
‘Kara Kitap’ 25 yaşında
KAHRAMAN ÇAYIRLI*/ “Kara Kitap”ın ilk kez yayımlanmasının üzerinden 25 yıl geçmiş. Orhan Pamuk, kitap yazmanın, bir ruh hâlini okura geçirebilmek olduğunu anlatıyor…
Nüktedan, neşeli, mütevazı, heyecanlı, bir yandan önündeki kâğıda resimler çiziyor. Merdivenlerine kadar hınca hınç dolu kocaman bir oditoryumdayız. “Kara Kitap”ın ilk kez yayımlanmasının üzerinden 25 yıl geçmiş. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. Orhan Pamuk, “yeni bir kitabı yayımlanıyor gibi heyecanlı”. Kara Kitap’ın kendisi için bir umman olduğunu söylüyor. Kitap yazmanın, bir ruh hâlini okura geçirebilmek olduğunu, Kara Kitap’ı Amerika’da bir üniversite odasında nasıl yazmaya başladığını anlatıyor.
O zamanlar Can Yayınları’ndan kitapları yayımlanan Pamuk’un Kara Kitap’ı 25 yıl önce mart ayında yayımlanır, hiçbir reklamı yapılmamasına rağmen yaz sonu Pamuk Amerika’dan döndüğünde kırk bin satışa ulaşır. “Hesaplanamaz” bir durumdur bu. Kitap yayımlandıktan sonra “bir şey oldu” der. Kara Kitap’ı yazarken hissettiği depresif yalnızlığı (süslü sözlerle melankoli), Erenköy’de bir apartmanda, elinde plastik bir torbayla, her akşam hangi restorana gitsem diye düşündüğü günleri anlatır tüm samimiyetiyle.
Orhan Pamuk’un önce asistanı şimdi arkadaşı olan Emre Ayvaz (Beşir Ayvazoğlu’nun oğlu) Kara Kitap’ın anlamını, metnin temsil ettiği değerleri, ilk kez 14 yaşında okuyarak başladığı kendi Kara Kitap seyahatini anlattı. Kara Kitap’ın 25. Yıl edisyonunun editörü İshak Reyna ise daha ziyade kitabın mutfağından söz ediyor.
Bizler Orhan Pamuk’un resmini çekerken, Pamuk da i-Phone-6’sı ile salonun resmini çekiyor. Normalde Kara Kitap’ta yer almayan (25. yıl edisyonunda mevcut) bir kısmı okuyor. Güzel bir köşe yazısı tasviri.
O YAZI YAYIMLANSA…
Konuşması bol bol alkışlarla bölünüyor. Salondan yöneltilen bir soru üzerine yönetmen Ömer Kavur’un Pamuk’un kuzeninin arkadaşı olduğunu öğreniyoruz. Anayurt Oteli’ni çektikten sonra Pamuk’un yanına geliyor. “Senle bir film yapalım” diyor. 1989 yılında bir sürü hikâye anlatıyor Pamuk, Kavur’a; beğenmiyor, sonra Kara Kitap’tan bir cümle okuyor, beğeniyor. Kara Kitap bittikten sonra senaryo yazacağım diyor. Sonrası malum, Gizli Yüz. Sürpriz bir haber: Gizli Yüz’ün senaryosu, Ömer Kavur’la verdikleri röportajlarla birlikte yayımlanacakmış yakında.
Yeni Hayat ile Kara Kitap arasındaki ruhsal bağlılıktan, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını neden çok sevdiğinden söz ediyor. Tutunamayanlar’ı, çıktığı gün Osmanbey’de kitapçıdan alıp 1973 yılında uzun bir eleştiri yazısı yazdığını, yazıyı Memet Fuat’a gönderdiğini, yazının yayımlanmadığını anlatıyor. O yazı yayımlansa belki de eleştirmen olacaktım diyor…
Kara Kitap artık yirmi beş yaşında meraklı bir delikanlı. Daha nice okurları olacak, daha çok tartışılacak… Hem de birçok dünya dilinde, bambaşka coğrafyalarda.
*Şair- Yazar