Cumartesi , 30 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Bazı sosyal bilim kavramları
Bazı sosyal bilim kavramları

Bazı sosyal bilim kavramları

Türkiye’de düşünce ve özellikle de sosyal bilimlerin büyük ölçüde başarısız bir tercüme düzeyinde kaldığını söylersek çok fazla haksızlık etmiş olmayız. Her ne kadar tercüme oluşu ve o çerçevede kalışı asıl sorun olsa da çoğu kez tercümenin bile başarılı olduğu söylenemez. Anlamın kendisine gerekli önem atfedilmeyip, terminoloji kullanımının kabuk seviyesindeki sathi dili esas alınıyor. Hâliyle kavramlar sembolik bir tüketim malzemesi olarak kullanılıyor. Bu sathi temas sosyal bilim eğitim ve pratiğini içeriksizleştirdiği için tercüme edilen çoğu kavramın bile gerçekte tam tercüme edilmediğini görüyoruz. Yani çoğu kavram ve kelime Türkçe sesli yabancı anlam olarak kalıyor. Türkiye’de sosyal bilimler ve özellikle de sosyoloji üzerine ayrıca bir yazı borcum olsun. Ancak bu yazıda Türkçe sosyal bilime katkı kabilinden bir iki kavramın alternatif tercümeleri konusunda tavsiyelerimi yazmak isterim.

 

Subject: Özne olarak tercüme ediliyor. Benim önerdiğim ve subject’in İngilizcedeki iki anlamına da tekabül eden ve teorik olarak da İslami tasavvura kelimeyi kavramsal olarak çok daha iyi yaklaştırıp tercüme eden karşılık şudur: Muhatap. Muhatap hem hitap edilen, hem karşı karşıya kalınandır. Muhatap alınandır özne. Halife olan özne’nin en büyük özelliği muhatap alınmasıdır. Yani hitap’a (logos –hem akıl hem nutuk) muhatap olan…

 

Anomie: Türkçeye anomi veya kuralsızlık olarak çevrilen bu kavramın tartışmasız en doğru karşılığı “fetret”tir. Hükmün, nomos/ namusun, şeriatın, yasanın olmadığı veya tutmadığı durumlar ve ortamlar için kullanılır.

 

Habitus: Bir alışmışlığı ifade eden bu kavram Türkiye’de daha ziyade kestirme bir anlamla yaşambiçimi anlamında kullanılıyor. Kavramsal anlamı yaşambiçimi gibi tercih edilen şuurlu bir olmayı ifade etmiyor. Aksine insanın bulunduğu ortamın/ muhitin insan üzerinde husule getirdiği tesire habitus deniyor. Akıl ve şuurun değil kalbin ve bedenin hıfz ve tasarruf düzeyini ifade eden bir kavramdır. Bu kavramın Türkçesi “meleke”dir. Hâli bir kavramdır. Gerçekten de bilmiyoruz ne hâl’deyiz. Hâlin hâlinden anlamaz hâle geldiğimiz için habitus’ü ancak yaşambiçimi düzeyinde anlıyoruz.

 

Dasein: Almancanın tercümesi zor kelimelerinden biri. “Orada olmak” diye çevriliyor ama “burada olmak” da olabilir deniyor. Dünyası olan bir varlık olarak Dasein’a haksızlık yapan bir tarif. Orada olmak Dasein’ın talep ettiği kadar etrafıyla münasebettar olmadığı gibi orada ne halt yaptığını da söylemiyor. Şu hâlde Dasein için en azından Heidegger’deki kullanımı itibarıyla doğru Türkçe karşılık “şuhud”dur. Varlık vücud, İnsan ise şuhud’dur. Bir tahakkuk olarak vücud ancak şuhud ile yani şuhuda mümkündür. Şahid olamayan insan belki yeterince insan bile değildir.

 

Alienation: Yabancılaşma olarak tercüme ediliyor büyük ölçüde oturmuş bir kavram. Yabancılaşma’nın tahtını sallamak mümkün olmayabilir ancak kavramı anlamak için “gurbet” çok daha isabetli olacaktır. Evet, bu arabesk sound’lu kelime alienation’ın tam karşılığıdır. Garip (yabancı) olma, evinden/ kendinden uzağa düşme ve varoluşsal usumeyi çok daha iyi tarif ediyor. Yabancılaşma’nın aşılması yani kavramın zıddı olan özgürlük ise evine dönmek ve kendine gelmek, kendini bulmaktır. Yabancılaşma demek ki insanın kendinden uzağa düşmesi anlamında gurbet’tir (xeribi).

 

[email protected]

Twitter: @mucahitbilici

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Mücahit Bilici

Mücahit Bilici