Salı , 2 Haziran 2015
Anasayfa » Her Taraf » İşçisin sen işçi kal, giy tulumları…
İşçisin sen işçi kal, giy tulumları…

İşçisin sen işçi kal, giy tulumları…

HİLAL CANSU ERDOĞAN*/ Biz Soma’da kapitalizmin kölelerinin ihmaline ağladık. Yaşam odasının masrafını gözünde büyütüp insan canıyla cennette 301 yaşam odası hesabına ağladık.

Ben henüz üç yaşımdayken vizyona giren Ağır Roman filmini izlemeyen yoktur sanırım. 1996 yapımı bu dram filminin en sevdiğim rolü tamirci çırağı Salih’ti. Tina’ya olan aşkı, psikolojisi, başına gelenler.. derken filmin en akılda kalan rolü oldu.

Cem Karaca’nın Tamirci Çırağı şarkısının Ağır Roman’lı klipini de bilmeyen yoktur sanırım. O başkaldırı, o aşk, o yıllar ve Cem Karaca’nın sesi birleşince arada bir dilime dolanır durur. Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi, cildi parlak kâğıt kaplı pahalı bir kitaptı…

Biraz mazi dedikten sonra gelelim ülkemizdeki işçilere…

Herkese selam sizlere hasret sevgili kardeşlerim. Kapitalizmin balyoz misali yumruğu altında ezildiğinde beni de değirmentaşları arasına atan canım işçiler…

14 Mayıs’ta başladı Renault çalışanlarının eylemleri.

Metal işçileri grevinin başlıca nedeni ücretlerin iyileştirilmesi, çalışma saatlerinin azaltılması ve Türk Metal Sendikası’nın fabrikalardan çıkartılması.

Mesailer ve sosyal yardımlarla birlikte bir işçinin cebine ayda 1500-1600 TL para giriyor.

Hadi küçük bir hesap yapalım birlikte…

600 TL ev kirası,

200 TL doğalgaz faturası,

80 TL elektrik faturası,

40 TL su faturası,

100 TL telefon faturası,

200 TL pazar masrafı,

250 TL market masrafı,

200 TL çocuk masrafı.

Toplamda 1670 TL.

Parasını yetiştiremeyen aile babasının ihtiyaçları karşılamak için bankalardan aldığı üç kredi kartı; kredi kartı borçlarını ödeyemedi diye çektiği iki farklı kredi borcu; okulunda sosyal aktivitelerden uzak kalan çocuğunun gözündeki yaş; eşinin hiç baş başa çıkamadığı akşam yemeğinin romantikliğini bilmemesi; hadi hanım bugün de şuraya gidelim diyememenin eksikliği.. derken 1600 lira aylıkla aile mi geçinirmiş diyor işçi kardeşim…

İşçisin sen işçi kal!

Bangır bangır bağırıyordu bir tekme tam da Soma faciasının sene-i devriyesinde. Gazetelerde çıkan haberle korktum. Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in tekmelediği madenciye başbakanlık aracına 543 liralık hasar verdiği gerekçesiyle 6 yıla kadar hapis talebiyle dava açılmış.

Dehşet içinde okudum gazetedeki haberi. Evet, anayasa var, evet, kurallar kaideler var. Elbette her suç cezasını bulmalı.

Ama adalet her zaman yerini buluyor mu sevgili ülkemde. Masumun gözünden akan bir damla yaş yerini adalete bırakıyor mu benim canım ülkemde. Ve her zaman suçlu hakettiği cezayı alıyor mu karış karış gezilesi sevgili vatanımda?

Benim aklımda tüm bunların kapılıp gitmişliği varken aslında korktuğum başkaydı. Hangi ara bu kadar acımasız ve bu kadar vicdansız olmuştuk biz.

Müslüman memleketinde hangi ara bu kadar Allah’a inancı kaybetmiştik? 13 Mayıs 2014’te 301 kardeşimizi kaybettik biz.

Hiç tanımadığımız insanlar için gözyaşı dökmüştük. Sedye kirlenmesin diye çizmelerimi çıkarayım mı diyen yaralı madenciye ağladık.

Yaşam odası olmadığı için ölen 301 kişinin ihmal edilmesine ağladık. Madende hayata gözlerini yuman madencinin doğumu yaklaşan hamile eşine, daha doğmadan yetim kalan minnacık bebeğine ağladık. Biz Soma’da kapitalizmin kölelerinin ihmaline ağladık. Yaşam odasının masrafını gözünde büyütüp insan canıyla cennette 301 yaşam odası hesabına ağladık. İnsanlığımızı milenyumun yutmasına ağladık. Biz bir sene önce kömür karasına, aile babasına, insan evladına ağladık. Dönemin başbakanı Soma’ya gittiğinde can acısıyla usulsüzlüğü protesto eden Erdal Kocabıyık’a açılan maddi zarar verdi gerekçesiyle 6 yıla kadar hapis istenen davayı biz 6 sene unutur muyuz ki?

İşçisin sen işçi kal!

[email protected]

Etiketler: