
Cezaevinde okula gitti, üniversiteyi bitiriyor ve yaşlanıyor
DGM’ler 2004’te kapatıldı, mağdurlar ise hâlâ hapiste. Bu durumdaki onlarca insandan biri 42 yaşındaki Serhat Tuğan. Ortaokul ve liseyi cezaevinde bitirdi.
Şimdi Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü dördüncü sınıf öğrencisi. İki dönem üst üste “Onur Belgesi” aldı.
Ablası, avukatı, Rojbin Tuğan geçen hafta CNN’de anlattı: Hakkında yeniden dava açılması için defalarca uğraşmış. Ülkenin Adaleti, ama, kılını kıpırdatmamış.
On altı yaşında dağa kaçtığı hâlde eline silah almayan, dağda sadece mutfakta çalışmış kardeşini, Avk. Rojbin, hapisten çıkarmaya azmetmiş. Şimdi birkaç avukatla beraber Serhat’ın dosyasını yeniden incelediklerini anlatıyor. Yakında yeniden yargılanma ve tahliyesi için, bu kez İstanbul’da bir mahkemeye başvuracaklarını, yine sonuç alamazlarsa Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapacaklarını belirtiyor.
Serhat önceleri Hakkâri’ye yakın bir yerlerde hapiste imiş. Anne Semiha Hanım, “Hiç olmazsa o zaman cezaevine gidip görebiliyordum” diyor. Sonra hangi akla hizmet için, Allah bilir, epey cezaevi dolaştırmışlar Serhat’a. Halen Diyarbakır’da.
Serhat’ın kocaman bir ailesi var: Hepsi üniversite mezunu altı kardeşten biri. Biri hukukçu, biri gazeteci, biri Sanat Tarihi mezunu. En küçük Çevre Bilimleri okudu. Şimdi yüksek lisans tezini yazıyor.
Onları çok çok yakından tanıyorum. Ayak bileğim kırıldığında üç kız kardeş koşup yardıma geldiler. Rojbin evlendiğinde düğününe de gittim.
Üç gün üç gece süren, minik ama coşkulu derelerin şelale gibi kaynayıp aktığı inanılmaz güzel bir bağda halayların çekildiği danslarla devam eden, anne Semiha Hanım’ın hem mutlu, hem de hüzünlenip durduğu düğünde.
Gelin melin dememiş, müthiş yemeklerin yapılmasına düğünden bir önceki gece Rojbin de yardım etmişti: Diğer genç kızlarla sabaha kadar minik köfteleri nasıl yuvarladıklarını anlatıyor, sonra da danslara katılıyordu.
Aslında, Hakkâri’de düğünler 40 gün, 40 gece sürermiş. Sürmeli imiş. Ama Rojbin, yalvar yakar, anne-babasını üç güne razı etmişti.
On gün önce Diyarbakır Cezaevi’nde ziyaret ettiği Serhat’ın artık adaletten umudunu kestiğini, daha uzun yıllar cezaevinde kalacağına inandığını anlattı Rojbin, ama “Biz ise bir mucize için yola çıktık” diye devam etti, “Hepimiz için, birbirimizin yüzüne utanmadan bakabilmemiz, suskunluğumuzun ağır yükünden kurtulabilmek için…” ve ekledi: “Af istemiyoruz, affedilecek bir şey yapmadı.”
(Yazıyı hazırlarken Rojbin Ankara’da idi maalesef. Onunla konuşamadım ama Cumhuriyet gazetesinden, İnternetteki çeşitli yayın organlarından, CNN’de M. Cabas ile yaptığı söyleşiden ve kendi bildiklerimden yararlandım.)
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: