Cuma , 22 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Bahtiyar Arabistan mı?
Bahtiyar Arabistan mı?

Bahtiyar Arabistan mı?

ARABIA Felix… Yani Bahtiyar Arabistan…

Hayret!

Romalılar hangi akla hizmet şu bahtsız Yemen’e “bahtiyar” sıfatını lâyık görmüşler?

Zahir muson rüzgârları sayesinde Seba diyarına iki damla yağmur düşüyor da vahada bir avuç ot bitiyor diye…

Oysa Eli Yemen’dir/ Gülü çemendir/ Giden gelmiyor/ Acep nedendir” diyen İstanbul türküsü bu hazin coğrafyayı çok daha doğru ve çok daha anlamlı biçimde tanımlıyor.

***

ÖYLE, çünkü çocuktum, o Yemen’de savaş vardı. Gazete manşetlerinden inmezdi.

Hükümet darbesi, kral sürgünü, Nasır müdahalesi, Sovyet parmağı, Amerikan kumpası derken kanlı arbede ta yetmişli yıllara kadar sürdü.

Sonra koskoca adam oldum, yine bitmedi.

Kuzey ve Güney diye iki ayrı devlete dönüşen ülke ahalisi dalaşmaya devam etti.

Bu arada da bizler çokbilmişlik taslayıp birine “ilerici”, diğerine “gerici” dedik.

Ardından 1990’da sözümona tekrar birleştiler. Oysa işte ihtiyarladım, kavga sürüyor.

Üstelik daha da eskisi var…

***

1870’de başlayan bilmem kaçıncı Yemen isyanı İmparatorluğumuzun sadece kıyılarını kontrol ettiği ve gerisini aşiretlere bıraktığı bu ülkede artık tam zirveye tırmanmıştı ki, Kolağası İsmet Bey (İnönü) Ahmet İzzet Paşa’nın kurmaya başkanı olarak Zeydî lider İmam Yahya’yla önce muharebeye tutuştu, ardından da müzakereye oturdu.

Tarih 1911’dir!

Nerede “bahtiyar Arabistan” (!), nerede “gidenin gelmediği” bahtsız çöl…

***

ASLINA bakarsanız çarşamba gecesi başlayan Suudi müdahaleyle Yemen bugün de dünün, evvelsi günün, hattâ daha daha evvelsi günün uzantısını yaşıyor.

Yani hiçbir zaman modern ulusa dönüşmemiş bir geleneksel toplumdaki kabile savaşları hâlâ ve hâlâ mezhebî ve kavmî ayrışma ekseninde sürgit devam ediyor.

Ama tabii ki dış güçler mevcut… Böyle mümbit bir ortamda aksi zaten düşünülemez!

O dış güçlerin başında da bizim ulusalcıların ve komünistlerin her derde deva addettiği “Batı emperyalizmi” değil İran geliyor. Yahut İran’a da emperyalist demek gerekiyor.

Nitekim öyle alengirli istihbarat servislerine falan ihtiyaç yok…

***

YOK, çünkü Bursa’daki Sağır Sultan bile biliyor ki Şii Satıh peşinde koşan Tahran tıpkı Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Bahreyn’de yaptığı gibi Yemen’de de Zeydî itikattan Husi aşiretleri hem isyana teşvik ediyor, hem silah dâhil onlara her türlü imkânı sağlıyor.

Eh, Suudi Arabistan’ın ezeli düşmanının bir de güney sınırındaki ülkede hükümranlık kurmasına göz yumamayacağı aşikâr… Yumarsa Vâhibi sultanın sonu gelir.

Dolayısıyla Riyad’ın harekete geçmesini kendi açısından normal karşılamak gerekiyor.

Artı, Kızıl Deniz’i Umman Denizi’ne kavuşturan Bab’ül Mendep’in Farsî denetim altına girmesi ABD tarafından kabul edilemeyeceği için, aslında İran’la ilişkileri düzeltmek istemesine rağmen Washington da Suudi operasyonuna destek veriyor.

Bugünü dünden ayıran tek fark da Mısır’ın saf değiştirmiş olmasından öteye gitmiyor.

***

GERİSİ mi?

Bahtiyar Arabistan”ın (!) gerisi eski hamam, eski tas ki, “Eli Yemen’dir/ Gülü çemendir/ Giden gelmiyor/ Acep nedendir”…

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Hadi Uluengin

Hadi Uluengin