Salı , 2 Haziran 2015
Anasayfa » Kültür ve Sanat » ‘Kötüler büyür, sen çocuk kalmışsın’
‘Kötüler büyür, sen çocuk kalmışsın’

‘Kötüler büyür, sen çocuk kalmışsın’

Yeni yıla girmeye saatler kalmıştır. İstanbul’da bir garaja önce bir kadın gelir. Telaşlıdır. Telefonla sevgilisini arar. Biraz gecikeceğini öğrenir. Daha sonra kadına doğru bir genç yaklaşır. Elinde fotoğraf makinası vardır. Deklanşöre basar ve oyun başlar!

Orkide 30 yaşlarında bir travestidir. Kahraman ise 20 yaşında üniversite öğrencisi. Orkide seks işçiliği yapmakta, Kahraman ise fotoğraf bölümünde okumaktadır. Bu iki insanın, yılın en mutlu gününde, karanlık bir garajda ne işleri vardır? Kemal Hamamcıoğlu’nun yazdığı Garaj oyunu bu iki insanın bir garajın içinde geçen hikâyelerine odaklanır. Orkide, evli olan sevgilisine sürpriz yapmak için onu garaja çağırır.

Geleceğini söyleyen sevgilisini beklemeye başlar. Bu sırada da onu takip eden Kahraman, fotoğraflarını çekince Orkide sinirlenir ve aralarında bir tartışma başlar. Bu olay oyunun dramatik örgüsünü de başlatan noktadır. Bundan sonra iki karakterin hayatını, aşklarını, acılarını, insan olmak için ödedikleri bedelleri bazen ağlayarak bazen gülerek izlemeye başlarız. Sahnedeki iki karakter de klişelerden uzak, derinliği olan ve sahnede daha önce benzer temsillerine sıkça rastlasak da öncekilere benzemeyen rol kişileridir. Orkide, seks işçiliği dışında değişik işlerde çalışmış, İngilizce bilen, akıllı, ayakları yere basan bir kadındır.

Kahraman ise, anne babasını çocukken kaybetmiş, sanat bölümünde okuyan, muhafazakâr, dinî değerleri ağır basan bir gençtir. Oyun süresi boyunca iki karakterin ilk başta birbirlerinden korktuklarını, daha sonra hikâyelerini anlattıkça birbirlerini sevdiklerini ve güvendiklerini görürüz. Bu yıl başında birbirlerine hediyeleri, ikisinin de anlattığı hikâyelerdir. Oyunun yönetmeni İpek Bilgin, sade bir sahneleme tercih etmiş. Bir garajın içi oyun yeri olmuş. Gri bir şekilde boyanmış duvarlarda Orhan Gencebay’ın bir resmi ve “Tayyip İstifa” yazısı vardır. Işıklar ise garajın kendi florensanları ile sağlanmıştır. Sahnede bunların dışında ışıktan bir kalp ve mor bir tüy bulunmaktadır. Oyuncular ise Orkide rolünü oynayan Enis Arıkan ve Kahraman’ı oynayan Güven Murat Akpınar’dır. İki karakterin de yılın son günü, mekân tasarımına çok benzemektedir. Çok fazla yalnızlık hissedilmektedir fakat ışıkla yanan kalp sahne içinde çok fazla şey anlatmaktadır.

Karakterin oyundaki ruh halleri de böyledir. Yalnızlık vardır, fakat bazen hiç beklemediğin anda, hiç beklemediğin bir kişinin güzel kalbi içlerini ısıtacaktır. Trans ve muhafazakâr gençin buluşmasına odaklanan oyunda politik söylemlerin seyirciye didaktik bir tavırla geçmediğini görüyoruz. Avm’ler, askerî sistem, seks işçiliği, dinî söylemler, oyunun içinde geçmekte fakat karakterlerin derinlikleri ve deneyimin içinden anlatmaları didaktik yanını kırmaktadır. Oyunun başarılı bir diğer noktası ise seyirciyi özdeşlik kurmaya iten bir dramatik yapıya ve biçime sahip olmasının yanında sık sık güldürü öğelerinin kullanılması, özdeşliği kıran ve seyirciyi yabancılaştıran bir unsurdur. Bu sayede, oyunun seyirciye tartıştırmak istediği noktalar ön plana çıkmaktadır. İki karaktere acımak ve üzülmek yerine, onları belki sevmekte belki de anlamaya çalışmaktayız. Türkiye’de bu konuları ele alıp mağduriyet üretmeyen nadir oyunlardan birisidir.

SEFA TOKGÖZ

Etiketler: