Salı , 2 Haziran 2015
Anasayfa » Yazarlar » Cumhurbaşkansız bir yıl
Cumhurbaşkansız bir yıl

Cumhurbaşkansız bir yıl

Geçen hafta itibariyle Lübnan, tam bir yıldır cumhurbaşkanı olmayan bir ülke. Mişel Süleyman’ın görevinin 25 Mayıs 2014’te sona ermesinden bu yana Lübnan Parlamentosu’nda 23 tur oylama gerçekleştirildi; ancak bir türlü hiçbir aday gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı. Dolayısıyla ülkenin 12. cumhurbaşkanı halen seçilebilmiş değil.

Lübnan’daki karmaşık din ve mezhep dengeleri gözetilerek kaleme alınmış olan 1926 tarihli anayasa, ülkedeki bütün önemli makamların hangi dinî topluluğun uhdesinde olacağını saptamış durumda. Buna göre Lübnan’da Başbakanın Sünni Müslüman, Parlamento Başkanı’nın Şii Müslüman, Cumhurbaşkanı’nın ise Marunî Hıristiyan olması gerekiyor. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığına aday olabilecek siyasetçilerin sayısı o kadar da fazla değil. Zaten seçim krizi de aday fazlalığından değil, öne çıkan iki adaydan hiçbirinin yeterli sayıda Marunî olmayan müttefiki kendi yanına çekememesinden kaynaklanıyor. Ufukta herhangi bir uzlaşma da belirmediği için, 3 Haziran’da gerçekleştirilecek 24. tur oylamadan da kimsenin fazla bir beklentisi yok.

Bir taraftan kimin cumhurbaşkanı olması gerektiği tartışıladursun, diğer taraftan neden cumhurbaşkanının hâlâ Marunîler arasından seçilmesi gerektiğini sorgulayanlar da bulunuyor. Her ne kadar anayasanın kaleme alındığı yıllarda ülkede çoğunluğu oluşturuyor olsalar da, Hıristiyanların aradan geçen zamanda azınlığa düştükleri bilinen bir gerçek. Tabii bu durumu “resmen” tespit etme imkânı yok, zira anayasal sistemi tartışmaya açmamak için Lübnan’da 1932’den beri nüfus sayımı yapılmıyor.

Aslında “bırakalım dağınık kalsın” anlayışı, Lübnan’daki siyasal hayatın ruhuna işlemiş durumda. Örneğin genel seçimlerin de ülkedeki dengeleri bozacağına inanıldığından, 2009’da dört yıllığına seçilmiş olan parlamento görevine hâlâ devam ediyor. Sürekli ertelenen genel seçimler için şu an telaffuz edilen en yakın tarih 2017.

Cumhurbaşkansız geçen bir yıl boyunca ülkedeki işler fazla aksamadığına göre, cumhurbaşkanı olmasa da oluyormuş diyenlere de rastlanıyor. Ancak Marunîler, bu koşullar altında kendilerinin ülke yönetiminde temsil edilmediklerini dile getirerek bir an önce sorunun halledilmesini istiyorlar. Bu bağlamda, Marunîlerin dinî önderi Patrik Bişara el-Rahi ülkedeki tüm siyasi kesimlerle görüşerek bir isim üzerinde uzlaşma sağlamaya çalışıyor.

2008 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında da Lübnan’da benzer bir tıkanıklık yaşanmıştı. Ancak o dönemde, farklı siyasi gruplar sokaklarda çatışmaya başlamış; durumun kontrolden çıkmaması için nispeten daha hızlı bir biçimde uzlaşmaya varılmıştı. Şimdiki kriz bir yıldır devam ediyor ve henüz iş sokağa yansımış değil. Fakat bu sükûnetin daha ne kadar süreceğini kimse bilmiyor.

Lübnan’ın yakın tarihi ve Ortadoğu’daki mevcut durum gözönüne alınırsa, ülkenin tam bir kaosa sürüklenmesi aslında o kadar da zor değil. Ancak hem bölgesel, hem de bölge dışı pek çok oyuncu şimdilik buna engel olmaya çalışıyor. Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı krizini çözmek için Fransa’nın gizlice İran’la müzakere ettiğine dair sızan haberler, aslında Ortadoğu’da olup bitenlerin ne kadar iç içe geçtiğinin de bir göstergesi. Fransa belli ki, gönlündeki adayın seçilebilmesi için İran’ın Hizbullah üzerindeki etkisini kullanmasını ümit ediyor. Bu pazarlık sırasında Suriye’den, Irak’tan, Suudi Arabistan’dan ya da İran’la yürütülen nükleer müzakerelerden de muhtemelen bahsediliyordur.

Lübnan’daki siyasal kilitlenme, Ortadoğu’nun genelini etkileyen güç mücadelesinin doğrudan bir sonucu. Müdahil oyuncular kendi aralarındaki pazarlıkları tamamlamadan da bu kilidin açılması mümkün görünmüyor. Lübnanlıların yeterince sabırlı olduklarını umalım.

[email protected]

Etiketler:

Hakkında Tolga Bilener

Tolga Bilener