Pazar , 5 Nisan 2015
Anasayfa » Yazarlar » Charlie Hebdo’dan sonrası
Charlie Hebdo’dan sonrası

Charlie Hebdo’dan sonrası

Paris’teki Charlie Hebdo mizah dergisinde 12 kişiyi katleden iki saldırganın cuma akşam saatlerinde ölü ele geçirilmelerinin ardından, Fransa Başbakanı Manuel Valls, “Fransa’nın 11 Eylül’ü mü bilmiyorum; ama bu eylemin bir öncesi ve sonrası olacak” diye konuştu.

Fransa’yı sarsan katliamın siyasi ve diplomatik sonuçlarına dair birkaç ipucu şimdiden mevcut.

 

AŞIRI SAĞA GÜN DOĞDU

Her ne kadar bu saldırı yüzünden bir dini ve onun tüm mensuplarını suçlamamak gerektiği Fransa’da pek çok siyasetçi ve kanaat önderi tarafından tekrarlansa da, saldırıyı gerçekleştirenlerin kimliği ve gerekçeleri Fransa’daki aşırı sağcı, milliyetçi ve göçmen karşıtı siyasetçilere, “Biz dememiş miydik?” çıkışı yapma fırsatı verdi.

Fransa’da yaşayan Müslümanların ülkenin kimyasını giderek değiştirmekte olduğu uzun yıllardan beri tekrarlanan bir görüş. Örneğin, “çarpıcı bir eylemle sesini duyurmak” amacıyla 2013’te Paris Notre-Dame Katedrali’nin ortasında intihar eden tarihçi Dominique Venner’in meşhur ettiği “büyük yer değiştirme” (Le Grand Remplacement) tezi, Müslüman göçmenlerin zamanla Fransa’da çoğunluğu ele geçireceğini iddia ediyor. Fransa’nın son dönemde adından çok bahsettiren tartışmalı yazarlarından Michel Houellebecq de, tam da Charlie Hebdo saldırısının gerçekleştirildiği gün piyasaya çıkan Soumission (İtaat) isimli yeni romanında 2022’de bir İslamcının cumhurbaşkanı olduğu ve giderek Müslümanlaşan bir Fransa’yı tasvir ediyor. Yani, Fransa’da görünürlükleri giderek artan Müslüman toplumunun “ülkenin kültürünü tehdit eden bir unsur olduğu” iddiası yeni değil.

Bunun yanında Suriye iç savaşı vesilesiyle Ortadoğu’ya cihada gitmeye hevesli çok sayıda (ve bir kısmı sonradan din değiştirmiş) Müslüman Fransız vatandaşının var olduğunun ortaya çıkması da halkta kaygı yaratıyor. Aşırı sağ Front National (Ulusal Cephe) ve onun lideri Marine Le Pen de, bu kaygılardan alabildiğine yararlanıyor.

 

TÜM GÖÇMENLERİ HEDEF ALACAK

Charlie Hebdo katliamından bu yana Marine Le Pen, “Artık gerçekleri saklamaktan vazgeçelim, meselenin adını koyalım, siyasi doğruculuk yüzünden bu noktaya geldik” diye veryansın ediyor. Belli ki Front National radikal İslam’la mücadeleyi siyasi söyleminde bundan böyle daha fazla kullanacak. Bu söylemin giderek ülkedeki tüm Müslüman göçmenleri hedef almaması ise bir hayli zor.

Charlie Hebdo katliamı ve hemen ardından yaşanan koşer ürünler satan bir bakkaldaki rehin alma olayı gibi eylemler yüzünden travma dolu üç gün yaşayan Fransa’da sapla samanı birbirinden ayırmayanların sayısı giderek artabilir. Özellikle de radikal İslam taraftarlarının Fransa’da birkaç kanlı eylem daha gerçekleştirmeleri hâlinde…

 

FRANSA İÇE KAPANIR MI?

François Hollande yönetiminin giderek zayıflamasının ve artan iç güvenlik kaygısıyla Fransa’da aşırı sağ akımların yükselmesinin ülkenin dış siyasetini etkilemesi de muhtemel. Front National müdahalecilikten ziyade, Avrupa Birliği ile bağların zayıflatılması (hatta koparılması) da dâhil, içe kapanmacı eğilimlerin bayraktarlığını yapıyor. Fransa’nın Mali’deki İslamcı örgütlere karşı gerçekleştirdiği askerî müdahalenin ve Suriye’deki müdahale yanlısı tavrının Fransa’nın iç güvenliğini tehdit ettiği tezi güçlenirse, dış müdahalelere yönelik halk desteği de azalabilir. Bu yüzden, Paris’te bugün yapılacak cumhuriyet yürüyüşüne katılan Batılı müttefiklerinin “daha fazla müdahale” baskısı ile iç kamuoyunun “daha az müdahale” talebi arasında sıkışacak olan François Hollande’ı yönetilmesi zor bir durum bekliyor. Geçtiğimiz kasım ayında bir Rus bankasının dokuz milyon euro kredi verdiği Front National’in yükselişinden ve Fransa’nın giderek içine kapanmasından yarar uman güçler bu durumdan çok da rahatsız olmasalar gerek.

[email protected]

 

Hakkında Tolga Bilener

Tolga Bilener