TOLGA BİLENER* / Obama’nın Küba ile ilişkilerde yeni bir döneme girildiğini açıklamasının, ABD’nin dış ilişkileri bakımından önemli bir değişimi ifade ettiği doğru. Ancak bu karar, 2016 Başkanlık Seçimleri’nin kıran kırana geçeceğinin de bir habercisi.
ABD Başkanı Barack Obama ve Küba Devlet Başkanı Raul Castro’nun 17 Aralık 2014’te eş zamanlı olarak yaptıkları konuşmalar, ABD- Küba ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu. Her iki devlet başkanı, konuşmalarında iki devletin bundan böyle birbirleriyle dostane ilişkiler kurma kararında olduğunu ve iki ülke arasında 1961’de kesilmiş olan diplomatik ilişkilerin 2015 yılında yeniden tesis edileceğini duyurdular.
HALK, NORMALLEŞMEYE HAZIR
Soğuk Savaş döneminin son miraslarından biri olan ABD’nin Küba’ya uyguladığı yaptırımların da yavaş yavaş gevşetileceği anlaşılıyor. ABD sahillerine sadece 150 kilometre uzaklıktaki bu adanın bunca zamandır dünyadaki en “ABD karşıtı” ülkelerden biri olarak kalabilmiş olması başlıbaşına bir inceleme konusuyken, barışmaya neden şimdi karar verdikleri de merak uyandırdı. Her ne kadar Rusya’nın Latin Amerika’daki etkisini azaltma ya da Çin’in giderek artmakta olan etkisini kırma gibi küresel açıklamalar getiriliyor olsa da, Küba’yla barışın ABD’nin iç siyasal dengelerinden kaynaklanan sebepleri de mevcut.
Her şeyden önce, son yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, ABD’lilerin en az üçte ikisi 50 yılı aşkın süredir devam eden ambargonun bir işe yaramadığını ve yöntem değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Dolayısıyla normalleşme kararına ABD’lilerin çoğunun çoktan hazır olduğunu söylemek mümkün. Tabii ki Obama yönetiminin kamuoyundaki Küba algısını değiştirmek için çaba gösterdiği de doğru: Nelson Mandela’nın cenaze töreninde Obama ve Castro’nun el sıkışmaları ya da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Küba’nın Ebola’yla mücadele kapsamında Sierra Leone ve Gine’de giriştiği faaliyetlerden övgüyle bahsetmesi elbette tesadüf değildi.
“YUMUŞAMA, KÜBA’YI DEĞİŞİME ZORLAYACAK”
Konunun ABD kamuoyundaki ilk muhatapları ise Küba kökenli göçmenler. Bu göçmenlerin, çoğunluğu Castro karşıtlarından oluşan ve artık iyice yaşlanmış ilk kuşağı, her türlü normalleşmeye itiraz etse de, ikinci ve üçüncü kuşak göçmenler Obama’nın yumuşama tavrını destekliyor ve Küba’yla geliştirilecek iyi ilişkilerin Castro rejimini açılıma zorlayacağına inanıyor.
Obama’nın Küba’yla normalleşme kararının doğal sonuçlarından biri, adaya uygulanmakta olan ambargonun kaldırılması. Ancak bu konuda son söz ABD Kongresi’nin ve Obama’nın, Küba siyasetini tersyüz ediyor olması, en önemli iç siyasal sonuçlarını da bu zeminde gösterecek.
KÜBALI SEÇMEN FAKTÖRÜ
Kongre’de çoğunluğu oluşturan Cumhuriyetçilerden önemli isimler Obama’nın bu beklenmedik kararını destekleyen ya da eleştiren açıklamalar yapmak zorunda kaldılar ve bu durum 2016 Başkanlık Seçimleri’ne hazırlanmakta olanlar açısından bir sınava dönüştü. Örneğin, muhtemel başkan adayları arasında ismi geçen Florida Senatörü Marco Rubio’nun normalleşmeye karşı çıktığını açıklaması, Florida eyaletinde çok kalabalık olan Küba kökenli seçmenlerin bir kısmının desteğini yitirmesine sebep oldu.
Florida eyaleti ise, George W. Bush ve Al Gore’un yarıştığı 2000 Başkanlık Seçimleri’nden hatırlanacağı gibi, anahtar önemde bir eyalet ve burada Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında bıçak sırtı bir denge bulunuyor. Dolayısıyla bu eyalette kullanılan her bir oy hayati önemde.
Obama’nın Küba ile ilişkilerde yeni bir döneme girildiğini açıklamasının, ABD’nin dış ilişkileri bakımından önemli bir değişimi ifade ettiği doğru. Ancak bu karar, 2016 Başkanlık Seçimleri’nin kıran kırana geçeceğinin de bir habercisi.
*Galatasaray Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Araştırma Görevlisi