’ın 17-25 Aralık soruşturmasına yönelik sözlerini zabıta geçirmemesi de yazmaması da nasıl bir baskı altında olduklarını gösteriyor.”
AYSUN YAZICI