
Türkiye Sosyalist hareketi Paramaz’la başlıyor
1915 yılında, 19 arkadaşıyla birlikte asılan Paramaz’ı anlatan Kadir Akın, Türkiye sosyalist hareketin miladının bu olduğunu söylüyor…
Ermeni Soykırımı’nın hemen öncesinde tutuklanıp, daha sonra Beyazıt Meydanı’nda 19 arkadaşıyla birlikte idam edilen Ermeni Hınçak Partisi üyelerinden Paramaz ve Osmanlı- Ermeni devrimci hareketinin öncülerini anlatan Ermeni Devrimci Paramaz, Türkiye sosyalist tarihi açısından da kayıp halkaları tamamlayan bir çalışma. Türkiye sosyalist tarihinin Mustafa Suphilerden de öteye dayandığını çok değil bundan altı- yedi sene önce öğrenen Kadir Akın, bu kayıp tarihin peşine düşmüş. Sonuç olarak kökü Beyrut’a kadar uzanan bir çalışmaya koyulmuş. Kadir Akın’la Ermeni Soykırımı’nın 100’üncü yılında Paramaz’ı konuştuk.
Bu kitabı yazma sebebiniz neydi?
Paramaz’dan ve arkadaşlarından bundan altı-yedi yıl önce haberim oldu. Beyazıt Meydanı’nda içinde Paramaz’ında olduğu 20 Ermeni devrimci idam edilmişti. Son sözleri de ‘Yaşasın sosyalizm’di. 1972’de Deniz Gezmiş ve arkadaşları da idam edildiğine bu şiarı miras bıraktı. Onlardan çok daha önce böyle bir olayın gerçekleşmiş olmasından haberdar değildim. Dahası Türkiye sosyalist hareketin tarihinde de buna dair hiçbir iz yoktu. Bu enteresan geldi ve bu izin peşine düştüm.
Türkiye’de sosyalist hareket Mustafa Suphilere başladığı anlatıldı hep ama siz öncesi de var diyorsunuz değil mi?
Evet, kesenlikle. Bu izin peşine düşüp araştırmaya baslaşınca tarihin tozlu raflarında kalmış, bir zaman dilimine de denk geldim. Araştırma yapmak için Beyrut’a gittiğimde, oradaki arşiv belgelerinde, hemen hemen kimsenin bilmediği ve unutturulan bir tarihsel süreçle karşılaştım. Çünkü biz yıllardır Türkiye sosyalist tarihinin 1921’de Karadeniz’de katledilen Mustafa Suphilerle başladığını öğrenmiştik.
Neden unutturuldu bu tarih?
Ben bunu, Türkiye’deki sosyalist hareketin enternasyonalist bir temele sahip olmamasıyla ilişkilendiriyorum. Paramaz’ın Van Mahkemesi savunmasında “Biz Çerkes, Türk, Kürt, Ermeni ve Kıptiler olarak bir arada yamak istiyoruz” diyor.
Kastınız bu tarz bir enternasyonilizmin olmaması mı?
Paramaz’ın Van savunması, bundan 117 yıl önce yapıldı. O günün koşullarında son derece parlak ve bugün hâlâ güncelliğini koruyan bir savunma. Tabii o savunmada sadece etnik kimlik ve sorunlara değinmiyor. Ekonomik ve sosyal konulara ve sorunlara da değiniyor. Çünkü Hınçak Partisi, Marksistti. Marksizm fikrini Osmanlı’ya 1890’lı yıllardan itibaren getiren, özellikle İstanbul, Marx’ın eserlerini çevirip basan bir hareketti. Dolayısıyla o dönemin aydınlatılması, sosyalist hareketin kendi tarihsel eğilimi içerisindeki kopukluğu da açığa çıkarır. Bu kopuk zincirin halkalarını birleştirdiğimizde, bence sosyalistler açısından da yüzleşme ve eleştiri kaçınılmaz olur.
Yüzleşme dediniz ki bu yıl Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yılı. Sizce bu geç kalmış bir yüzleşme değil mi?
Hem Türkiye sol hareketi hem de Ermeni Soykırımı açısından. Kesinlikle geç kalınmış bir yüzleşme. Şunu kabul etmek gerekiyor bu soykırım, 1 milyona yakın Ermeni’nin yaşadığı topraklardan, köklerinden koparılıp öldürülmesinin yanısıra entelektüel ve kültürel birikimin de mahvedilmesi anlamına geliyor.
Türkiye’de tarih çalışması hep tartışmalı oldu. Artık her şeyin belgesi isteniyor, siz nasıl yaptınız çalışmalarınızı?
Belge tartışması bence meselenin üzerine örtmek için yaratılan bir algı çalışması. Ermeni Soykırımı’na ilişkin yeterince belge var. Hatta birçok belge imha edilmiş olmasına rağmen elde olanlar bile soykırımı kanıtlıyor. En önemli belgeler Divan-ı Harbi Örfi tutanakları olan ve Ermeni Soykırımı’nı kabul eden açılmış davarla ilgili belgelerdir. Bu davalarda soykırımın gerçekleştiğini ifade eden, o dönemin devlet görevlerinin beyanlarını görebilirsiniz.
HÂLÂ AİLLERİNE ULAŞMAK İSTİYORUM
Peki, Paramz hakkında Türkiye’de kaynak var mıydı? Benim yaptığım çalışma Osmanlı dönemindeki Ermeni sosyalist örgütleri, Hınçak Partisi ve Paramaz üzerineydi. Türkiye’de bu alanda yayımlanmış hiç eser yok. Bir tek, Vedat Türkali’nin Ermeni Soykırımı’nı da içeren Bitti Bitti Bitmedi romanında, Paramaz ve arkadaşlarının öyküsü, Hınçak Parti programı içerisinde yer almıştı. O yüzden genellikle Ermeni kaynaklarından yararlandım. Bunların çevirileri elbette çok güç oldu. Ve bunları Hınçakların arşivinden aldım. Bu konuda tarihçi Dr. Yeğig Cerecyan’ın eserleri var. Ayrıca Paramaz’ın el yazması mektubu, Hınçakların kendi iç tartışmaları, esasen Paramazların ölümüne neden ve Osmanlı emniyetinde çalışan ajan Arşavir Sahakya’ın yazışmaları, kendi el yazıları da bana kaynaklık etti. Bütün bunları Beyrut’taki arşivden temin ettim. Fakat bu kitaptaki en büyük eksikliğim, Beyazıt’ta idam edilen 20 kişinin, bugün hayatta kalan akrabalarına ulaşamamak oldu. Belki bu kitap bunu sağlacaktır. Belki de buradan bir belgesel çıkacak, bakacağız…
SUZAN DEMİR