Pazartesi , 5 Ocak 2015
Anasayfa » Yazarlar » Hapse giremeyenler
Hapse giremeyenler

Hapse giremeyenler

Aydın, Yenipazar Cezaevi’nde “bizden biri” yatıyor; ama cezası, türünün tek örneği. Kendisi de: ayrıksı, hattâ, biraz “ters” biri.

Onun için Change.org’da kampanya düzenlemedik, yürüyüş yapmadık, sokakta, meydanlarda toplanmadık. Bir cezaevinden diğerine taşınır, cezaları üst üste bindirilirken bakıp durduk.

Dilbilimci- yazar. İstanbul rüzgârını kesen gökdelenleri, Van Gölü’nü kanalizasyon atıkları ile dolduran TOKİ evlerini inşa etmemiş. 3. Köprü için yüzbinlerce ağacın kesilmesine, Türkiye topraklarının nefes alan parklarını, bahçelerini, ormanlarını, hattâ tarım alanlarının barajlarla su altına girmesine, yollarla dımdızlak edilip gelecekteki yiyecek kıtlığının müsebbibi olamamış. Kent meydanlarının yok edilmesine, yetersiz yapılandırılmış- donanmış madenlerde çalışanların diri diri gömülmelerine, inşaat işçilerinin düşen asansörlerde ölümüne aracılık etmemiş. Hibe olarak alınan arabaları, seçim bölgesinde eş- dost- akraba- potansiyel seçmeninin emrine vermiş siyasetçi de değil.

Şirince’de kendi için yaptığı, Tabiatı Koruma Kanunu’nca mühürlenen 40 metrekare evine sahip çıkan, cezaevi serüveni, takip edilemeyen diğer davaları ile ufukta 11 yıl 8 ay mahkûmiyeti gözüken yazar- düşünür Sevan Nişanyan’ın kaç kişi farkında.

Hapse girip çıkabilenlerin hesabını tutmak pek o kadar kolay değil memlekette. Her kapıda bir bekçi gerek…

Bir de bir öbür tarafı var işin. Hapse giremeyenlerin hesabı… Bunun için çaylak- yeni yetme bir muhasebeci ile giriş kapısında da bir yaşlı bekçi yeterli olur sanırım. O da zamanını uyuklayarak geçirse, ya da ziyarete gelen çoluk- çocuk- torun ile oynasa izin verilmeli. Pek işi olmayacak. Gelen olursa pahalı, şık siyah arabada, bir konvoy ve tantana- debdebe ile gelecek, sesi çok uzaktan duyulacaktır!

Son olarak avukat ve eski m.v. Mahmut Alınak’ın ikinci mi, üçüncü mü ne hapsi, cezası mahsup edilerek sonlandırıldı. Devlet şimdi Alınak’a birkaç yıl hayat borçlu. Hapis nedeni: poliste işkence görmüş kan-ı revan içindeki potansiyel müvekkilini görünce dehşete kapılıp söylediği bir kaç cümle!!

İşte eski mühendis ve siyasetçi Hatip Dicle; hapisten nihayet şu son yaz çıkabildi. Üstelik bu ilk hapis cezası da değildi. Bir on yıl da TBMM’de ettiği yemini “anayasanın baskısı” altında okuduğunu söylediği için hapis yatmıştı; Mahmut Alınak, müteveffa Orhan Doğan, Selim Sadak, Sırrı Sakık, Ahmet Türk, Sedat Yurtdaş, Leyla Zana ile beraber.

Düşündükçe, insan bu ülkede nasıl isyan etmez? Niye çıldırmaz? Şimdi değilse ne zaman? Burada değilse nerde? Ben- Siz değilse kim? (Primo Levi)

1890’lardan, 1900’lerden, tanımadığımız atalardan- padişah- kurucu ve büyüklerden yakamıza yapışan ağır yüklü, temizlemesi zor geçmiş yetmedi mi???

Sevan Nişanyan’ı uzun yıllar, 1980’lerden beri tanırım. Yazıları hoştur, hem bilgilendirici, hem de eğlendirici; kitaplarına başvurduğum oldu. Bilgi Üniversitesi’nde karşılıklı odalarda çalışır, koridorda rastlaşırdık; ama yıldızlarımız tam barışmamıştır. Nedenini bile bilmiyorum.

Bunun ne önemi var diye sorarsanız; bence koca bir “sıfır”, hiçbir önemi yok. Ama belki bugüne kadar onun başına gelenleri bildiğim hâlde niye yazamadığımı, bilinçaltında beni bu konudan uzak tutan nedeni açıklamış, günah çıkartmış olurum. Onu bizler cezaevinden çıkartamaz, hakkındaki saçma sapan davaları ve mahkûmiyetlerini sildiremezsek kendimizle nasıl barışık yaşayacağız?

Bir de Pınar’ımız var: Pınar Selek. İşlemiş olması imkânsız bir suçtan, yıllardır cezaevinden mahkemelere süründürülen, yaptığı araştırmalar tüm sosyolog ve antropologları kıskandıran Sosyolog Pınar Selek’imiz.

Onun duruşması da bu hafta perşembe, 19 Aralık saat 10:00’da 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Duruşma öncesi, saat 09:30’da Çağlayan Adliye Sarayı’nın önünde, yurtdışından ve Türkiyeli akademisyenler basın toplantısı yapacak.

Eğer Pınar Selek için bu kez de sonsuza kadar beraat kararı verilmezse, dilbilimciler, tarihçiler, sosyal bilimciler onunla birlikte hapse girmeyi talep etmeli bence.

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Hakkında Semra Somersan

Semra Somersan
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünü bitirdikten sonra Fulbright bursu ile gittiği ABD’de Sosyal Psikoloji’den yüksek lisans, Antropoloji’den doktora aldı. Türkiye’de Nokta Dergisi ve Cumhuriyet Gazetesi’nde araştırmacı gazetecilik çalışmalarından birkaç ulusal ödül aldı. Daha sonra İstanbul Bilgi Universitesi’nde akademik kariyere devam etti. Halen serbest gazetecilik yapıyor ve araştırmacı olarak çalışıyor.