Salı , 26 Mayıs 2015
Anasayfa » Her Taraf » Utanıyorum…
Utanıyorum…

Utanıyorum…

KADRİ ÖZER* / Gerçeklik, bir annenin otobüste tacize uğramasıdır bu ülkede. Hayat arkadaşından şiddet gören kadındır, bakmaya bile kıymamalıyken. Gençliğini yaşarken kötülüğe uğramasıdır, geleceğinin yok edilmesidir, zulmün kol gezdiği bu muhafazakâr ülkede.

“Odamda, karanlıklar içinde bir mumun alevinde oturuyor, pencerenin köşesinden sessizce seyrediyorum, boşanırcasına yağan yağmuru. Pencerem açık. Kulaklarımı sağır ediyor sanki, yağmurun yere çarpış sesi. Masada duran mumların alevi sallanıyor ve sanki, iç dünyamdaki çalkantıları yansıtıyor bu ikili. Dışarıdan gelen hava yetmiyor bana, nefes alamıyorum. Ben kimim ve neredeyim? Hatırlıyorum, her şeyi hatırlıyorum. İstediğim kıyafetimi giymiştim, kırmızı etek ve bana çok yakıştığını düşündüğüm siyah bluzumu. Ablamın hediyesiydi. Liseyi yeni bitirmiştim. Deli dolu gençliğimi yaşıyordum, dünyaya sevgi için gelmiş gibiydim. Kuşlarla konuşuyor, ağaçların, çiçeklerin tüm kokularını hissediyordum. Bizim kızlarla buluşacaktım. Caddede birileri beni parmağıyla gösteriyordu. Tanımıyordum onları. Bir koşuşturmaca başladı, anlamadım, etrafımdaydılar. Beni kötülüyorlardı, birileri beni itiyordu. Bacaklarıma bir şey sıçradı, bir sıcaklık ama yakıcı şekilde. Birden o güruh kaçışmaya başladı, o kadar canım yanıyordu ki ağlıyordum artık. Haykırıyordum, sessiz bir çığlık gibiydi haykırışlarım. Nefes alamıyordum. Yığıldım yere. Gözlerimi açtığımda başka bir yerdeydim.

Bir üniversite kapısında. Bu kez istediklerini veriyordum ve tüm vücudum kapalıydı artık. Saçımı bile kapatmıştım. Beni yine itiyorlardı. Fakat bu kez başkaları. Saçımı göstermemi istiyorlardı ama neden? Yine ağlıyordum ve birden bayıldım. Uyandığımda evimdeydim, artık dışarı çıkmak istemiyordum. Ne istediklerini anlamadığım bu dünyayı onlara bıraktım.

Ah, babam, benim biricik babacığım. Beni bir akrabasına verdiğini söylüyordu. Evlenmem gerekiyormuş. Ama ben, ben istemiyordum. Hayallerim vardı, fakat korkuyordum babama karşı çıkmaktan. Gidecek yerim yoktu. İçimdeki öfkeyi, tedirginliği, korkuyu her şeyi kusmak istiyordum. Kaçtım, fakat duydum ki namusunu zedelemişim meğer babamın. Hiçbir şey yapmamama rağmen.

Dört duvar arasındayım şimdi. Pencereden gelen o soğuk rüzgârın titrettiği mumun dalgalı alevinde karanlıklar içindeki dünyaya bakıyorum. İçimi, kahvem ve elimdeki sigara ısıtıyor. Dört duvar arasından başka bir yere gitmek istemiyorum. Bu zindanda hayatım sonlanacak diyorum. Bedenim yok olmak istiyor. Gözlerim ağlamak, dizlerim çökmek ve ruhum, ruhum umarsızca bu dünyadan gitmek istiyor. Ayaklarım pencerenin kenarına gidiyor, istekli bir şekilde. Yağmur şiddetleniyor. Sanki iç dünyamı fark ediyor evren ve fırtınalar oluşturuyor dış dünyada. Bırakıyorum bir güvercin özgürlüğünde kendimi boşluğa ve haykırıyorum: Yok mu sesimi duyan?”

Bir anda kendime geliyorum. Yine benim, bir erkek bedenindeyim. Ben sadece bir an yaşıyorum bu zahiri hayatı ve sadece düşüncelerimde. Peki ya gerçeklik? O gerçekliği yaşıyor milyonlarca kadın, saf ve temiz olduğunu düşündüğümüz bu topraklarda. Gerçeklik, bir annenin otobüste tacize uğramasıdır bu ülkede. Hayat arkadaşından şiddet gören kadındır, bakmaya bile kıymamalıyken. Sadece iyi giyinmeye çalışan bir kadınındır, potansiyel kötü imajı. İnandığı gibi giyinirken etiketlenmesidir. Gençliğini yaşarken kötülüğe uğramasıdır, geleceğinin yok edilmesidir, zulmün kol gezdiği bu muhafazakâr ülkede. Daha bebekken tecavüze uğramasıdır, üniversiteden çıkarken gençliğinin baharındayken, gelinliğiyle ülkemize barış getirirken… Patronunun tacizine uğramasıdır, ekmek kavgasındayken. Bedeninin ön planda tutulmasıdır, nazenin bir ruha sahipken…

Soruyorum kendime: Nasıl bu kadar kör, sağır, dilsiz olabildim diye? Ya da olabildik… Affedin bizleri. Affet beni, seni ve çektiğin sıkıntıları anlayamadığım için. Sadece kendimi düşünerek hareket ettiğim için. Geçmişten alınan acılar, bil ki geleceği şekillendirecektir. Gökyüzü, bir gün tekrar ortaya çıkacak, sadece senin için, tüm masmaviliğiyle. Çünkü üşüyorum artık, titriyorum ve tüm benliğimde hissediyorum, yaşadıkların olmasa da seni…

*Dr., Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Plastik Cerrahi Kliniği

[email protected]

 

Etiketler: