
CHP Seçim Bildirgesi
CHP 2015 Seçim Bildirgesi’ni kamuoyuyla paylaştı. Bildirge oluşturulurken çok sayıda kurumdan öneriler alınmış olması isabetlidir. İki yüz sayfalık bir metni detaylıca ele almak çok zor. Bu yazıda dış politika konusundaki bölümle ilgili görüşlerimizi paylaşmayı tercih ettik.
Dış politikayla ilgili bölümün başlığı, “Yurttaş ve Değer Temelli Dış Politika”. Metnin çerçeve yazısında dış politika ile ilgili özet vurgu, daha sonraki bölümün ruhunu da barındırıyor: “CHP iktidarında dış politika barışçı, laik, uluslararası hukuka saygılı ve gerçekçi olacaktır. Dış politikamızın Avrupa yönelimi kesinlikle devam ettirilecektir. Dış politikanın ana amacı, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının güvenlik ve refahını arttırmak olacaktır.”
İlgili bölüm AK Parti dönemini “Tehlikeli Yalnızlık: Ne Yurtta ne Dünyada Barış” başlığı üzerinden eleştirerek başlıyor: “CHP iktidarının dış politikası eşitlikçi olacaktır… Türkiye hiçbir ülkeye ‘ağabeylik’ taslamayacak, tüm muhataplarına ‘eşit ortaklar’ olarak yaklaşacaktır,” denilerek geçmiş dönemin olumsuz mirası eleştiriliyor.
Aslında bir tür “normalleşme” vaat ediliyor. Bu normalleşme geçmişe dönülerek mi yapılacak, yoksa geçmişin olumlu yönleri sahiplenilerek ama olumsuz bakiyesi aşılarak mı gerçekleşecek? Metni bu soru eşliğinde okumaya çalıştım.
Sahiden de AK Parti’nin dış politika karnesi fiyaskolarla dolu. Genel olarak CHP’nin bu boşluğu dinamik bir biçimde doldurduğunu, çarpıcı dış politika eleştiri ve önerilerini kamuoyuyla paylaşabildiğini söylemek zor.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarında da bu vurgu eksik kalıyor. CHP, iç ve dış politika ayrımının giderek anlamsızlaştığı gerçeğini söylemine daha iyi katabilmeli. Bunun yolu da dış politikada ön almakla, gündem oluşturmakla olabilir.
Dış politika bölümüne bu açıdan baktığımızda, geçmiş dönemde bozulan ayarların düzeltilmesi vaadi açısından ferahlatıcı olduğu teslim edilmeli. Fakat risk alarak gündem oluşturmaya, ezber bozmaya yönelik boyutlar eksik.
İlgili bölümde Türkiye, “çok renkliliğini ve çok sesliliğini koruduğu müddetçe de bölgesinin en önemli cazibe merkezi olacaktır” denilerek, “bütün dinî ve mezhepsel kimliklere saygılı, seküler yapısının” bir dış politika avantajı ve aracı olarak öne çıkarılması doğru olmuştur. Geçen dönemde, Türkiye’yi özgün kılan bu unsurların nasıl görmezden gelindiğini ve bu görmezden gelmenin kabarık maliyetini hep beraber yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.
Metinde “Kökleşmiş Avrupa yönelimimiz devam ettirilecek” denilirken, hemen ardından AKP’nin dış politikayı “Orta Doğuluşlaşmaya sürüklemesine son verilecektir” ifadesinin tercihi, CHP’ye dair çok şey anlatıyor. İki kimlik birbirinin olumsuzlanması olarak kullanılmak zorunda değil.
Çoklu kimliklerimiz içerisinde “Ortadoğululuk” da mevcut. Bu kimliği tehlikeli görerek, ondan kaçmak üzerine kurulu dış politika da gerçekçi olmaz. Asıl mesele “Ortadoğulu” da olduğunuzu kabul ederek, oraya nasıl yaklaşacağınızı isabetle belirleyebilmektir.
Metinde Ortadoğu başlıklı alt bölüme bir yan başlık daha atılmış: “Ortadoğu’da Model Ülke Türkiye.” “Model ülke” türünden ifadelere gerek olmadığını düşünüyorum. Yine aynı bölümde “Türkiye’yi Ortadoğu’da güçlü, istikrarlı ve müreffeh bir lider ülke yapacağız” ifadesindeki “lider ülke” vurgusuna da hiç gerek yoktu. İlginç olan, bu ifadelerin metnin bütünündeki mesajlarla da çelişmesi.
Metnin 2011 Seçim Bildirgesi’yle süreklilik arz eden ifadeleriyse Kıbrıs ve Ermenistan’la ilgili temkinli vurgularda öne çıkıyor. Kıbrıs’la ilgili ön alıcı bir vurgu yok. Klasik ifadeler devam ediyor.
Asıl Ermenistan’la ilgili ön alıcı bir tutum olmaması üzücü. Ermenistan sınırının açılması önerilebilirdi. İki halkın yakınlaşmaları yoluyla meselelerini çözebilecekleri yaklaşımı esas alınabilirdi. Bu yapılmadığı gibi Avrupa Parlamentosu’nun soykırımla ilgili açıklamasına verilen tepki, “devletten düştüğü hâlde devletçi olmaya devam eden CHP” algısını güçlendirmiştir.
CHP’nin Sosyal Demokratlıkla bağdaşmayan alışkanlıklarından kopmak adına en az atak olduğu alanın dış politika olduğu söylenebilir. Bu kadar ihtiyata gerek yok. Daha ezber bozucu bir vizyon hâlâ eksik.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: