Cumartesi , 30 Mayıs 2015
Anasayfa » Her Taraf » Eğer 1915 olmasaydı…
Eğer 1915 olmasaydı…

Eğer 1915 olmasaydı…

 

MUZAFFER İRİS*/ Eğer 1915 olmasaydı bugün nüfusları, okulları, gazeteleri, parlamenterleri, işadamları ile Türkiye dünya ekonomisinde ilk değil ama belki de ilk 3 sırada olurdu. Bilimde, sanatta, kültürde, sporda, ekonomide dünyadaki yarışın Türkiye açısından bugünkü durumda olmayacağı kesindi.

 

Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco 12 Nisan 2015 Pazar günü yaptığı konuşmada “20. Yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapıldı” ifadesini kullandı. Ardından Avrupa Parlamentosu da 15 Nisan günü yaptığı toplantıda Ermeni soykırımının tanınması kararı aldı. Rusya ve birçok ülke daha önce soykırım yapıldığını zaten kabul etmişti.

 

Barak Obama’nın ne söyleyeceği belli değil ama o da daha önce defalarca “Medz Yeğern” (büyük felaket) diyerek bir anlamda kabul etmişti. Sonuçta bütün dünya artık Ermeni, Süryani ve Rumlara 1915’te yapılanların bir soykırım olduğu noktasında birleşiyor.

 

Aslında Türkiye’de de resmî kurumlar dışındaki birçok kişi böyle bir soykırımın yaşandığını söylüyor. Mesela 2013’te TBMM’de yapılan konuşmalarda “Soykırım” tartışılırken Türklerin Kürtleri, Kürtlerin de Türkleri suçladığı konuşmalar yapılmıştı. Bir nevi soykırımın yapıldığı ama kimin yaptığı tartışılıyordu.

 

Konu hep tarihçilere bırakılsın deniyor ama Türkiye’de bunun bir soykırım olduğunu söyleyecek, konuşacak ya da yazacak tarihçilere rastlamak bir hayli zor görünüyor. Söyleyenlerin çoğu da yurtdışına göç etmek ve orada yaşamak zorunda kalmışlar. Tarih bölümünden mezun olanların nerelerde görev yaptıkları, maaşlarını nereden aldıkları belli iken konuya girmeleri biraz zor gibi görünüyor. Siyasetçiler de zaten tarihçilerin açıklama yapmasına izin vermiyor. Dikkat ederseniz savunmada olan Türk tarafının hepsi siyasetçi. Cevabi konuşmaların tamamı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı tarafından yapılmakta. İçlerinde hiçbir tarihçi yok.

 

Cumhurbaşkanı 2015’te, Türkiye’de yaşayan Ermeni ve Ermenistan’da yaşayan Türk sayısını karşılaştırıyor. Durum böyle olunca Almanya’da yaşayan Türk sayısı ile Türkiye’de yaşayan Alman sayısını karşılaştırmak gibi alakasız bir durum çıkıyor ortaya.

 

Velev ki 1915’te Erzurum’da, Kars’ta Ermeniler isyan etmişti. Peki, Adıyaman’da, Diyarbakır’da, Mardin, Malatya, Elazığ’da öldürülen Süryanilerin, Karadeniz’de yaşayan Rumların suçu neydi?

 

Süryaniler soykırımı “Seyfo” (kılıç) olarak tanımlarken Zazacanın konuşulduğu Süryanilerde ise “prodayışı gavura” ifadesi kullanılır ki bu da toplu hâlde Hıristiyanların öldürülmesi anlamını taşır. Bu tanımlamada Ermeni, Süryani, Rum ayrımı yapılmaz. Süryaniler 1915’te 300 ile 500 bin Süryani’nin öldürüldüğünü ileri sürmektedirler.

 

Nüfusun karşılaştırılmasına gelince…

 

1914 yılında Ermeniler Türkiye coğrafyasında 2,5 milyon Ermeni olduğunu ileri sürerken, Türkiye Cumhuriyeti tarafı 1,3 milyon Ermeni’nin, yaşadığını söylemektedir.

 

TSK Genel Kurmay Başkanlığı arşivinde bulunan belgelerde 1914’te Ermeni 1.173.422, Rum 1.564.939 ve Müslüman nüfus sayısı 13.390.000 idi.

 

Durum böyle olunca ve karşılaştırma yapılanca da “eğer o tarihlerde 1.173.422 Ermeni varsa şimdi neden 60 bine düşmüş durumda” diye bir soru akla geliyor. Örneğin Türkiye’nin 2014 yılında nüfusu 78 milyon olup altı kat arttığına göre Türkiye de yaşayan Ermeni, Rum ve Süryani nüfusunun da en az toplamda basit bir hesapla 10-12 milyon olması gerekmez miydi?

 

1922’de Ermeni nüfusu 1 milyon Anadolu’da. 700.000’i göç etti, 300.000 kaldı.(*)

 

Yabancı kaynaklar Ermeni nüfusunu 1,5- 1,8 milyon olarak verirken, Talat Paşa’ya göre tehcir edilenler: 924,158 (+ on beş kadar eksik yerleşim yeri)

 

Sonuçta ölenler: TC: 300.000 diyor Ermeniler ise: 1,5- 2 milyon.

 

Büyük insansal kayıp: Toplam 2.925 yerleşim noktasında yaşayan yaklaşık 1,8 milyon Ermeni, 300.000 ilâ 800.000 ölü. Bugün kalmış 60.000 dışındakiler anavatanlarından söküldüler. Büyük maddi kayıp: 1915’te 2.200- 2.538 kilise varken bugüne kalan: İstanbul’dakiler dışında sadece 6 kilise, 451 manastır. Bugüne kalan manastır yok. Eğer 1915 olmasaydı en kötü bir senaryoyla bu 451 manastırda hâlâ yaşam olacaktı. 1.996 okul, 173.000 öğrenci. İstanbul’dakiler dışında bugün okul yok. (Kev.-Pab.) Bu sayıya göre şimdi yaklaşık 4000 okul ve yine yaklaşık 350.000 öğrenci olması gerekiyordu. Kayıpların parasal karşılığı: 1919 Paris Barış Konferansı’na kayıplar hakkında sunulan Yaklaşık Tablo: 14,5 milyar Fransız Frangı. Bugünün 100 milyar doları. (Kouymjian). Kırsaldaki 270.000 ailenin kayıpları: 4,6 milyar F. İstanbul dışındaki kentlerdeki 90.000 ailenin kayıpları: 3,2 milyar F. Kilise, okul gibi cemaat yapıları: 75 milyon Frank. İnsansal kayıpların parasal karşılığı: 7 milyar Frank (kişi başına 5.000 F.) Büyük kültürel kayıp: 1.736 düşünce ve sanat insanı (24 Nisan: 600) (Keshishian). 103 Ermeni gazete ve dergisi. Bugün İstanbul’da sadece üç tane gazete yayın hayatını sürdürmekte.

 

İpekçilik (Harput, Bursa İpek Mektebi), çinicilik, halıcılık, dokumacılık, boyacılık, bakırcılık, kuyumculuk, taş işçiliği, manifatura; fıstık, şarapçılık ve tütün başta olmak üzere sanayi bitkileri üretimi 1894-96’dan sonra büyük darbe yedi, 1908-1915 arası yine yükseldi. (Der Matossian) 1882’de İstanbul- Trabzon arasında beş ayrı vapur şirketi çalışıyor, limanda yılda 500’ün üzerinde gemi işlem görüyordu. İstanbul- Giresun arasında haftada karşılıklı dörder, İstanbul- Ordu arasında üçer sefer yapılıyordu (C. Clay). (Bodrum yılda 48.)

 

Anadolu’nun tek yüksek kültür dokusu yok edilmiş oldu. Harput ovasında 8.660 öğrencinin okuduğu 92 okul vardı. Harput’ta Ermeni tiyatrosu: 1880; Sursuryan Kardeşler fotoğraf stüdyosu: 1890; 1 dergi ve 1 haftalık gazete: 1909. Bugün bunların hiçbiri yok.

 

Kala kala sadece 2600 Rum, 60.000 Ermeni ve 25.000 Süryani kaldı.

 

Günümüzde Türkiye’de kiliseye çevrilmiş bir cami yok. O tarihten günümüze Müslümanların malına konmuş bir Ermeni ya da Süryani yok. Günümüzde bir Türk köyünün adının Ermeniceye çevrildiğine rastlamak mümkün değil. Biraz daha düşünülürse bir Ermeni’nin, Süryani’nin ikinci eş olarak aldığı kaçırdığı bir Türk, Kürt kadını yok. Ya da yetim bir Türk çocuğunu evlatlık aldığı da tespit edilmemiştir.

 

Eğer 1915 olmasaydı bugün nüfusları, okulları, gazeteleri, parlamenterleri, işadamları ile Türkiye dünya ekonomisinde ilk değil ama belki de ilk 3 sırada olurdu. Bilimde, sanatta, kültürde, sporda, ekonomide dünyadaki yarışın Türkiye açısından bugünkü durumda olmayacağı kesindi.

 

(*) Baskın Oran, Türk Dış Politikası, Cilt III

*Tarihçi- Yazar

[email protected]

Etiketler: