
Ekonomi ve reel ücretler…
Türkiye ekonomisinin 2014 yılı ekonomik göstergeleri belli olmaya başladı.
Önce hafta başında TÜİK tarafından aylık ve yıllık enflasyon oranları açıklandı.
TÜİK Aralık ayı enflasyonunu yüzde -0,44, 2014 yılı enflasyonunu da yüzde 8,17 olarak açıkladı. Bu sonuçlar yılın başında hükümetin Orta Vadeli Plan’ına göre enflasyon tahmini olan yüzde 5 ve sonra yüzde 5,3’e göre oldukça yüksek, ve daha sonra yüzde 9,4’e çekilen son tahmininde altında kalan bir sonuç oldu.
Ekonomik büyümede de aynı enflasyon oranlarında olduğu gibi yüzde 5’lik hedeften yüzde 3 civarında hedefe revize edildi.
Şimdi ekonomik büyüme, enflasyon hedeflerine ulaşılmasını engelleyen faktörler bir göz atalım.
- Fed’in piyasaları fonlamayı tamamen bırakması ve arkasından “yıl içinde USD faiz oranlarının yükseltileceği” mesajı vermesi ve ABD ekonomisinden üst üste gelen olumlu iyileşmeler ile Avrupa Merkez Bankası’nın şimdilik dengeli büyüme hedeflerine uyumlu para politikası izlemesi ve arkasından deflasyon çağrısı yapması ile TL’nin USD karşısında yaklaşık yüzde 8 devalüasyona neden olması;
- Rusya’nın Kırım’ı işgaliyle başlayan sürecin Rusya- Ukrayna savaşına dönüşmesi ve arkasından “Batı’nın” Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlarının sonucu petrol ve son olarak demir fiyatlarında yaşanan yüksek oranlı düşüşler Rusya ekonomisinde bir çöküntü yarattı. Türkiye ekonomisi petrol fiyatlarındaki düşüşler nedeniyle bundan olumlu etkilenmiş olsa da gerek turizm ve gerekse tarım ürünleri ticareti yönünden olumsuz etkilenmesi ile ihracattaki düşüşler;
- Suriye, Irak ve IŞİD üzerinde gelen bölgesel sorunların özellikle bölge ticareti üzerinden yarattığı olumsuz baskıların ekonomik etkileri ile iki milyondan fazla göç etmiş bölge insanının barınma maliyetlerinin bütçeye etkilerinin hem ekonomik büyüme oranlarına ve hem de enflasyon üzerinde yaratmış olduğu baskılar;
- Yıl içinde yaşanan kuraklığın tarım ürünlerindeki rekolte düşüşlerine neden olmasından kaynaklanan gıda fiyatlarındaki artışlar ve ayrıca bu nedenle kimi tarım ürünlerinde yapılan ithalatın gıda fiyatları enflasyonuna etkileri…
Yalnız TÜİK Aralık ayı enflasyonunda gıda fiyatları artışını yüzde 0,0 göstermiş, İTO’nun İstanbul Enflasyon Endeksi’nde ise gıda fiyatlarında aylık arış oranı yüzde 0,82 gözüküyor. Bu arada İTO yıllık enflasyonu yüzde 9,3 açıkladı.
Bu çelişkili duruma açıklama bekliyoruz.
- Tüketici güven endeksinin yüzde 80’lerin altına inmiş olmasının özellikle harcamalarda düşüşlerin yarattığı ekonomik durgunluk ve piyasalarda buna ilişkin kaygıların artmış olmasının özellikle ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz baskıları…
Bu ekonomik tabloya bakıldığında 2015 yılında da mevcut küresel ve bölgesel ekonomik ve siyasi risklerin devam edeceğini söylemek lazım. Ayrıca buna ilaveten Türkiye’nin kendi siyasi gündeminden yani müzakere süreci, genel seçim sonuçları, yeni anayasa ve AB ilişkileri gibi sorunlardaki gelişmelerin ekonomi üzerindeki baskılarını kattığımızda ekonomi için 2015 yılı hayli zor bir yıl olarak gözüküyor.
Son olarak bir de enflasyon ve ücret artışlarına baktığımızda oldukça çelişkili durumlarla karşılaşıyoruz.
Asgari ücret 2014 yılında birinci altı ay yüzde 5, ikinci altı ay yüzde 6 artmış oldu. Bu kümülatif olarak hesaplandığında asgari ücret yüzde 11,30 artmış oldu demektir.
Bu yıl asgari ücret yüzde 6 + yüzde 6 artırıldı. Bu artış yeterli olmasa da yıllık yüzde 12,35’lik artışa tekabül ediyor.
Ancak hükümet yaklaşık on milyon emekliye yüzde 2.32, memurlara ise Memur-Sen’in “hükümete kıyak” olarak imzaladığı sözleşme gereği yüzde 3 + yüzde 3 zam yapacak.
Bu ücret artışları satın alma gücünü artırmada reel anlamda yeterli değil, sorun da burada zaten…
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: