Taraf Gazetesi Düşünmek Taraf Olmaktır
IŞİD’in fendi ABD’yi yendi
Sonunda “Irak Şam İslam Devleti”nin (IŞİD) istediği oldu. Amerika Başkanı Barack Obama IŞİD’la karada da savaşmak için Kongre’den izin istedi. Muhafazakâr Cumhuriyetçi Partili temsilcilerin çoğunlukta olduğu Senato ve Temsilciler Meclisi Obama’ya istediği bu yetkiyi verecek.
Her ne kadar Başkan Obama’nın böyle bir kararı baskı altında almak zorunda kaldığına inansam da, Amerika’nın bu hamlesi bana deliliğin tanımını hatırlatıyor. Aynı davranışta bulunup farklı sonuçlar beklemek. Dünyanın neresinde terörist bir örgüt düzenli bir orduyla sona erdirilmiş? Gerçi artık geleneksel anlamda düzenli ordu da kalmadı. İleri askerî birlikler de gerilla tarzı savaşıyor. Sözün özü Amerika’nın IŞİD militanlarıyla karada da savaşması örgüte daha ağır hasar verebilir ama sonunu getiremez.
Ancak Başkan’ın Kongre’den yetki istemesi an meselesiydi. Baş kesmeler, diri diri adam yakmalar, hele bir de 26 yaşındaki Amerikalı kadının ölüm haberinin üzerine Beyaz Saray üzerindeki kamuoyu baskısı ağırlaştı. IŞİD’in de istediği oydu zaten. Halkta korku yaratarak Amerika’yı Ortadoğu’da sonu gelmeyecek bir savaşa çekmek. İstedikleri de oldu.
Dikkatimi çeken Obama’nın otorizasyon talebi için Kongre’ye yazdığı mektup oldu. Aslında yetki istemeden sadece birkaç gün önce Beyaz Saray 2015 Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni yayınladı. Bu belgede tabii ki IŞİD ile mücadele öncelikli maddeler arasındaydı ama yine de bu tür örgütlere karşı uzun vadeli başarı elde etmenin temelinde aşırıcılığa yol veren mantalitelerle savaşmak gösteriliyordu. Yani teröristle değil ama terörizmi yaratan nedenlerle mücadele etmek. Klasik bir yaklaşım ama daha da iyi bir yöntem henüz yok.
Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin hemen ardından gelen savaş yetkisi talebinde de Obama ‘sınırlı’ bir savaştan bahsediyor. Yani Amerika görünürde Irak ve Suriye’ye onbinlerce tabur asker göndermeyecek. Daha ziyade özel operasyonlar için komando timleri gönderecek, ya da karada istihbarat toplayacak ekipler görevlendirilecek ve yetkinin süresi üç yıl ile sınırlı kalacak. Bu da demek oluyor ki Obama’nın görev süresi iki yıl sonra bittiğinde yerine gelen başkan savaş şahini biri olursa vay dünyanın hâline! Hele bir de yeni başkan Bush ailesinin küçük oğlu Jeb Bush olursa artık savaş şahinleri de zil takıp oynar!
Başkan her ne kadar ‘sınırlı’ bir savaştan söz etse de benim okuduğum metin savaş coğrafyası açısından hiçbir sınır tanımıyor. Kongre OK derse Amerika IŞİD’in ya da IŞİD ile bağlantısı olan diğer örgütlerin olduğu her yere müdahale yapabilecek. Bu Irak da olabilir, Suriye de, Türkiye de!
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı savaşlarla çevrili Türkiye hâlihazırda dünyanın iki amansız çatışma bölgesinin tam ortasında. Yukarıda Ukrayna, aşağıda Irak ve Suriye. IŞİD örgütüne katılan Türkiye vatandaşlarının sayısı da diğer yabancı militanlara kıyasla çok daha fazla. Yani Amerika’nın operasyonlarından Türk topraklarının da payını alması an meselesi.
Obama göreve geldiğinde Amerika’nın içinde olduğu savaş durumuna son verme sözü vermiş ve bu sözünü de tutmuştu. Amerikan askerleri Irak ve Afganistan’dan çekildi. Bu yeni savaş yetkisi işi Başkan’ın geleneksel tutumuyla çelişiyor ama dediğim gibi IŞİD’in halkla ilişkiler kampanyası Başkan’ın savaşa girmeme kararlılığını yendi.
Şu noktada tek umudum Amerika’nın Irak ve Afganistan’da giriştiği sonu gelmez savaşlardan ders almış olması. Aynı hataları, öngörüsüzlükleri, hassasiyetsizlikleri tekrarlamaması. North Carolina’da öldürülen üç Müslüman üniversite öğrencisiyle ilgili soruşturma devam ediyor. Cinayetlerin nefret suçu mu yoksa basit bir anlaşmazlık sonucu mu gerçekleştiği araştırılıyor. Bu tür olayların yaygınlaşma ihtimali korkutucu. İşte tam da bu noktada savaş her nerede devam ederse etsin halkın ve yetkililerin elma ile armudu birbirinden ayırma hassasiyeti gösterebilmeleri çok önemli.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:
