
HAYAT! KADERE İNAT SENİ SİL BAŞTAN YAŞAYACAĞIM
“Dalgın çocuk bir aynaya bakmış ve bütün hikâye böyle başlamış.’’ Bazılarımız aynanın karşısında kendine bakarak büyür. “Bir yanlışlık var sende’’ derler, bakarız nerede yanlışımız. Sonra birden kapı açılır. Düşeriz bir otobana, çark attığımız köşe başına ya da bir pavyona. Gece yaşayan bedenlerimiz bir acıyı saklar derisinde bir de aşkı. Bu ülkede zor kadın olmak, hele trans kadın olmak! 2014’te Ankara’da kurulan Mek’an Tiyatro, oyunlarıyla bu ay Kadıköy’de yeni açılan Theatron sahnesinde misafir. Theatron, Anadolu yakasında alternatif tiyatrolara sahnesini açan, tiyatro yazımı üzerine her ay düzenli olarak seminerler organize eden ve oyuncular için workshop’lara yer veren ‘’umutla’’ açılmış bir tiyatro. Theatron’da sahnelenen Mek’an tiyatronun oyunu olan Ahmet Şamil’in yazdığı Kadınlar, Aşklar, Şarkılar üç trans kadının küçüklük, kendilerini keşfediş ve hayattaki deneyimlerini seyirciye aktarıyor.
OYUNUN ZAYIF NOKTASI, ACIMA DUYGUSU
Ahmet Melih Yılmaz ise oyunculuğuyla bu üç trans kadının hikâyesini kendi bedeninde yaşatıyor. Anlamak için, onun gözlerine bakmanız bazen yetiyor. Bir çift göz, acıyı da umudu da ıslak ıslak yaşıyor. Oyunda yer alan karakterin de dediği gibi, “Hayat, kadere inat seni sil baştan yaşayacağım ahdım olsun.’’ Trans kadınlardan biri, pavyonda şarkı söyleyerek hayata tutunmaya çalışıyor, diğeri çarka çıkarak karnını doyuruyor, diğeriyse bir nebze de olsun canını yakanları unutmak için kendini içkiye veriyor. Üçünün de hayatı birbirine benziyor, kendileri oldukları için toplum tarafından vahşete uğruyorlar. Oyun trans kadınların gözünden, deneyimlerinden içinde yaşadığımız dünyaya bakmamızı sağlıyor.
Bu dünya, acıya rağmen aşkın unutulmadığı toplumun yok etmek istediği aşkın ise var ettiği bir dünya. Sahnedeki dünyada karşımıza üç sandalye, bir makyaj masası üzerinde peruklar ve bir ayaklı mikrafon duruyor. Oyuncu Ahmet Yılmaz hikâyeyi daha da kavuracak bir arabesk şarkı eşliğinde anlattığı öyküdeki kadınlara bürünüyor. Oturduğumuz yerde yoğun bir duyguya boğuluyoruz. Belki de oyunun tek zayıf noktası burası, trans kadınlara acıyoruz. Evet anlıyoruz ama onlar için üzülüyoruz. Duygusal özdeşlik bizi aslında tehlikeli bir yana sürüklüyor. Mağduriyetin temsili dışında, hayatına başka şekilde devam eden örnekleri de sahnede görmek istiyoruz. Bir yere hapsedilen, o yerde bilinçli ya da bilinçsiz kalmasına neden olduğumuz bazı insanları sıkıştırdığımız dünyadan çıkarmamız gerekiyor. Bütün etiketleri bedenlerinden sökmemiz gerekiyor.
KÜNYE
Yazan: Şamil Yılmaz Oynayan: Ahmet Melih Yılmaz Yöneten: Serdest Vural
SEFA TOKGÖZ