Salı , 26 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » 8 Haziran sabahı
8 Haziran sabahı

8 Haziran sabahı

Kara koyun olarak, görmek istediğimi değil, gördüklerimi yazacağım: hiçbir siyasi çıkarım, hedefim, desteğim de yok. Bir partiye sırtımı yaslayıp ikbal sahibi olmayı ve parti taraftarlarınca popülerleştirilmeyi de reddediyorum. Görüşlerim sadece objektif analizlerdir.

Bu seçimler, “baraja takıldı” bile. Türkiye’nin çok önemli sorunlarını konuşmuyor, HDP’nin barajı geçip geçmeyeceğini tartışıyoruz. HDP’nin kararını sorgulamıyor, bu kararı eleştirmiyor sadece gündeme yönelik bir soruyu ortaya atıyorum.

Gündemin baraja takılmasının, öngörülmeyen birçok sonucu var: Bir kere, AKP’nin siyasetimize armağan ettiği “büyüklük takıntısı” artık, partilerin ifade ettiği anlamın da barajla ölçülmesine, ne yazık ki her zamankinden fazla neden oluyor.

HDP, yüzde 9,9 oy alsa, yüzde 10 aldığından daha az mı değerli olacak? Politik temsiliyet hakkını, yüzde 0,01 gibi bir fark çalsın çalmasın, bu “barajın” baştan muhatap alınıp yıkılması gereken “meşru bir çıta” olarak tanınmaya başlanması, Türkiye siyaseti ve kamuoyu açısından başlı başına bir yenilgi ve soru işareti. Mesele, “çoklaşabilenin” Meclis’e girmesi değil, en azın bile tek başına orada olabilme hakkına sahip olması değil miydi?

Baraj odağı ve bir de üzerine Erdoğan’ın sürekli vurguladığı “başkanlık” gündemi, parti seçmenlerini de, hiç olmadıkları kadar partizanlaştırıyor. Partizanlaşmak da, herkesi farklı ideolojilerle de olsa aynı tahammülsüz, öfkeli, kindar kitleye dönüştürüyor. AKP, parti olarak yüzde kaç alırsa alsın, seçmenlerin ezici çoğunluğunun “AKP trolü” çizgisine, seviyesine düşmesi, Türkiye’yi kutuplaşmayla, şimdikinden de daha beter felç eder.

İnsanlar, birbirlerine karşı çok tahammülsüzleşiyor. “Ya bizdensin, ya onlardan” anlayışı, insan karakterini eriten kezzap gibi. Hiçbir siyasi hedef, çıkar, bu anlayışa boyun eğmeyi haklı kılamaz. Bir bakmışsınız, düşman gördüğünüzün ikizine dönüşmüşsünüz.

Farklılığa olan sevgi ve hoşgörünün göstergesi, listelere “kendi görüşünden farklı kimlikten adayları” koymak değil.

AKP’nin bugünkü hedefi tam da: Meclis’te iki veya üç partili, birbirinden nefret eden, kanlı bıçaklı muhalefet yaratmak ve tek “muktedir” olarak hepsini ezmek. Bu gerçekleşirse, Türkiye’nin Rusyalaşma süreci tamamlanmış olacak.

Aşırı kutuplaşma, şimdiye kadar hep AKP’ye yaradı; şimdi yeni bir kazanan da var. Son dönemde, oy çizgisi yükselen tek bir siyasi hareket sözkonusu –o da, MHP. Bazı araştırmalar gösteriyor ki, AKP’deki “ödünç” MHP oylarının, eski yerine döndüğünü gösteriyor.

AKP’de, birkaç puanlık bir düşüş sözkonusu ve CHP de, HDP de, son birkaç aydır “Kutup Yıldızı” misali aynı oy çizgisine çakılı veya göreceli olarak beraber, çok da az olsa aşağı kayıyorlar.

MHP’nin siyasi ağırlığının artmasının, siyasi dengeleri toptan değiştirdiği bir tablo da sözkonusu olabilir. Başkanlık sistemine en olumlu bakan ikinci taban da, MHP’ninki.

Çağlayan Saldırısı ve ertesinde AKP liderliği ile çevrelerinin 1970’lerin sağ-sol çatışması imgelerini ısrarla zihinlere geri çağıran konuşmalar, yayınlar yapması ilginç.

Son aylarda, 40 yıl öncesinin “terör”, “sağ-sol çatışması” fay hatlarında, ne gibi bir algısal tetiklenme yaşatılıyor?

Bir de, Alevilerin son yıllarda maruz kaldıkları ayrımcılık ve siyasi baskının üzerine bir de, “seçimin belirleyici unsuru” olarak gösterilip psikolojik baskı altına sokulması var. Tüm baskı gören gruplar gibi, Aleviler de, hak meselelerine özellikle duyarlı ve kendi politik muhakemelerini de gayet güzel yapabilirler. Zaten son dönemde diken üzerinde olan Aleviler, “seçimi belirleyeceksin” diye psikolojik baskı altına alınırlarsa, çok büyük haksızlık olur.

Son kertede, demokrasi için, önce kutuplaşmayı etkisizleştirmek lazım; sıradan insanı siyasetin orta yerine koymak lazım.

Bu seçim, demokratik ilkelerin, karşılıklı saygı ve farklılıklara tahammülün ve sıradan insanın siyasete dönmesinin zamanı: yoksa sonuç ne olursa olsun, bunlara değer veren seçmen beraber kaybedecek gibi gözüküyor.

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Sezin Öney

Sezin Öney