
CHP’nin seçim bildirgesinde spor
7 Haziran seçimleri öncesinde, partilerin seçim bildirgelerindeki AKP iktidarının tamamen siyasallaştırdığı sporumuza ilişkin çözüm ve programları incelemek istedik.
Öncelikle de ana muhalefet partisi olan, seçim bildirgesini ilk önce açıklayan CHP’den başlayalım dedik.
CHP’nin seçim bildirgesindeki sporumuza ilişkin bölümde sistematik çözümleri ve vaatleri bulamadığımızı belirtmeliyiz.
CHP’li dostlarımız bağışlasın ama seçim bildirgesinde adeta kes- yapıştır yöntemiyle çözümler tercih edilmiş.
Seçim Bildirgesi’nin spor bölümünün “Yasal Düzenlemeler “başlıklı girişinde, Passolig’in kaldırılacağı, Sporda Şiddet Yasası’ndaki güvenlikçi ve yasakçı anlayışa son verileceği, yeni bir yaklaşımla sporda şiddetin önüne geçileceği, uluslararası spor hukuku ile uyum çalışmaları gerçekleştirileceği yazılmış.
Bu bölümdeki açıklamalardan, sporun mevcut devletçi yapısına dokunulmayacağı anlaşılıyor. Dünyada, spor federasyonlarının şeklen özerklik görüntüsüne rağmen sporun devlet tarafından yönetildiği üç istisna ülkeden biri olduğumuzu belirtelim.
IOC’nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) ve tüm dünya spor federasyonlarının temel ilkesi sporun devletlerden ve siyasetten bağımsız yapılanmasıdır. Devlet kontrolündeki bazı ülke federasyonlarına yaptırımlar uygulanmaktadır. Biz bu sorunu her zaman olduğu gibi hülle yöntemiyle çözmüş durumdayız, federasyonları şeklen özerk ve bağımsız yapıp seçimlerini siyasi vesayet altında dayatarak dünyayı kandırıyoruz.
“Kurumsal Düzenlemeler” başlıklı bölümde, Gençlik ve Spor Bakanlığı merkez teşkilatında çalışan personelin tamamının 40 yaşın altında olmasının sağlanacağı belirtilmiş. Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi sporun felsefesine aykırı bürokratik ve siyasi yapıyı kaldırmadan çalışanların yaşını düşürmenin ne işe yarayacağını merak ettik.
Bu bölümde Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin spordaki rolünün genişletileceğine yer verilmiş. Bu çok olumlu ve gerekli bir gelişmedir, modern dünyada ülkelerin sporda en üst organı ve temsilcisi olimpiyat komiteleridir.
Mevcut yapıda Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Spor Genel Müdürlüğü çağdaş dünyadaki modele aykırı olarak sporumuzun tek patronu ve otoritesidir. Türkçeden başka dil bilmeyen, uluslararası spor çevrelerince tanınmayan siyasi tercihlerle atanan genel müdürler sporumuzu temsil etmeye çalışıp, olimpiyat kafilelerimizin başkanlığını yapıyor.
Bildirgede mevcut yapıya dokunulmadan yani Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü’nün yanısıra bir de Spor Konseyi kurulacağı belirtilmiş.
Mevcut yapıya dokunmadan yani sporun devletçi ve bürokratik yapısını kaldırmadan, Olimpiyat Komitesi’nin etkinliğini artırıp bir de ilave olarak bir spor konseyi kurulmasının mantığını anlamakta zorluk çektik.
Bildirgenin diğer bölümlerinde spor kulüplerinin desteklenmesi, kitle sporunun yaygınlaştırılması, sporcu sayısının artırılması, sporculara ve spor elemanlarına sosyal güvence sağlanması, spor federasyonlarının seçimlerinin demokratik şartlarda yapılması gibi çok olumlu öneriler var ancak spor yapılanmamızdaki çarpıklığa son verecek akılcı çözümler ve kalıcı spor politikaları beklentilerimize yanıt bulamadık.
CHP’nin ekonomik ve sosyal sorunlara ilişkin kapsamlı ve etkili öneri ve vaatleriyle uyumlu sağlıklı, akılcı, çağdaş ve sistemli spor yönetim ve yapılanma politikası beklentimizi vurgulamak istiyoruz.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: