Cuma , 29 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Ancak bu böyle devam etmez…
Ancak bu böyle devam etmez…

Ancak bu böyle devam etmez…

Yazımı yazmaya çalışacağım; Cihangir’den Beşiktaş’a ulaşmanın imkânsızlığını gördükten sonra… Kapımın önünde yüzlerce polis… Sıraselviler’e çıkan tüm sokaklar barikatlarla kapatılmış, gazete almaya bile gidemiyorsun. Kaç sıkıyönetim, kaç darbe yaşadım, böylesini görmedim. Apaçık görülüyor ki, siyasal iktidar çatışmadan yarar umuyor. Ama, Beşiktaş’a ulaşabilen partililer, işçiler ve sivil toplum kuruluşlarının aklı-selim yolundan gidecekleri anlaşılıyor.

 

Gözüm, kulağım televizyonda, twitter’da… Sanatçı arkadaşlardan Beşiktaş’a ulaşabilenler olduğunu görüyorum, paylaşılan fotoğraflardan. Oyuncular Sendikası Başkanı Meltem Cumbul ve arkadaşlarını görüyorum. Umarım, durumları iyidir. İyi ki de oradalar; sanatçı onurunu en güzel biçimde temsil ediyorlar.

 

Tepemizde helikopterler. Camdan dışarı bakıyorum, polislerle göz göze geliyorum. Bu psikoloji ile sanattan söz etmenin kolay olmadığını tahmin edersiniz. Gene de, deneyelim… Sanatsal etkinlikler tüm yoğunluğuyla sürüyor, her şeye karşın. Belki de, bir açık pencere oluyor bu etkinlikler, azıcık nefes alabilmemiz için. Kuzey- Güney kültürlerini buluşturan Jan Garbarek veTrilok Gurtu’dan, bizi kanatlarına alıp, dünyanın farklı köşelerinde nostaljik bir geziye çıkaran Ute Lemper’e, Saray’ın sansürlerine karşı yürekli bir direniş gösteren Fazıl Say’dan, yeni çıkan Çiğdem Erken albümüne, Afife ödüllerinden, İşçi Filmleri Festivali’ne (unutmadan söyleyeyim, bu akşam Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde Deniz Yeşil’in “Yollara Düştük” belgeseliyle başlıyor festival)… Bütün bunlardan söz edecektim, ama ne çare…

 

Çarşı grubu sloganlarla inletiyor Beşiktaş’ı: “Sık bakalım.. sık bakalım”… Polis, DİSK, KESK, TMMOB, Tabipler Birliği, Halkevleri, İstanbul Barosu yöneticileri, CHP ve HDP milletvekillerine, 500 kişilik bir gruba Taksim’e yürüme izni verebileceklerini bildiriyor. “Hayır,” diyorlar, “1 Mayıs’ı Taksim’de hep birlikte kutlamak, 1977’de yitirdiğimiz 34 canı hep birlikte anmak istiyoruz”.

 

Taksim’deydim, ben de… 77’nin o karanlık gününde. Silahlar patladığı sırada İstiklal Caddesi’ne yakın bir konumdaydım, sinemacı arkadaşlarımla birlikte. Caddenin başındaki lokantaya sığınıp, üst katın penceresinden meydanda olup bitenleri izlemeye başladık. Sular İdaresi/ Maksem’in (şimdi, Belediye galerisi) üstünden ateş açanları görmüş, zamanın Belediye Başkanı sevgili Ahmet İsvan’ın yaptığı soruşturmada gördüklerimizi aktarmıştık.

 

Ve… başladı. Polis, TOMA’larla, plastik mermilerle, gaz bombalarıyla saldırıyor… Uyarı bile yapılmadan başladı müdahale. Oysa, topluluk orada bir anma yaparak dağılma eğilimindeydi. Taksim’e yürünemeyeceği belli olmuştu. Ama, buna müsaade edilmedi. Göstericilerin, provokasyona gelmeyeceği belli olunca, saldırıyı başlattılar…

 

Polisin saldırıları devam ederken, onlarca TV Saray’ın yalanlarını yayınlıyor” diyor bir tweet… Kimbilir, yarın havuz medyası nasıl verecek olup bitenleri. Belki, şimdiden hazırdır manşetler. Nasılsa, istedikleri mizanseni uygulamayı başardılar. Türkiye’nin pek çok köşesinde sorunsuz kutlanan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı’ndan görüntüler verecek değiller ya. Onlar, önlerine gelen malzemeyi pazarlamayı sürdürecek. Tek umudumuz, bu yalanlara inananların sayısının azalması.

 

Sanata ve sanatçıya, bu bağlamda önemli görevler düşüyor. Umutsuzluğa karşı umudu, yılgınlığa karşı direnci savunmak; tüm olumsuzluklara karşın insanlara yaşama sevinci ve direnme bilinci aşılamak. Yapabilenler var; yapamayanlar var… Yapabilenlere aşkolsun…

 

1 Mayıs “İşçi Marşı”da, böyle bir bilincin ürünüdür. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun 1974’te sahnelediği Maksim Gorki/ Bertolt Brecht’in “Ana”sı için yazılmış özgün bir parçadır aslında. Söz ve müziği Sarper Özsan’a ait olan marştan bir alıntıyla bitirelim:

 

Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.

 

Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,

 

Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.

 

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Vecdi Sayar

Vecdi Sayar