
Dünya kayısı başkenti ne zaman marka olur
MALATYA- İstanbul Sanayi Odası, geleneksel hâle getirdiği Anadolu’daki iş dünyası ile buluşmaların 2015’teki ilk ziyaretini Malatya’ya gerçekleştirdi. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Vizyon ve imkânların kısıtlılığından dolayı dedeler, babalar İstanbul’daki fırsatları değerlendirmek için İstanbul’a göç ettiler ama artık girişimci torunların yatırım için memleketlerine dönme vakti geldi” diyor.
Anadolu kentlerinin en önemli eksikliği, uzun vadeli stratejilerinin, vizyonlarının olmaması, kimi zaman da planlanan stratejilerin değişikliğe uğraması ya da farklı siyasi yaklaşımların baskısıyla rafa kalkması. Malatya, bu anlamda uzun vadeli stratejisini belirlemiş illerden biri.
1990’lara kadar tarım ağırlıklı bir kent olan Malatya, 2000’lerle birlikte sanayi kenti özelliği de kazanmış. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, “Biz sanayiyi Turgut Özal ile tanıdık” diyor. Erkoç, tekstil, sağlık turizmi, demir- çelik sektörlerini öncelikli sektörler olarak belirlediklerini kaydediyor.
Sektör tespitleri iyi güzel ama ya kentin simgesi kayısı ne durumda diye sorunca Erkoç, şunları aktarıyor: “Kayısıdan vazgeçmemiz mümkün değil. Kayısı, Malatya’yı dünyaya tanıtan değer, stratejik bir ürün. 200 milyon dolarla ihracatımızın yarısı. 40-50 bin aile doğrudan bu alanla ilgili. Kayısı üretimi gelir dağılımında da önemli bir yer tutuyor. 8 milyon ağacımız var.”
Malatya, dünyada kayısı üretiminin yüzde 80’ini tek başına gerçekleştiriyor. Ancak, kayısı henüz uluslararası alanda markalaşacak şekilde pazarlanmıyor. Üretilen 300 bin ton yaş kayısının yüzde 10’u iç piyasaya veriliyor. Bunun yüzde 30’lara çıkartılması gerekli.
Bu yıl 350-400 milyon dolar gelir hedeflendiğini söyleyen Erkoç, “Dünyada kayısının yüzde 80’ini üretiyoruz, 100’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz, fiyatı Avrupa belirliyor. Rekoltemizi takip edip, buna göre fiyat belirliyorlar. Dökme olarak 350 milyon dolara sattığımız kayısının raftaki getirisi 3,5 milyar dolara ulaşıyor. Lisanslı depoculuk ve rafa yönelik üretim yapmak önemli” diyor.
Demek ki, bu kadar avantajlı ve stratejik bir üründe önce fiyat belirleme mekanizmalarını oluşturmak, rekabette liderliği ele almak, kayısıyı paketlenmiş ürün hâline getirmek ve markalaşma stratejisi oluşturmak gerekiyor. Malatya’yı kayısı başkenti hâline getirmek için yapılacaklar belli. Ancak, tarım ve stratejik gıda ürünlerinde strateji kurmak yerine iktidarın vizyonu beton ve türevlerine yönelmekle sınırlı olunca kentlerin başarısı da sınırlı kalıyor.
***
Boyner ve IFC’den kadın girişimciliğine destek
Türkiye’de kadının istihdamı kadar kadın girişimciliğinin yükseltilmesi de ayrı bir çaba gerektiriyor. Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye’de tam zamanlı çalışanların sadece yüzde 22’si kadın. Şirketlerin üst yönetimlerindeki kadın oranı sadece ise yüzde 5. Borsa İstanbul’a kote şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin sadece yüzde 11’i kadın.
Boyner Grup ve Dünya Bankası kuruluşu IFC’nin altı ay önce ortaklaşa başladığı “İyi İşler- Boyner Grup Tedarik Zinciri Kadın Girişimcileri Güçlendirme Programı” işte bu alandaki boşluğun doldurulmasına katkı sağlamak amacıyla start alıyor. Boyner Grup’un tedarik zincirinde yer alan kadın girişimcilerin güçlendirilmesi için özel olarak tasarlanan eğitim ve gelişim programı Türkiye’de ve dünyada bir ilk. Program kapsamında ilk defa özel sektör kendi tedarikçi ağında yer alan kadın girişimcilerin ihtiyaçlarını destekleyecek bir kapasite geliştirme programı uygulayacak.
Konuyla ilgili sohbet toplantısında konuşan IFC Başkan Yardımcısı Dimitris Tsitsiragos, IFC için kadın istihdamının desteklenmesinin stratejik öncelik olduğunu belirtirken, bu çalışmanın toplumsal cinsiyet konusundaki çalışmalarıyla da uyumlu olduğuna dikkat çekti.
Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner de, “İyi İşler”in iş hayatına katkısı kadar kadın erken eşitliğini ve kadınların kamusal alana katılımını da desteklediğini belirterek, ilk etapta tedarik zinciri içindeki 25 girişimci kadının program kapsamına alındığını kaydetti.