Perşembe , 21 Mayıs 2015
Anasayfa » Her Taraf » CHP kapatılabilir mi
CHP kapatılabilir mi

CHP kapatılabilir mi

ALİ AĞCAKULU* / Paralel Yapı davaları ve Sümeyye Erdoğan suikast planı saçmalığına ek olarak bir de İş Bankası üzerinden CHP’ye yeni bir operasyon planlayanların CHP’yi kapatmayı düşündüklerinden kimsenin şüphesi olmasın. Bu hem bir karşı devrim, hem de intikamdır.

 

Yeni Türkiye otoriter bir modernleşmeyi benimsediğinden, yapacağı reformlara ayak bağı olarak gördüğü birçok kişi ve kurumu tarihin çöplüklerine atmayı tercih etmişti. Bu tercihler gerçekleştirilirken birçok kurum ve kişiye kumpaslar kurulmuştu. Bu kumpaslardan nasibini alanlar ise dönemin tek muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve bu partinin üyeleri idi.

Yeni Türkiye kurulduğunda çok partili siyasi bir hayatı benimsemişti. Belli ki Yeni Türkiye’yi bunu zorlayan bazı mecburiyetler vardı. Halk Fırkası’ndan ayrılan Milli Mücadele’nin bazı önderleri Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurarak Mustafa Kemal’e muhalefet etmeye başladılar. Liberal politikaları benimseyen bu parti Atatürk’ün kurmayı düşündüğü Yeni Türkiye’nin önünde bir engel olarak görülüyordu. Dolayısı ile bu muhalefet merkezinin yok edilmesi gerekiyordu.

Tarihe Şeyh Said İsyanı olarak geçen ama 6-7 Ekim Kobani olaylarına ile aynı karakteri taşıyan Şeyh Said olayı vardır. Jandarmanın provokasyonu ile bir hanenin etrafında başlayan çatışma, halkın galeyana gelip, bazı kasabaları yağmalaması ile sonuçlanmıştı. Devlet, oraya birliklerini sevk etmekte gecikmemişti ve (güya) isyan bastırılmıştı. Ama bastırmak yetmezdi. Yeni kanunlar yaparak, Yeni Türkiye’nin önüne çıkması muhtemel bütün engeller ortadan kaldırılmalıydı. Yapılacak reformları hayata geçirmek için Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı. Bunu uygulamak için de İstiklal Mahkemeleri kuruldu.

Ne kadar muhalif unsur varsa bu kanunun verdiği yetki ile imha edildi. Çok partili hayatın ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Şeyh Said olayı bahanesi ile kapatıldı. Birçok partili hapislere atıldı.

Hemen kısa bir süre sonra İzmir Suikast Planı ortaya çıkarıldı. Güya Lazistan mebusu Ziya Hurşit ve arkadaşları –ki bunların çoğu İttihatçı kökenli kimselerdir– Mustafa Kemal’e İzmir gezisi esnasında suikast düzenleyeceklerdi. Ama ilginç bir ihbar ile suikast planları ortaya çıkarılmış ve suçlular İstiklal Mahkemelerinde yargılanmışlardır. Çoğu vekil olan 15 kişi hakkında idam cezası verilmiştir.

Atatürk’ün yeni diye diye kurduğu Türkiye devleti bir asrı doldurmadan –eskimiş olacak ki– ‘Yeni Türkiye’ diye yeniden inşa edilmeye çalışılıyor. Atatürk ile Erdoğan arasındaki söylem paralelliği basit bir tesadüf değildir. Dikkatle bakıldığında iki liderin uyguladığı yöntemlerin ve yaptıkları şeylerin de paralel olduğu anlaşılacaktır. Bu paralellik ise, otoriter yöntemler kullanarak muhalefeti bastırmak ve jakobenist yöntemlerle ile toplumsal dönüşümü sağlamaktır.

6-7 Ekim Kobani Olayları bahane edilerek İç Güvenlik Paketi gibi yeni yasaların çıkarılmaya çalışılması ile Takrir-i Sükûn Kanunu’nun çıkarılması aynı şeydir. Kobani Olaylarının patlak vermesinin sebebi Erdoğan’ın “Kobani düştü, düşecek” şeklindeki açıklaması olduğunu unutmamak gerekir. Nitekim bu olayların arkasında HDP’lilerin değil, MİT’in olduğu da ayrı bir realitedir. Kobani Olayları ile Şeyh Said Olayı devletin ajitasyonunun ürünüdür. Sadece tarihin seyrindeki yerleri farklıdır.

Sümeyye Erdoğan’a suikast yapılacağı iddiası sadece gündemi değiştirmek ya da Özgecan Arslan cinayeti üzerinden mağduriyet devşirmek değildir. Bu daha büyük bir planın parçasıdır. Ve karakteri itibari ile İzmir Suikastı planına benzemektedir. Savcılığın hemen harekete geçip dava açacağını söylemesi planın işlediğini göstermektedir.

Paralel Yapı (!) ile CHP arasında kurulmaya çalışılan organik bağ, Sümeyye Erdoğan suikast planı ile Kobani Olayları’ın arkasında Paralel Yapı’nın olduğu iddiası, Türkiye Siyasetini yeniden dizayn etmek ve toplumu dönüştürmek için önlerinde engel olarak gördükleri muhalefet merkezi CHP’yi tasfiye etmek için yapılan sistemli planlardır.

Paralel Yapı davaları ve Sümeyye Erdoğan suikast planı saçmalığına ek olarak bir de İş Bankası üzerinden CHP’ye yeni bir operasyon planlayanların CHP’yi kapatmayı düşündüklerinden kimsenin şüphesi olmasın.

Bu hem bir karşı devrim, hem de intikamdır.

Bakalım CHP kapatılabilecek mi?

 

***

 

İzmir Suikastı nedir

 

14 Haziran 1926 yılında Mustafa Kemal Paşa’ya İzmir’de düzenlenmesi planlanan suikast girişimi, Paşa’nın İzmir’e gelmesini ertelemesi üzerine gün yüzüne çıktı. Suikast planının arkasında, eski bakanlar, milletvekilleri ve valiler bulunuyordu. 15 Haziran 1926’da Giritli Şevki’nin İzmir Valisi’ne yazdığı mektup, suikastın kimler tarafından planlandığını bildiriyordu. Bundan kısa bir süre sonra dört kişi yakalandı ve suçlarını itiraf etti. İzmir’de yargılanan 40 kişiden 15 kişi idamla, biri sürgünle cezalandırıldı. Birkaç hafta sonra Ankara’da düzenlenen duruşmalarda ise tutuklanan 57 kişiden dördü idam, altısı sürgün, ikisi ise hapis cezasına çarptırıldı. Bu aşamada toplamda 131 sanık hakkında sorgulama yapılmış, 34’ü yargılamaya gerek kalmadan serbest bırakılmıştır. Aynı zamanda İsmet Paşa’ya ulaşan mektupların mahkemeye sunulması üzerine Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın tüm milletvekilleri tutuklanmış, evleri aranmış ve bulunan belgeler İzmir’e gönderilmiştir.

*Yıldız Teknik Üniversitesi, Tarih Bölümü

[email protected]

http://twitter.com/aliagcakulu