
Canım Bülent Amcam
Medya kuruluşları seçim öncesi ellerindeki bütün ultra yetenekli çalışanları sahaya sürüp, adım adım Anadolu’yu dolaştırıp analizler, gözlemler, halkın nabzını tutturma gibi eylemlere girişirken bizim fakir gazetemiz tabii ki böyle bir işe girişemiyor.
Mesela küllerinden yeniden doğan Cumhuriyet gazetesi, tüm yazarlarını bir yerlere gönderiyormuş.
Bazen böyle şeylere çok özeniyorum.
Ben de isterdim Kürdistan’a gideyim, Kürtlerin bileklerini tutayım, nabız ölçmekle kalmayayım suni teneffüs de yapayım. Araya da kısa bir bahar tatili sıkıştırayım.. Hem iş hem eğlence olsun. Ama olmayınca olmuyor işte.
Şansıma çıka çıka bu çulsuzlar düştü.
Her şey güzelliğim yüzünden oluyor. Allah insana kocada da, medyada da çirkin şansı versin. Bakın Can Dündar ne kadar şanslı? Neler oldu, adam bir türlü yok olamadı. Geldi bir de yayın yönetmeni oldu.
Yoksul ve yalnız gazetem bir işe yaramasa da tabii ki bireysel çabalarımla bu süreçten geri kalamazdım. Kendi kısıtlı olanaklarımla yola çıkıp, seyahat edebildiğim tek yer olarak çıkıp anamın evine geldim.
Giresun’da partiler arasında rekabet son hızla devam ediyor sevgili okurlarım. Bu küçük balıkçı kasabasında durum şu: AKP biraz endişeli olsa da yine de rahat. Full force çalışmaya devam ediyor. Geceyarılarına kadar köy, kasaba gezmeye aralarda da kadın kollarının düzenlediği kermeslere gidip kurabiye, börek yemeye devam ediyorlar. MHP’nin oylarında ise bir artış varmış. Artık ne kadar artabilirse…
HDP ise… Yoktur.
HDP’ye artı 1 oy kampanyasını burada uygulamaya çalıştım, daha ilk etapta önyargının sarsılmaz duvarına çarptım. Karadenizlileri bir önyargıyı atlamaya ikna etmek gerçekten barajı aşmaktan daha zor. Buradaki amacım biraz da bizimkilerden para koparmak olduğu için ilerici Kürt kimliğimi bir tarafa bırakıp, sessiz durması gereken her adaplı Türk kızı gibi sesimi kesip terbiyeli terbiyeli susmayı tercih ettim.
CHP ise rahat bir seçim kampanyası yürütüyor.
Üstelik listelerinde beni çok mesut eden bir gelişme var. Aile dostumuz ve yan apartman komşumuz, Gazi Caddesi’nin üstündeki senelerin Bektaşoğlu Eczanesi’nin sahibi Bülent Bektaşoğlu CHP’den aday. Üstelik listeye şu anda mevcut CHP milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nu geçerek girdi (Bilmem soyadları arasındaki benzerlik bağlantısını kurabildiniz mi?)
Ah, bu taşralı elit beyaz aileler. Hepimizin yolu bir gün mutlaka Meclis çatısı altına buluşuyor.
Bu arada Bülent Bey kaçıncı sıradan aday dersiniz? Heyecanlanmayın tatlım. Öyle HDP’nin gay kontenjanı gibi dördüncü sıradan falan değil.
Benim canım Bülent Amcam, CHP’nin birinci sırasından aday. Heralde kız!
Ayrıca üşenmeyip önünüze bir seçim haritası alıp bakarsanız eğer Doğu Karadeniz’deki CHP’li tek belediyenin neresi olduğunu görürsünüz.
Yani size kısaca şöyle söylemem gerekiyor: Bülent Amca Meclis’te vardır.
Bilirsiniz taşrada eltisinin gelinin oğlu düzeyi bile çok yakın bir akrabalık düzeyi gerektirirken senelerce komşuluk yaptığımız ve çok sevdiğim, onun da beni hep çok sevdiğine inandığım Bülent Amca’mın yolu açık olsun.
Her şey bir yana gerçek bir modern Müslüman, centilmen ve kibar bir beyefendidir. Senelerdir bu şehrin esnafı, fırsatını bulursa pek çok sorunu çözebileceğine inanıyorum.
Ben de fırsat doğarsa eğer bu kontenjandan yürür giderim. Belki küçük bir büfe düşürürüm bir yerlerden. Çünkü bu medya çukurunda debelenmek biraz anlamsız olmaya başladı.
Artık zengin gazeteler istiyorum. Mesela neden Cumhuriyet’e transfer olmuyorum ki?
Buradan açık çağrı. Beni Cumhuriyet’e alın. Yoksa Canım Bülent Amca’mın kontenjanından bir büfe açıp, küçük esnaf olacağım.
İkinci Kurtuluş Savaşı’nı başlattım. Benim de yolum Bülent Amcam gibi açık olsun.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: