Salı , 26 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Avrupa’nın İslam ile imtihanı
Avrupa’nın İslam ile imtihanı

Avrupa’nın İslam ile imtihanı

2014 Mart’ından beri İngiltere’de, bazı müslümanların örgütlü bir şekilde, İslamcı- Selefî değer ve dünya görüşlerini okullara girdirmeye çalışmalarının tespiti üzerine İslam ve radikalleşme üzerinden uzun soluklu bir tartışma yaşanıyor.

Birmingham’da başlayan ve “Truva Atı Skandalı” olarak isimlendirilen bu olay üzerine, bazı “İslami okullar”ın öğrencilerine “İngiliz değerleri”ne ters ve radikal bir dinî eğitim verdikleri gerekçesiyle kapatılmaları da konuşulmaya başladı.

Kapatma taraftarlarına göre okullar, ülkedeki farklı etnik ve dinî gruplar arasındaki toplumsal uyuma zarar veriyorlar. Tartışma bu okulların müfredatlarıyla sınırlı değil; İslami değerler ile İngiltere toplumunun değerlerinin temelde birbiriyle uzlaşmasının mümkün olup olmadığına kadar uzuyor…

Aslında bu konu, bütün Avrupa ülkelerinde ve Avrupalılar arasında o ya da bu şekilde onyıllardır tartışılıyor ve ‘çözüm’ amaçlı çeşitli adımlar atılıyordu. Entegrasyon (Uyum) Bakanlığı kuran ülkeler oldu; genel olarak Avrupa Birliği ve çoğu ülke kendi içinde entegrasyona yönelik sosyal projelere oldukça yüklü fonlar ayırdılar. Bir sürelik çaba sonunda “entegrasyon değil, biz doğrudan asimile olmalarını istiyoruz” diyen ülkeler oldu. Çokkültürlülük (multiculturalism) kavramı ile kucaklayıcı bir tavır geliştirmeye çalışanlara karşılık, çokkültürlülüğün başarısız olduğunu iddia eden liderler de oldu…

Avusturya, ülkede üç yıldır tartışılan “İslam yasa tasarısı”nı 25 Şubat’ta meclisten geçirerek yasalaştırınca konu daha da ciddi bir şekilde tekrar gündeme geldi. “Avusturya karakteriyle İslam”ı teşvik etmek suretiyle İslami radikalizm ile mücadeleyi ve müslümanların ülkeye uyumlarını hedefleyen sözkonusu yasa, imamların Avusturya’da eğitilmesini öngörürken, İslami dernek ve camilerin yurtdışından finanse edilmesine de son verilmesini istiyor.

Yasada bunların yanı sıra, Ramazan ve Kurban Bayramları ile Aşure Günü’nün resmî tatil olması, hapishane gibi kurumlarda müslüman din adamlarının görevlendirilmesi, müslümanlar için mezarlıkların açılabilecek olması gibi hükümler de var.

Avusturya Dışişleri ve Uyum Bakanı Sebastian Kurz, BBC’ye verdiği bir mülakatta, bu yasanın Avusturya için bir dönüm noktası olduğunu söyledi: “Bizim istediğimiz, yurtdışından gelen siyasi etki ve kontrolü azaltmak; ve İslam’a, bizim toplumumuz içinde özgürce gelişme ve müşterek Avrupa değerlerimizle uyum içinde olma şansı vermek.

Avusturya hükümetinin, bu yasanın diğer Avrupa ülkelerine de bir model olma hizmeti vereceğine dair beyanına bakılırsa, bu türden düzenlemelerin başka ülkelere de sıçrayacağı ihtimali yüksek görünüyor. Nitekim, örneğin Danimarka bir süredir benzeri teşebbüslerde bulundu, ama müslüman gruplar pek sıcak karşılamadığı için henüz somut bir adım atmadı. Şimdilik, hapishane ve hastanelerde sayıları gittikçe artan müslümanların manevi ve psikolojik ihtiyaçlarına cevap verebilecek din görevlileri yetiştirmeye yönelik programlar üzerine konuşuluyor. Bu tür programlar Fransa’da zaten bir süredir uygulamaya konmuş durumda, ve Danimarka gibi Fransa da kendi imamlarını yetiştirme projesini hayata geçirmeyi planlıyor.

Gelişmelere bakılırsa Avrupa ülkelerinin (içinde terörü, radikalizmi, şiddeti, entegrasyonu, diyalogu, hukuken tanımayı vs. kapsayacak şekilde) İslam ile ‘imtihan’larındaki yeni eğilimleri, Avrupa’nın “değerleri”ne uygun bir Avrupa İslam’ının oluşumunu sağlamak.

Bu işin devlet eliyle yapılıyor olmasının endişe verici tarafı inkâr edilemez; o yüzden hem müslümanlar bu tür projelere genellikle belli bir mesafeden yaklaşıyorlar, hem de sözkonusu ülkelerde müslümanları temsil eden kurum ve kişilerin rızası görece gözetilmeye çalışılıyor.

İşin siyasi hesapları, yanlış ve doğruları ayrı bir konu olmakla birlikte, şahsen bu sürecin doğuracağı sonuçların müslümanlar açısından ‘hayırlı’ olacağını düşünüyorum. Avrupa İslam’ının ‘imkânının’ düşünülmesi, göçmenlik tarihleri yarim asrı geçmesine rağmen hep ‘anavatan’ merkezli düşünen müslümanların ihmal edip geciktirdikleri bir ‘ödev’ idi, şimdi ise öncelikli işleri arasında; tabii komplo teorileri gibi yollara başvurup kaçamak yapmazlarsa…

[email protected]

Twitter: @emrahce

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Emrah Çelik

Emrah Çelik