Cumartesi , 16 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Efsane kemancı, sanata destek için İstanbul’daydı
Efsane kemancı, sanata destek için İstanbul’daydı

Efsane kemancı, sanata destek için İstanbul’daydı

Grammy ödüllü dünyaca ünlü usta kemancı Maxim Vengerov, birkaç gün önce İstanbul’daydı. Naci Özgüç yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) ile birlikte Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nun sahnesine çıkıp Pyotr İlyiç Çaykovski’nin “Keman Konçertosu”nu çaldı.

Klasik müzik dinleyicileri, Çaykovski’nin bu eserinin keman repertuarının en zor, teknik anlamda büyük ustalık gerektiren yapıtlarından biri olduğunu bilirler. Rus besteci, üç ay süren kısa evliliğini sonlandırdıktan sonra gittiği İsviçre’de bestelemişti bu konçertoyu. Eserin özellikle ilk bölümü o kadar zordu ki, dönemin müzik eleştirmenleri, Çaykovski’nin “Keman Konçertosu”nu hatasız çalacak bir kemancı bulmanın imkânsız olduğunu söylediler. Ancak aradan geçen zaman onları haksız çıkardı. Aralarında David Oistrakh, Itzhak Perlman ve Anne-Sophie Mutter’in de olduğu pek çok kemancı, Çaykovski’nin bu yapıtını defalarca ve ustalıkla icra etti.

Tabii ki bu listeye, 13 Mart Cuma akşamı İDSO ile birlikte sahneye çıkan Maxim Vengerov’u da dâhil etmek şart. 1974 doğumlu kemancı ve orkestra şefi Maxim Vengerov’dan Çaykovski dinleyen herkes bunu teslim edecektir mutlaka.

O akşam Lütfi Kırdar Salonu’nda bulunan tüm dinleyiciler, Vengerov’un kemanından çıkan müziğin peşine takılıp Rusya’nın soğuk ve beyaz dünyasına gittiler. Müzik susup da salona geri döndüklerinde ise hem Çaykovski’ye hem de Vengerov’a kimbilir kaçıncı kez hayran oldular.

Maxim Vengerov, konserin ikinci yarısında ise orkestra şefi kimliğiyle dinleyicilerin karşısına çıktı ve Hector Berlioz’un “Fantastik Senfoni”sini çalan İDSO’yu yönetti. Aynı zamanda UNESCO Barış Elçisi olan Vengerov’un hem kemancı hem de şef olarak imza attığı gecenin sonunda, sanatın hayata anlam kattığını bir kez daha anımsadık.

 

TÜSAK’A DİKKAT ÇEKTİ

Maxim Vengerov, daha önce de defalarca Türkiye’ye gelip konser verdi; ancak bu ziyaretinin başka bir anlamı da var. Gerek klasik müziğin gerekse opera ve bale gibi evrensel sanatların devlet desteği olmaksızın yaşamasının olanaksız olduğunu bilen sanatçı, bu kez Türkiye’deki sanat kurumlarına destek olmak için İstanbul’daydı. Rus kemancı, geçen sene başka bir organizasyon için ülkemize geldiğinde Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) yasa tasarısından haberdar oldu. Türkiyeli sanatçılar için endişelenen Vengerov, devlete bağlı sanat kurumlarının kapatılmasını ve sanata proje bazında destek verilmesini öngören kanun tasarısına karşı meslektaşlarına destek vermek için İDSO ile birlikte çalmayı kabul etti.

13 Mart’taki konserden önce Maxim Vengerov ile konuştuğumuzda da onun Türkiyeli sanatçıların TÜSAK konusundaki kaygılarını taşıdığını gördük. Hem Rusya’da hem de Avrupa ülkelerinde devletin ve belediyelerin sanat kurumlarını desteklediğini anlatan Vengerov, özetle şunları söyledi: “Onlarca yıl önce Türkiye’ye geldiğimde o zamanki hükümetin sanatı ne kadar çok desteklediğini görüp mutlu olmuştum. Rusya, Çin ve Türkiye’nin geleneksel müzikleri ve kültürleri çok güçlü. Ancak klasik Batı müziği evrenseldir, birleştiricidir. Rusya, Çar Petro zamanından beri bunun farkında ve ülkemde klasik müziğe büyük devlet desteği var. Almanya’daki durumu da yakından biliyorum. Orada da devlete bağlı sanat kurumları mevcut. Ayrıca belediyeler de sanat kurumlarını destekliyor. Pek çok Avrupa ülkesinde de aynı şekilde ilerliyor işler. Türkiye’de devlete bağlı sanat kurumlarının kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öğrendim ve arkadaşlarıma destek olmak için İstanbul’dayım.

Günümüzün efsane kemancılarından Maxim Vengerov, müziğiyle tüm Türkiyeli sanatseverlerin hafızasında kolay kolay silinmeyecek izler bıraktı. Umarız, sanatçının TÜSAK yasa tasarısıyla ilgili uyarıları da yetkililerin aklında kalır.

[email protected]

twitter:@ozlemertan

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Özlem Ertan

Özlem Ertan
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümünden mezun oldu ve akabinde İstanbul’a yerleşti. Gazeteciliğe Agos’ta başladı. İki yıl boyunca Agos’ta muhabirlik yaptı ve kültür sanat yazıları kaleme aldı. Ardından Taraf gazetesine geçti. 2008 senesinden beri Taraf’ta kültür sanat yazıları yazıyor. Aynı zamanda 2011'den bu yana da Taraf gazetesinin politika şefi olarak görev yapıyor. Çeşitli dergilerde ve derleme kitaplarda öyküleri yayımlanan Özlem Ertan'ın ilk romanı "Âşık Kadınlar Denizhanesi", 2015'in Ocak ayında yayımlandı.