Taraf Gazetesi Düşünmek Taraf Olmaktır
Absürt komedinin yeni örneği: ‘Mutlu ol yeter!’
Bitmek bilmeyen bir arayışın öznesidir, mutluluk! Kime sorarsak soralım mutlu olmayı hayattan beklentilerinin üst sırasına koyduğunu görürüz. Sevdiklerimize “mutluluklar” dileriz. Herkesin mutluluktan anladığı ve ona ulaşma şekli farklı olduğundan bu çabalama kısmını “anlatsam roman olur” tarzında hayat hikâyelerle doldururuz. Mutlulukla geçmeyen hayatın boşa harcandığı ortak görüşken kimse nasıl mutlu olunacağı konusunda uzlaşamaz. Nihayetsiz bu arayışın güzel yanı bizi harekete geçirip üretken kılmasıdır. Müzik, edebiyat vb. alanlarda verilen eserler bunun göstergeleridir. Şimdilerde bu arayış dizi dünyamızda da “Mutlu Ol Yeter” adıyla görünür kılınmış durumda!
Can, uyumaya bile üşenen tembel biridir. Babasının ölüm yıldönümde, dokuz yaşındayken kendisine gülmesi ile tutulduğu ama bir türlü bunu ona söyleyemediği “Eflatunik aşkı” Zeynep’in iş nedeniyle Dubai’ye yerleşme ve bir daha belki de hiç dönmeme kararı aldığını öğrenir. İnsanın sevdiğinin hayalinde yaşamadığı an öldüğünü düşünen Can, intihar etmeye karar verir. İsteğini gerçekleştirmek üzereyken uzak diyarlardan gelen Babür onu alışılmadık yöntemlerle kurtarır. Babür her ne kadar babalarının birbirlerine verdikleri söz nedeniyle kendisine iş konusunda yardım etmesi için geldiğini söylese de aslında amacı babasının intikamını almaktır. Can’ın babasının kendi babasına yaptığını ona yapacak ve en mutlu gününde onu öldürecektir. Ancak “küçük” bir problemi var Babür’ün, Can’da birçoğumuz gibi mutlu olmayı bilmeyen biri. Babür amacına ulaşmak istiyorsa Can’ı mutlu etmelidir. İşte macera da burada başlar!
Leyla ile Mecnun’un hem başlangıcı olduğu hem de referans alındığı ve gittikçe daha iyi örnekleriyle sunulacak bir absürt komedi anlayışının yeni dizilerle karşımıza çıkacağının bir göstergesi bu dizi! Mahalle ortamında geçen ve karakterlerin çoğu fantastik olan bu dünyayı nasıl sevdiğimiz sosyal medyadan verilen tepkilerde de görülüyor. Bu referans meselesi dizi için hem pozitif hem de negatif bir etkene dönüşmüş durumda. Mesela Can karakterinin Mecnun’la aynı tepkileri vermesi gibi örnekler bazı seyircileri memnun ederken bazıları bunun Leyla ile Mecnun dizisindeki karakterlerin isim değiştirmesinden öte bir anlam ifade etmediğini dile getiriyor. Her iki tarafın haklı yönleri olsa da onlara zaman tanıyıp kendi dünyalarını bize tanıtmalarına izin vermek gerektiği kanaatindeyim. Dizi, kendi literatürünü oluşturabilecek kalitede! Hele Babür’ün dünyası başlı başına bir dizi konusu olabilecek özellikte!
“Hair’li İşler” adlı berberi, “caniko”ları, Babür’ün oraların esaslı lafları ve balkan şivesi, Zeynep’le evlenmek için hain planlar yapan, mimiklerini çok iyi kullanan Güneş iblisi ve diğerleri ile hem tanıdık hem de yeni bir dünya var karşımızda! Tabii en büyük sınavı Babür verecek. Sonuçta Can’ında söylediği gibi “mutluluk başlı başına insanın özünde olan bir şey değil”. Öyleyse n’apacaksın “kasiyirsa zorlamayacasın!”
***
Sızıntı üstüne sızıntı
Bu hafta şov dünyasından iki büyük sızıntı haberi geldi. İlki, kasım ayında, hackerların Sony Picture’ı hedef alması ile ele geçirilen bazı e-postalar ve belgeler halkın bilgisine sunulmuştu. Bu hafta yayınlanmayan diğer belgelerin tamamı WikiLeaks aracılığıyla yayınlandı. Diğeri ise Warner Bros.’dan önce YouTube’a Portekizce altyazılı yüklenen ve kısa süre sonra diğer platformlarda kalsa da YouTube’dan silinen “Batman v Superman Dawn of Justice” adlı filminin fragmanıydı. Her ne kadar şirket bunu reddedip filmin ilk resmi fragmanını yayınlasa da sızan fragmana dair soru ve yorumları ardı arkası kesilmiyor. Her iki konuyla ilgili siber âlemdeki yorumlarda bir kutuplaşma görülüyor. WikiLeaks’te taraflar eşit sayıdayken filme ve sızıntıya dair olumsuz yorumlar şirketi zorluyor. Sony atlatmış gibi görünse de Warner Bros. için zor günler yeni başlıyor!
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:
