Pazar , 31 Mayıs 2015
Anasayfa » Her Taraf » Adalet Bakanlığı üç maymunu oynamaya devam ediyor…
Adalet Bakanlığı üç maymunu oynamaya devam ediyor…

Adalet Bakanlığı üç maymunu oynamaya devam ediyor…

 

ADEM ERDEN

2 No’lu T Tipi Hapishanesi- Kocaeli

 

Sayın Başar Arslan,

Öncelikle sizi ve çalışmalarınızı saygıyla selamlarım. Gazetenizin 23 Eylül 2013 Pazartesi sayısında “Cezaevi işkencesi AİHM’e gitti” başlıklı haberim 13. sayfada yayınlandı. 12 Aralık 2013 Perşembe sayısının 12. sayfasında ise HerTaraf köşesinde “Adalet Bakanlığı üç maymunu oynuyor” başlıklı yazım yayınlandı. İnsan ve insan haklarından yana, taraf olan değerli gazetenize teşekkür ederim. Bu yayınlarınızdan sonra muhtelif hapishanelerden tanımadığım adli mahkumlardan destek mektupları aldım. Muhtelif hapishanelerdeki siyasi tutsak arkadaşlarım ise bu nevi yazıları takip etmek için Taraf Gazetesi’ne abone oldular. Zaten yüksek tirajlı gazetelerden zindanların çığlığını duyuran Taraf ve Özgür Gündem gazeteleri de olmasaydı işkence ve zulümleri duyurmak bayağı güç olurdu, kaldı ki; internete erişimi bile yasaklayan bir zihniyet işbaşında. Kendinden başkasını, ötekileri, kendini eleştirenleri, muhalefet edenleri; vatan haini ilan eden, düşman ilan eden bir zihniyet işbaşında…

Gazetenizin HerTaraf köşesinde 12 Aralık 2013 tarihinde yayınlanan yazımda özetle: İzmir 2 no’lu F Tipi ve Denizli D-Tipi zindanlarında bana alçakça yapılan işkencelerden işkence şikâyetimden sonra! İşkencecilerin düzmece tutanaklarıyla verilen hücre cezalarından ve adli misilleme cezalarından Bolu F Tipi Cezaevi’nde can güvenliğimi tedbir istemli birçok dilekçem olmasına ve Bolu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Yurtseven’in can güvenliğimle ilgili tüm tedbirlerin alınması ve gereken hassasiyetin gösterilmesi şeklinde birçok, yazılı talimatı olmasına karşın idarenin tetikçisi tarafından idarece azmettirilerek, saldırıya uğradığımı, öldüremediğini ancak ağır yaraladığını, 6 yıl hapis cezası aldığını ama elit ve dokunulmaz olan Bolu F Tipi zindanı müdürü Cevat Berber ve sözde psikoloğu Candaş Orhan Akdemir’in halen büyük bir pişkinlikle görevlerine devam ettiğini, beni yıldıramayan, sindiremeyenlerin resmi mercilere dilekçe yazmamı akıl hastalığı göstererek akıl hastanesine cebren sevk ettiğini, düzmece raporla cezanın ertelenmesine karar verildiğini, böyle onursuz tahliyeyi kabul etmediğimden itiraz ettiğimi, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun düzmece raporu bozduğunu ifade etmiştim ve yazmıştım…

İşkence ile ilgili İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Cezaevi Müdürlüğü’ne teslim ettiğim dilekçeme Cezaevi Müdürü üst yazısında, Adli Tıp Kurumu Sağlam Raporu verdiği halde işkence şikayetimi çürütmek maksadıyla Akıl Hastası olduğumu yazmış. Bu düzmece yazısı nedeniyle bu sefer İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi müşteki olduğum halde beni Adli Tıp Kurumu’na sevk etti. 2. defa sağlam raporu verildi. Ve İzmir Ağır Ceza Mahkemesi 10 yıl süren işkence dosyasıyla ilgili 2015/ 23 karar sayılı ilamıyla 3. işkenceye 22’şer yıl 6’şar ay hapis ve yarı oranında memuriyetten men cezası verdi.

İşkenceciler cezalandırıldıktan sonra yeniden şikayetimi geri çekmem için psikolojik tehdit ve baskılar başladı. Yine beni yıldıramayanlar bu sefer iyice şaşırdılar ki tuhaf kararlar almaya başladılar. Örneğin: AİHM’de üç adet, Anayasa Mahkemesi’nde yedi adet bireysel başvurum bulunduğundan bu başvurularım için ve diğer ulusal makamlara başvurabilmek için gereken ve infaz dosyamda mevcut olan belgelerin fotokopilerini, fotokopi ücretleri tarafımca karşılanmak üzere, Cezaevi yönetiminden talep ettim.

Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu Kararıyla fotokopi çektirmek için fotokopi ücreti haricinde Taksi Parası ödemem gerektiği ancak taksi parası ödediğimde fotokopilerin verileceğine veya avukat tutmam gerektiğine zira, Avukatın fotokopi çekeceğine karar verdi. Yani 15 kuruşluk fotokopi ücreti için ayrıca 100 veya 50 TL taksi parası isteniyor! Bu yasaya hukuka anayasaya aykırı. Uygulamayı büyük bir cesaret ve pişkinlikle karar haline getiriyorlar. İşte Türkiye, işte hukukun üstünlüğü…

Türkiye İnsan Hakları Kurumu’na İŞKENCELERLE, SALDIRILARLA, ENGELLEMELERLE ilgili rapor düzenlenmesi istemli dilekçe yazıyorum. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne rapor gönderiyorlar. Benim hiçbir kötü muamele işkence şikayetime dair kayıt olmadığı yönünde; ayrıca Adli Tıp Kurumu’nun 2 adet sağlam raporu olmasına karşın! tekrar cebren, bu sefer de Kocaeli Devlet Hastanesi’ne sevk ediliyorum. Bütün polikliniklere sokuluyorum. “Bir şeyin var mı?” “Yok” diyorum “Çık” diyorlar. Sadece göz ve kardiyolojide muayenem yapılıyor. Kurula çıkarıldım. Kurul “Bizden ne istiyorsun?” dedi. Ben de “Benim hastane ve kurul talebim yok cebren getirildim” dedim. “Çık” dediler. Bu sefer de bunlar düzmece Paranoid Bozukluk diye uydurma rapor verdiler. Bu arapora da itiraz ettim. Adli Tıp Kurumu’na sevkimi istedim. 3. defa ATK’den sağlam raporu alacağım… İşte insan hakları işte kokuşmuş düzenleri…Adam öldürmek suçundan 2002 yılında içeriye girdim. İnfazının eski 647 sayılı kanuna göre yapılması gerekiyor. 2005’te yürürlüğe giren 5275 sayılı kanuna göre infaz ediliyor! 5275 sayılı kanuna göre müddetname düzenleniyor…

Evet Adalet Bakanlığı üç maymunu oynamaya devam ediyor. Yaklaşık 30 adet muhtelif tarihlerde Adalet Bakanlığı’na müfettiş istemli rapor düzenlenmesi istemli dilekçe gönderdim. Halen cevap yok! Oysa yazdığım tüm zulümlerle ilgili somut belgelerim mevcuttur. Özetle: Başbakan Davutoğlu ve Adalet Bakanları hep süslü kelimeler kullanırlar işte mahkumlar bize emanettir, misafirimizdir, onların canı malı namusu bize emanet derler. Ama canımıza hakkımıza malımıza gelen zararlarla ilgili başvurumuzda üç maymuna dönüşürler. 52 yaşındayım böyle anayasayı, yasayı, yönetmeliği hiçe sayan cezaevi idareleri görmedim. Balık baştan kokar derler… Tuzun bile koktuğu yerde artık işkence ve hak engellemeleri normal hale gelmekte ama yine de değerli gazeteniz aracılığı ile tüm mahkumlara sesleniyorum: Korkmayın, karaktersiz, onursuz yaşamaktansa, kula kul olup biat etmektense mücadeleyle bedel ödemek daha onurludur. Unutmayın ki gün gelecek devran dönecek rütbesi makamı ne olursa olsun, herkes hesap verecek. Sayın Taraf Gazetesi üç maymunu oynayan Adalet Bakanlığı ve C.T.E. Genel Müdürlüğü belki mağrur duruşup, okuyup gönderme lütfunda bulunur. Haktan yana olan değerli gazetenize teşekkür ederim.

Saygılarımla…

 

Spot

2002 yılında içeriye girdim. İnfazının eski 647 sayılı kanuna göre yapılması gerekiyor. 2005’te yürürlüğe giren 5275 sayılı kanuna göre infaz ediliyor! 5275 sayılı kanuna göre müddetname düzenleniyor… Evet, Adalet Bakanlığı üç maymunu oynamaya devam ediyor

 

Etiketler: