Pazartesi , 1 Haziran 2015
Anasayfa » Yazarlar » Darbeci gelenek bitti mi
Darbeci gelenek bitti mi

Darbeci gelenek bitti mi

Darbeler ve darbecilik bu toprakların kültüründe olan bir yönetimi ele geçirme ve iktidar olma yöntemi olarak biliniyor. Osmanlı’da saray entrikaları olarak başlayan bu süreç daha sonra 1913’te İttihat Terakkinin Babıâli baskını ile kendini göstermiş ve böylece darbecilik ve ordunun darbeler tarihi başlamıştır.

 

Darbeler süreci cumhuriyetin ilerleyen dönemlerinde yeniden ortaya çıkmış 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1972, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1987 ve son olarak 27 Nisan 2007 yılında e-muhtıra şeklinde kendini göstererek toplumsal ve siyasal tarihimizdeki yerini almıştır.

 

1913 Babıâli baskınına komuta eden Cemal, Talat ve Enver Paşa ile orduda başlayan darbecilik geleneği Cemal Paşa, Memduh Tağmaç Paşa, Kenan Evren Paşa, Çevik Bir Paşa ve Karadayı Paşa ile devam etmiştir.

 

Kenan Evren bu darbeci general geleneğinin en acımasızlarının başında yerini aldı.

 

12 Eylül darbesi, milyonlarca insanın mağdur edilmesi, yüzbinlerce insanın işkence görmesi, binlerce insanın yerinden yurdundan ayrılması ve daha 17 yaşında olan Erdal Eren dâhil elli insanın asılması gibi vahşet dolu bir bilançonun da adı demek.

 

Kenan Evren insanlık dışı bu bilançonun ortaya çıkmasını her zaman kan donduracak bir şekilde anlattı.

 

İdam kararlarını eli titremeden imzalarken, Diyarbakır ve Mamak gibi cezaevlerinde vahşice süren işkenceleri himaye ettiği gibi sayısız faili meçhul cinayette onun döneminde işlendi.

 

İnsan hakları, hukuk ve demokrasinin her şekilde yok edildiği bu kara dönemde tüm siyasal ve toplumsal faaliyetler yasak altına alındı.

 

Türkiye bu darbe sürecinde oldukça ağır toplumsal yaralar aldı.

 

Kenan Evren ve darbeci yandaşları bu karanlık süreçte bir yandan “Atatürkçülük” yaparken diğer yandan ise Rabıta gibi “Şeriatçı” kuruluşlardan para yardımı almayı da ihmal etmiyorlardı.

 

Tam bir karabasan dönemi ülkenin başına çökertilmişti.

 

Bu darbe döneminin en radikal adımı ’82 Anayasası ile atılmış ve darbeci yönetim biçimi aynı zamanda bir anayasal rejime dönüştürülmüştü.

 

’82 Anayasası ’61 Anayasası’ndan çok farklı olarak demokrasi, hukuk ve özgürlükler bakımından tam tersi anti-demokratik düzenlemeleri beraberinde getiriyordu.

 

Günümüzde bu anayasanın ve buna bağlı yasaların kabulünün üzerinden otuz üç yıl geçmiş olmasına rağmen çerçeve olarak 12 Eylül askerî darbe rejiminin sürdüğünü ve hattâ sürdürülmek istendiğini görmekteyiz.

 

Halen YÖK başta olmak üzere Siyasi Partiler ve yüzde 10 seçim barajını getiren Seçim Kanunu gibi temel düzenlemeler varlığını korumaktadır.

 

Ordunun vesayeti kimi düzenlemelere rağmen devam etmektedir.

 

Kenan Evren tüm bu karanlık dönemin ortaya çıkmasında önemli siyasi ve askerî liderlik misyonu üstlenmiş ve bu rolünü gözünü kırpmadan yerine getirmiş bir darbeci general olarak tarihteki yerini almıştır.

 

Ancak Evren’in ölmesiyle darbeci general geleneği sona ermiş olur mu?

 

Her ne kadar Ergenekon ve Balyoz darbe davaları ortadan kaldırılmak isteniyorsa da bence bu darbeci geleneğin ortadan kalkmış olduğuna inanmak şimdilik güç gözüküyor.

 

Evet, Evren öldü.

 

12 Eylül askerî darbe sürecinin yargılandığı bir süreçte öldü. Keşke davanın sonucunu görseydi ama olmadı. Cenazesine ordudan başka kimse sahip çıkmadı. Bence bunun bile bir mesajı vardı. Ordu herhalde bize “Evren’i yedirmeyiz” demek istedi.

 

Bu, askerî vesayetin ortadan kalktığını iddia edenlere karşı oldukça manidar bir cevap oldu.

 

Oysa askerî vesayetin ortadan kalkmış olduğu iddia edilen bir ülkede yargılanmakta olan darbeci bir generalin cenazesine üstelik siyasi otoritenin sahip çıkmadığı bir yerde ordu da çıkmamalıydı.

 

Ama öyle olmadı…

 

[email protected]

 

*

 

Not:

 

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

 

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Mustafa Paçal

Mustafa Paçal