Çarşamba , 27 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » İstanbul’dan Bryn Terfel geçti
İstanbul’dan Bryn Terfel geçti

İstanbul’dan Bryn Terfel geçti

Emrinde çalıştığı kontu zekâsıyla alt eden uşak Figaro, çapkınlığıyla ünlü Don Giovanni, kuzey halklarının güçlü tanrısı Wotan ve daha niceleri, yıllardır Bryn Terfel’ın sesiyle yeniden doğup aramıza karışıyor. O Bryn Terfel ki, 1990’lı yıllardan beri dünyanın her tarafındaki operaseverlerin favori sanatçılarından biri.

 

Uzun boyu, iri cüssesi, kızıla çalan açık kahverengi saçları ve yeşil gözleriyle sahnede belirdiğinde İskoçların İngilizlere karşı direnişini anlatan şu meşhur “Cesur Yürek” (Braveheart) filminden fırladığı izlenimine kapılabilirsiniz. Ancak İskoç değil, Gallidir kendisi. Birleşik Krallık’ta, Galler’in kuzeyinde, bir çiftçinin oğlu olarak doğmuş ve vakti zamanı geldiğinde en büyük opera sahnelerini sesiyle doldurmuştur. O sahneler ki, hâlâ Bryn Terfel’ın sesiyle dolup taşıyor ve daha uzun süre bu durum böyle gidecek gibi görünüyor.

 

Bryn Terfel’ın güçlü bir sesi var. Yeri göğü inletecek kadar hem de… Tenorlar ile sopranoların hâkimiyetindeki opera dünyasında en az onların en iyileri kadar ünlü olmayı başarmış bir basbariton o. Repertuarı da bir hayli geniş. Öyle ki, opera sanatının henüz küçük bir çocuk olduğu Barok dönemde yazılmış antik aryalardan Mozart eserlerine, Wagner’in olağanüstü bir ses ve nefes gücü gerektiren operalarından İtalyan repertuarına, Broadway müzikallerinden Gal halk şarkılarına kadar uzanıyor.

 

Memleketi Galler’de öğrendiği halk şarkılarını konser programlarından, albümlerinden hiç eksik etmiyor Bryn Terfel. Şarkı söylemeyi yeni yeni öğrendiği çocukluk yıllarında hafızasına kazınan o yerel ezgileri dinleyicileriyle cömertçe paylaşıyor.

 

Ancak Bryn Terfel’ın güçlü sesi ve repertuarı dışında başka özellikleri de var. Her şeyden önce çok başarılı bir sahne insanı o. Seyirciyle iletişim kurmayı biliyor ve şarkı söylerken oyunculuğunu da işin içine katmayı ihmal etmiyor.

 

16 Nisan Perşembe akşamı, Avusturyalı şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkesrası (BİFO) eşliğinde İstanbul’da konser verdiğinde Terfel’ın tüm bu niteliklere sahip olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Konserine Mozart’ın “Don Giovanni” operasından Leporello’nun aryası “Madamina, il catalogo e questo” ile başladı. Don Giovanni’nin sevgililerini, çağa da ayak uydurarak, akıllı telefonundan okurken uşak Leporello’nun ta kendisiydi. Sonra Gounod’nun “Faust” operasından Mefisto’nun, yani Şeytan’ın aryalarını, Verdi’nin “Falstaff”ından “Ehi! Paggio!.. L’onore ladri”yi, Wagner’ın “Tannhäuser” operasından Wolfram’ın aryasını ve daha nicelerini seslendirdi. O nicelerinin arasında “Fiddler on the Roof” (Damdaki Kemancı) müzikalinden “If I Were a Rich Man” de vardı.

 

Terfel, İstanbul’a gelirken İrlandalı soprano Celine Byrne ile Galler Prensi’nin arpisti Hannah Stone’u da yanında getirmişti. Yıldızı dünya sahnelerinde yeni yeni parlayan soprano Byrne ile Donizetti’nin “Aşk İksiri” operasından, Dulcamara ile Adina’nın meşhur düetini seslendirdi Bryn Terfel. Bu arada lirik soprano Celine Byrne’ın sesiyle tanıştığım için mutlu olduğumu da ifade edeyim. 16 Nisan akşamı, Antonin Dvorak’ın “Rusalka” operasından Rusalka’nın o meşhur aryasının da dâhil olduğu güzel bir programla karşımıza çıkan Celine Byrne’in adını herhalde önümüzdeki yıllarda daha sık duyacağız. Konserde Hannah Stone da arp için yazılmış eserler yorumladı ve özellikle bis için sahneye çıktığında çaldığı İspanyol eserinde çok etkileyiciydi.

 

Ancak tabii ki akşamın yıldızı sadece sesi ve sahnedeki rahatlığıyla değil, seyirciyle kurduğu sıcak diyalogla da Bryn Terfel idi. Terfel, finalde Wagner’in “Yüzük Halkası” dörtlemesinden ve Kuzey Avrupa mitolojisinden aşina olduğumuz Tanrı Wotan olarak çıktı karşımıza. Metropolitan ile Covent Garden’ın da aralarında olduğu önemli sahnelerde seslendirdiği Wotan’ın aryasını bir de İstanbul’da yorumladı. Bu arada BİFO’nun harika çaldığını söylemeden geçersem orkestraya haksızlık etmiş olurum. Tabii ki bunu yapmıyor ve BİFO’yu başarılı icrasından ötürü tebrik ederek sonlandırıyorum bu yazıyı.

 

[email protected]

twitter:@ozlemertan

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Özlem Ertan

Özlem Ertan
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümünden mezun oldu ve akabinde İstanbul’a yerleşti. Gazeteciliğe Agos’ta başladı. İki yıl boyunca Agos’ta muhabirlik yaptı ve kültür sanat yazıları kaleme aldı. Ardından Taraf gazetesine geçti. 2008 senesinden beri Taraf’ta kültür sanat yazıları yazıyor. Aynı zamanda 2011'den bu yana da Taraf gazetesinin politika şefi olarak görev yapıyor. Çeşitli dergilerde ve derleme kitaplarda öyküleri yayımlanan Özlem Ertan'ın ilk romanı "Âşık Kadınlar Denizhanesi", 2015'in Ocak ayında yayımlandı.