Pazar , 31 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » CHP’nin seçimi
CHP’nin seçimi

CHP’nin seçimi

 

12 Mayıs’ta CHP Genel Başkan yardımcıları Mehmet Bekaroğlu, Enis Berberoğlu, Sezgin Tanrıkulu ve milletvekili adayları İlhan Cihaner ve Şenal Sarıhan, İstanbul’da basınla biraraya geldiler. Etkinliğin amacı, Demokrasi, Hak ve Özgürlükler konusunda CHP’nin temel önerilerini paylaşmaktı.

Bize dağıtılan bilgi notundaki önerilerin temel amacının, parlamenter demokrasiyi mevcut durumuyla muhafaza etmekten ziyade, onu daha da geliştirmek olduğu söylenebilir. Sadece “normalleşme” vurgusu yok.

Aslında burada önerilenler, “sosyal demokrat” bir partinin “demokrat” kimliğiyle ilgili olarak zaten sahiplenmesi gereken hususlar. Tam da bu nedenle, CHP’nin Seçim Bildirgesi’ndeki vaatlerin partinin sosyal demokrat kimliğe yönelme arzusunun bir göstergesi olduğu teslim edilmelidir. Bu da hâliyle tüm Türkiye için hayırlı bir gelişmedir.

Fakat burada bir tercih yapılmış. Asıl vurgu, “sosyal demokrasinin” “sosyal” boyutu üzerine oturtulmuş. Bu tercihin, uzun araştırmalar sonucunda belirlendiğinin altı çizildi. Yaşanacak bir Türkiye programı, sosyo-ekonomik vaatler üzerine bina edilmiş. Farklı toplum kesimlerine yönelik somut vaatler var.

Kılıçdaroğlu aslında iktisadi popülizm yapmayı tercih etmiş. Ben bu tercihin gayet sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

AK Parti’nin kültürel popülizm yaparken, kendi yandaş sermaye çevrelerini himaye edişindeki “sınıfsal” tercihinin karşısına, halkçı ve iktisadi bir popülizmle çıkmak yerinde olmuştur.

CHP, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmamayı seçmiş. Bu da AK Partilileri ve özellikle Erdoğan’ı ters köşeye düşürüyor.

Düşünün, iki aktör var: Birisi kutuplaşma diliyle oy peşindeyken, toplumun çözülüşüne neden oluyor. Diğeriyse bizleri ayrıştıran değil, ortaklaştıran gündemlerin peşinde. Bu seçimde makul ve mutedil alanı CHP’nin doldurmaya gayret ettiği açık.

CHP’nin bir başka tercihi de “ulusalcı” söylemlerden uzak durmak oldu. “Sosyal” meseleler üzerinden kampanya yapmanın böyle bir avantajı da var. Ulusalcı tepkiselliğe sıkışmanızı da engelliyor.

Bazıları CHP’nin ulusalcı isimlere ve söylemlere yer vermemesinin partiye oy kaybettireceğini iddia ediyordu. Kampanyanın bitimine 22 gün kala, ulusalcı parti ve çevrelerin seçimde umdukları ivmeyi yakalayamadıklarını, gündem oluşturamadıklarını söyleyebiliriz.

Seçim sonuçları da bu gözlemimizi doğrularsa, CHP’nin Kılıçdaroğlu’yla başlayan sosyal demokrat yönelimi daha da hız kazanacaktır.

Fakat bu demek değildir ki, ulusalcıların dile getirdikleri bazı kaygılar haksızdır. Mesele bu kaygıların nasıl dile getirileceğidir. Mümkün olduğu kadar kapsayıcı, evrensel olmaya gayret eden bir Demokrasi, Hak ve Özgürlükler anlayışı, bu kaygılara da çözüm önerileri geliştirir. Üstelik birinin hak ve özgürlüğü, diğerinin hak ve özgürlük kaybı olarak anlaşılmaz. Evrensellik de budur zaten.

CHP seçim kampanyasında bana göre zayıf kalan husus, gençliktir. Gençliğe yönelik vaatlerden ziyade, gençlerin kampanyada özne hâline gelmeleri ve görünürlük kazanmaları ihmal edilmiş gibi geliyor. Basın toplantısında bu konuyu dile getirdim.

Aslında sosyal medya üzerinden giden kampanyanın gayet başarılı olduğu vurgulandı. Vaatler sıralandı.

Buna rağmen kampanyada gençlik vurgusu daha önde olmalıydı diye düşünmeye devam ediyorum. CHP’ye oldukça rasyonel gerekçelerle oy veren ama hem partiden hem de kampanyadan uzak duran gençleri kazanmak, parti açısından yaşamsaldır.

Umarım bu hususta seçim sonrasında uzun vadeli bir örgütlenme stratejisi oluştururlar.

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Yüksel Taşkın

Yüksel Taşkın