Cumartesi , 4 Nisan 2015
Anasayfa » Yazarlar » Bizi ayıran nehir
Bizi ayıran nehir

Bizi ayıran nehir

Afrika’nın batısında neredeyse sekiz bin insanın canını alan virüsün adı Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Ebola nehrinden geliyor. Ebola nehri Kongo’daki Yambuku kasabasından geçiyor. Yambuku 1976 senesinde ilk iki Ebola salgınının başladığı kasabalardan biri. Diğer kasabanın adı Sudan’daki Nzara.

1976 ile 2012 yılları arasında 2387 Ebola vakası kayıtlara geçilmiş. Bu vakalardan 1568’i ölümle sonuçlanmış. Ebola virüsü ile ilk bilindik temasın üzerinden 38 yıl geçtikten sonra, geçen mart ayından bu yana ölenlerin sayısı neredeyse sekiz bin. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre “iyi bakım, bol sulu gıda, belirli semptomların tedavisi yaşama şansını yükseltiyor”.

Buna rağmen Gine, Sierra Leone ve Liberya’da Ebola’ya yakalanıp da kurtulanların sayısı çok az. Batı Afrika’daki ülkelerin yeterli sağlık sistemine sahip olmadığını tahmin edebilmek için profesör olmaya da gerek yok. Ekonomik şartların kötülüğü ve salgın hastalıklarla mücadelede alınacak tedbirlere karşı halkın yeterli bilince sahip olmaması, virüsün kendisinden daha ölümcül.

İki yaşındaki ilk Ebola kurbanı, evinin bahçesinde bulduğu ölü yarasa ile oynadıktan sonra ilk hastalık belirtileri gösterdiğinde hastaneye götürülseydi belki şu an karşımızda duran tablo bu kadar vahim olmayabilirdi. Annesinin art arda denediği okuma- üflemelerden sonra anneannesinin evine götürülen çocuk sadece annesine ve anneannesine virüsü bulaştırmakla kalmamış, anneannesinin gittiği doktor ve bu doktorun oğlu da ardı ardına yaşamını yitirmişti.

Nereden bakılırsa bakılsın, 1976 yılından beri varlığından haberdar olunan bir virüse karşı neredeyse 40 yıldır çare bulamamış olmak biraz vurdumduymazlığa biraz da cehalete kaçıyor. Batı Afrika’da ölümcül olan virüs değil. Asıl ölümcül olan 2015 yılına girdiğimiz bir dönemde bile Afrika’ya karşı takınılan insanlık dışı ve modası geçmiş ama yine de ısrarla devam ettirilen vurdumduymaz tavır. Ve bu tavır devam ettikçe ölümlerin de ardı arkası kesilmeyecek.

Enteresandır, deneme aşamasındaki ZMapp adlı ilaç Amerika’da ilk iki Ebola hastası üzerinde çabucak kullanılmış ve hastaların hayatı kurtulmuştu. Peki, Batı Afrikalıları da Amerikalılar kadar insan saymak için ne yapmak gerekiyor? Herkesin açık tenli mi olması gerek? Yoksa yaşadığımız ülkelerin müdahaleye değer görülmeleri için doğal kaynaklar üzerinde mi kurulu olması gerekiyor? CNN’de bir iki ay önce çıkan bir haberde virüse yakalanan Amerikalı hemşire Pham’in köpeği Bentley’nin durumunun iyi olduğu duyuruluyordu. Bentley köpek için sevindim, tabii ki durumu iyi olsun ama sana da bravo CNN!

Afrika’da sekiz bin insan telef olmuş, internette özel arama- tarama yapmazsanız artık kutu haberi bile neredeyse basında yer almıyor! Ebola öldürmeye devam edebilir, insanlık tarihinde viral salgınlardan toplu ölümler görülmemiş şeyler değil. Ancak düşünemeden edemiyor insan, eğer salgın Batı Afrika’da değil de Batı Avrupa’da başlasaydı… Ya da borç içindeki Afrika ülkelerine uluslararası toplum ille de aldığınız kredileri geri ödeyin diye baskı yapmak yerine, sosyal hizmetler konusunda kapasite artırmalarında yardımcı olsaydı…

Amerika’da virüsten hayatını kaybeden Liberyalı Thomas Duncan’ı hatırlamakta fayda var. Duncan, Amerika’ya gelmeden sadece bir iki gün önce Ebola hastası hamile komşusunun hastaneye gitmesinde yardımcı olmuş ve virüs de kendisine komşusunu kucağında taşırken bulaşmıştı. Duncan’ın cenazesinde konuşan erkek kardeşinin söylediklerini unutmak mümkün değil: “Unutmayalım,” dedi, “Thomas başka birine yardım ederken öldü”. Sene 2015, dünyanın da yardım etme vakti gelmedi mi?

[email protected]

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Hakkında Evrim Bunn

Evrim Bunn