
Bireyi avlayan toplum
“Avlanan Atalarımız”, Auden ve Britten’ın müzik alanında gerçekleştirdikleri ilk önemli işbirliğidir. Temaları açısından karmaşık bir eserdir bu. 1936 yılında tamamlanan bu hayli politik eserde dönemin karanlığa doğru yol alan Avrupa’sının, kıtada yaygınlık kazanan totaliter eğilim ve rejimlerin eleştirisi de vardır. “Messalina” başlıklı bölümün sonuna doğru Alman ve Yahudi karşıtlı içinde düşünülür. Eserde av teması da işlenir. Benim üzerinde durmak istediğim de bu.
İngiliz toplumunun egemen sınıflarının, aristokrasinin yaşam tarzında önemli bir yere sahipti avlanma. Kanlı bir spor, acımasız bir gelenek. “Avlanan Atalarımız” bu yönüyle egemen sınıfların gelenek ve değerlerinin eleştirisi niteliğindedir. Aynı zamanda, toplumun diğer kesimlerine de egemen olan ikiyüzlülük ve hoşgörüsüzlük ele alınmıştır.
Britten, “Peter Grimes” operasında av temasına döndü. Ancak bu kez avın nesnesi farklıydı. İnsan avıydı şimdi sözkonusu olan. Bağnaz, ikiyüzlü hoşgörüsüz insanlardan oluşan bir toplumun kendilerinden farklı, olan, “tuhaf” buldukları bireyi bir av nesnesine dönüştürmelerini ele aldı.
İkinci Büyük Savaş yıllarında Britten ve sevgilisi tenor Peter Pears pasifist ve vicdani retçi olduklarını açıkladıktan bir süre sonra İngiltere’yi terk ederek Kaliforniya’ya yerleşmişlerdi. Tıpkı kendilerinden önce Auden ve Isherwood’un yaptığı gibi. Ama Britten, İngiltere’ye, özellikle de doğduğu, çocukluğunun geçtiği yöreye, Suffolk’a ve yakınındaki Kuzey Denizi kıyılarına hep özlem duydu. Kaliforniya’nın güneşli kumsalları Aldeburgh’un deniz kıyısını ona unutturamadı. George Crabbe’nin “The Borough” (Küçük Kasaba) başlıklı şiirler toplamında yaratılmış Peter Grimes karakteri üzerine kurulu bir opera yapma fikri de Britten’ın zihninde 1942 yılında Kaliforniya’da Suffolk’u ve oranın deniz kıyısını özlediği günlerde doğdu.
Crabbe’in şiiri Suffolk’ın kıyılarındaki küçük bir yerleşimdeki halkın kendilerinden farklı bir insanı nasıl dışladıklarını, bu insana karşı nasıl hoşgörüsüz ve acımasız davrandıklarını işliyordu. Olayın geçtiği yer Britten’ın de çocukluğunun geçtiği yerlere çok yakındı. Fakat Crabbe yaşadığı bu yöredeki insanları hiçbir zaman sevmemişti. The Borough’daki şiirleri de bu duygudan beslenmişti.
Crabbe’nin bu şiirlerinde yarattığı ana karakter, daha doğrusu anti-kahraman Peter Grimes topluma uyum sağlayamayan, toplumun gelenekleri ve yargılarıyla çatışan bir adam. Kasaba halkının anlamak yerine dışladığı yalnız bir insan. Grimes’ın aslında ruhunda bir incelik de vardır, ama bunu dışavurma, başkalarına gösterme yeteneğinden yoksundur. Yöredekiler yanında çalışan çırak çocuğun ölümünden onu sorumlu tutar, onu suçlar, lanetler, cezalandırmak isterler.
Britten, Peter Grimes’da kitleye karşı birey teması üzerinde durduğunu birkaç kez açıklamıştı. Onun şiirde yaratılmış olan anti-kahramana sempati duymasına yol açan özel nedenler vardı. Grimes’ın kişiliğinde, toplumla çatışmasında kendi deneyimlerine benzer öğeler ve özellikler bulmuş, onunla bu nedenle yakınlık kurmuştu. Yanısıra, ona kendinden bir şeyler de vermişti.
Britten ve sevgilisi Peter Pears savaş yılları İngiltere’sinde bir kez vicdani retçi oldukları için toplumdışıydılar. Ellerine silah almayı, savaşmayı reddeden gay erkekler olmalarından dolayı da ikinci kez öyleydiler. O yılları gerilim içinde yaşamışlardı. Britten, Grimes karakterinde savaş yıllarında deneyimlediği gerilimi yansıttı. Şiirdeki homo-erotik alt metni kodlamak zorunda kalmıştı . Sonuçta, çok değil, yaklaşık yarım asır önce Oscar Wilde’ı cezalandırmış olan toplumda yaşıyordu.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: