Pazartesi , 1 Haziran 2015
Anasayfa » Yazarlar » ‘Avrupa Günü’nün anlamı
‘Avrupa Günü’nün anlamı

‘Avrupa Günü’nün anlamı

Cumartesi, “Avrupa Günü”nün yıldönümü Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde kutlandı. 9 Mayıs, iki farklı nedenle “Avrupa Günü” olarak kutlanmaktadır. Birinci, 9 Mayıs 1945, Avrupa’nın ilk barış günüdür. Zira arifesinde 8 Mayıs 1945 Alman Mareşal Wilhelm Keitel, Nazi Almanya’nın koşulsuz tesliminin antlaşmasını imza atmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nın küllerinden doğan yeni Avrupa’nın doğum günüdür. İkinci, 9 Mayıs 1950 tarihinde, Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Avrupa kıtası devletlerinin entegrasyonunu öneren ve o zamandan beri “Schuman Deklarasyonu” ismini taşıyan konuşmasını yapmıştı. O yıldönümünün çift hüviyeti, onun anlam ve niteliğini çok başarılı bir şekilde ifade etmektedir.

 

Bir yandan, İkinci Dünya Savaşı, her açıdan Avrupa kıtasını sallamıştı. Onmilyonlarca ölü, yaralı ve mültecisiyle, Avrupa tarihinin en feci sayfası yazılmıştı. Bu savaş sadece tarihin en kanlı savaşı değil, Aydınlanma ve Avrupa değerlerine karşı en vahim darbe oldu. Aydınlanma Çağı ve onun gözdesi Fransız Devrimi, Avrupa insanına, sadece hürriyet, eşitlik ve kardeşlik vaat etmemişti. Aynı zamanda akıl ve ortak insan değerlerinin hâkim olduğu bir düzen inşa edilebileceğine dair söz vermişti. Buna rağmen, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllar, insan tarihinin en vahim cinayetlerine şahit oldu. Teknolojinin gelişimi ve devlet yapılarının kuvvetlendirilmesi, insanın yararına değil, tam aksine zülüm ve kıyımına katkıda bulundu. Eğer aydınlanma Yahudi Soykırımı gibi feci cinayetlere yol açarsa, o zaman onun vaat ettiği terakkinin anlamı nedir? Bu soruya cevap vermek, 1945 senesinde çok zordu. Yirminci yüzyılının en önemli düşünce akımlarından “Frankfurt Okulu”nun temsilî düşünürlerinden biri olan Thomas Adorno, Auschwitz’ten sonra şiir yazmanın anlamını sorgulamaya kadar gitti.

 

Öte yandan, İkinci Dünya Savaşı’nın enkazının önünde duran Avrupalı liderlerin bazıları, çaresizliğe kapılmalarına izin vermediler. Tam aksine, yeni bir Avrupa hayalinden vazgeçmeyip çalışmalarına devam ettiler. Bu hareketin en önemli temsilcilerden biri, Robert Schuman’dır. Memleketi Almanya ve Fransa arasında tartışmalı Lorraine ili. Alman vatandaşı olarak doğup daha sonra Fransız vatandaşlığına geçen Fransız Dışişleri bakanı, Avrupa’nın bölünmüşlüğün bedelini kendisi de ödemişti. Schuman, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan hatalarının farkındaydı. 1918 Versailles Barış Antlaşmaları çerçevesinde Almanya’ya karşı alınan cezai tedbirler, barışa değil, yeni daha feci bir savaşa yol açmıştı. Dolayısıyla Schuman, Fransa, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri için ortak bir gelecek vizyonunu kurmuştu. 9 Mayıs 1950 tarihinde yapılan “Schuman Deklarasyonu”nun metninde bugünkü Avrupa Birliği’ne kadar yetişen Avrupa işbirliği ve beraberlik vizyonunun tohumları mevcut. Böylece “Avrupa Günü”, sadece korkunç bir savaşının son noktası olarak değil, Avrupa barış ve beraberlik tarihinin dönüm noktası olarak hatırlanmaktadır.

 

Tabii ki, bu sene “Avrupa Günü” sorunsuz ve barışçıl bir ortamda kutlanmadı. Özellikle Ukrayna krizi, Soğuk Savaş esnasında kıtanın bölünmüşlüğüne yol açmış ve 1989 yılından beri sarılmış saydığımız yaraları yeniden açmayı tehdit etmektedir. Avrupa Birliği Ukrayna krizinde zor bir ikilemle karşı karşıya durmaktadır. Ancak “Schuman Deklarasyonu”nun metni bu krizin nasıl atlatılabileceği konusunda önemli ipuçları içermektedir. Avrupa, insani değerlerinden taviz vermeden, ancak ortak barışçıl ve müreffeh bir geleceğe muhtaçtır.

 

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında İoannis N Grigoriadis

İoannis N Grigoriadis
Ioannis N. Grigoriadis, Atina Üniversitesinde hukuk eğitimi aldı. Columbia Üniversitesinde uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu çalışmaları alanlarında yüksek lisans, Londra Üniversitesinde siyaset bilimi alanında doktora derecesini alan Grigoriadis, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde öğretim üyesidir. Araştırma alanları arasında Avrupa, Ortadoğu ve enerji politikaları, milliyetçilik ve demokratikleşme bulunuyor.