
Sadece Agos’un değil, Türkiye’nin kaybı
Uzun zamandır hasta olduklarını, tedavi gördüklerini, yaşlarının bir hayli ilerlediğini bilsek bile tanıdığımız, saygı duyduğumuz, sevdiğimiz insanların ölüm haberlerine inanmakta güçlük çekeriz. Anılarımız gözlerimizin önünde belirir ve onların artık yaşamadığı gerçeğini kabul etmek istemeyiz. Agos’un Ermenice sayfalar editörü Sarkis Seropyan’ın cumartesi günü aramızdan ayrıldığını duyduğumda ben de buna benzer duygular hissettim. Aynı zamanda Agos’un kurucularından biri olan ve Ermeni tarihi ile mitolojisine ilişkin kitaplar yazan Sarkis Seropyan’ın bir süredir hasta olduğunu biliyordum halbuki. Agos’ta Sarkis Seropyan ile birlikte çalışma şansına sahip olmuş insanlardan biriyim ben. Onunla Ermeni tarihi hakkında yaptığımız sohbetler hâlâ aklımda.
Agos’tan ayrılıp Taraf’a geçtikten sonra da Sarkis Seropyan ile bağımı koparmadım. Bazen çeşitli etkinliklerde karşılaşıp konuşurduk. En son iki ay evvel Agos’a uğradığımda görmüştüm onu. Kaç kişi farkında bilmiyorum ama Sarkis Seropyan, sadece Agos için değil, Türkiye için de büyük kayıp. Eğer Seropyan’ın “Cangülüm, Anahit ve Kazben” adlı kitabı olmasaydı Türkiyeli okurlar Ermeni mitolojisinin varlığından haberdar olmayacaktı örneğin. Sadece gazeteci ve yazar değil, aynı zamanda çevirmendi Seropyan. Türkçeye kazandırdığı kitaplar arasında Keğam Kerovpyan’ın “Mitolojik Ermeni Tarihi”, Artak Movsisyan’ın “Aratta Kutsal Yasalar Ülkesi” ve Levon Haçikyan’ın “Hemşin Gizemi” geliyor aklıma. Seropyan’ın zor bir yaşamı oldu. İki yaşındayken babasını kaybetti ve ekonomik sıkıntılar yüzünden ortaokuldayken öğrenimine son verip buzdolabı tamircisi olarak çalışmaya başladı. 1996’da ise Hrant Dink’in de dahil olduğu bir ekiple birlikte Agos’u kurarak gazeteciliğe başladı. Seropyan, Ermeni kültürünü Türkiyeli okura tanıtan önemli kalemlerden biriydi. Her ne kadar artık aramızda olmasa da yazdıklarıyla yaşayacak.
ÖZLEM ERTAN