Pazar , 5 Nisan 2015
Anasayfa » Yazarlar » Karaköy’de sıradışı bir imza: Louis Bistro
Karaköy’de sıradışı bir imza: Louis Bistro

Karaköy’de sıradışı bir imza: Louis Bistro

Karaköy’ün mekânlarına keyifle yaptığım yolculuğumu genç, başarılı, yaratıcı ve ailesinin genlerinden aldığı işletmeci ruhuyla yiyecek ve içecek danışmanlığına farklı bir bakış açısı getiren Sevgili Melda Tuna’nın açtığı Louis Bistro’yla sürdürdüm.

Kılıç Ali Paşa Hamamı’nın karşısında yer alan Port Hotel’in girişindeki Louis Bistro yüksek tavanları, geniş ve ferah camlarını süsleyen bordo renkli kadife perdeleri, konforlu koltukları, geniş masaları ve birbiriyle uyumlu French Demi-Chic dekorasyonu ile Karaköy’e farklı bir esinti getirmiş. Bu sıradışı mekânda kendinizi hem Karaköy’ün bohem tarzının içinde farklı bir yerde, hem de İstanbul’un tarihî dokusuyla bütünleşmiş hissediyorsunuz.

Louis Bistro’nun sektörde yakaladığı başarılı çıkışını bir süredir uzaktan takip ediyordum. Melda Hanım’dan yenilenen mönüsünün tadımı ile ilgili davet aldığımda bu kadar ağırbaşlı ama bir o kadar da konusunda bilgi sahibi, felsefe ile yemeği bir bütün olarak bağdaştıran, araştırmacı ruhunu ince zevkiyle birleştirip mekânın her yerine bu enerjisini yansıtan doğal ve zarif genç bir hanımla karşılaşmayı açıkçası beklemiyordum. 1970’li yılların ortalarından başlayarak günümüze kadar gece hayatımıza damga vurmuş ve güzel izler bırakmış olan Mehmet Tuna ile İlkay Tuna’nın kızı olmasının yanı sıra Pierre Loti Lisesi’nden mezuniyetinin ardından Paris’te aldığı tıbbi biyoloji ve beslenme eğitimiyle kariyerinde ilerleyeceği bambaşka planları varken, kendini bir anda mutfakta bulmuş. Misafirlerini çıkardığı keyifli gastronomik yolculuklarda başarıyla ağırlayan Melda Hanım, ekibiyle birlikte farklı ve lezzet dolu mönülere imza atıyor.

Sohbetimiz devam ederken Melda Hanım’ın seçtiği yemekler sırasıyla masadaki yerini almaya başladı. İlk olarak mönüde İngilizce isimlerle renklendirilmiş “sharing is caring” yani paylaşımlıklardan trüf yağı ile sotelenerek hazırlanan mantarlı patates kumpir ile kıtır ekmek üzerinde domates, soğan, nar ekşisi ve sumağın muhteşem uyumuyla farklı bir lezzet sunan “Gavurdağı Bruschetta”yı denedim. Trüflü kumpirin farklı ve denenmesi gereken bir tat olduğunu söyleyebilirim ama beni “Gavurdağı Bruschetta” daha çok etkiledi.

All day” brunch bölümünde ev yapımı Chutney sosu ile servis edilen yuvarlak tek kişilik pastayı andıran kenarları kesilerek çıkartılmış ekmeğin üzerinde sıcak olarak sunulan kızarmış keçi peynirini çok yaratıcı ve lezzetli buldum.

I Fly Solo” yani başlangıçlar bölümünden denediğim enginar yatağında krema soslu yengeç üzerinde gratine edilmiş Japon Mutfağı’na özgü ekmek kırıntısı Panko ve Ege otlarının karışımı ile sunulan “Yengeç Gratine” oldukça etkileyiciydi. Ancak rulo şeklindeki görüntüsüyle susamlı ve kaşarlı simidi andıran özel bir karışım ile harmanlanan ve kapari salsa sosu ile sunulan tonbalığı “Tuna Cake Roll” bence bu gecenin yıldızıydı.

Sırada son zamanların moda tahılı Kinoa, taze yeşillikler ve buğday ile hazırlanan hem hafif hem de besin değeri yüksek olan “Narlı Tabbule” ile adlarıyla adeta özdeşleşmiş sıradışı burgerlerden “Fondue Burger” vardı. Tam kıvamında pişirilen hamburger köftesi bolca cheddar ve eritilmiş biralı edam peynirine tabiri caizse adeta bandırılarak yuvarlak açma ekmeğinin arasına konulup, karamelize soğan, yeşillik ve domates eklenerek servis ediliyor. Nefis görüntülü Fondue Burger’in yanında servis edilen baharatlı patatesleri bayılarak yedim. Melda Hanım’ın formülü ile ilgili ser verip sır vermediği “Ejder Sos” ile bol acılı ev tipi hardalın tadının da efsane olduğunu söylemeliyim.

Bu kadar lezzetin ardından ana yemekleri deneme imkânımız olmadığı için onları bir sonraki ziyaretimde tatmak üzere sözleşip sohbetimize tatlı ve kahveyle devam ettik. Melda Hanım’ın tercihi bol çikolatalı “Darmadağın Profiterol”, bir çeşit volkanik sufle olan beyaz çikolatalı “Lava Kek” ve “Panna Cotta”yı denedim. Ben üç tatlı arasında en çok “Panna Cotta”yı beğendim.

Tanımaktan büyük memnuniyet duyduğum yiyecek ve içecek sektöründe kendini daha da geliştirmeyi hedefleyen Melda Tuna, mesleğine saygı duyan ve işine âşık genç bir yönetici. Keyifli sohbetimizin sonunda Melda Hanım bu özel lezzetleri içki hariç kişi başı ortalama 70 ile 80 TL arasında ödeyerek deneyimlenebileceğini söyledi. Ayrılırken mönüye yeni eklenen “Steak Tartar Lahmacun”u mutlaka denemem gerektiğini de söyleyen Melda Hanım’a ilk fırsatta geleceğime dair söz verdim.

Adres: Necati Bey Cad. Gece Kuşu Sok. No: 6 Karaköy- İstanbul

(Tel: 0212 243 27 33)

(www.louisbistro.com)

 

***

 

Sokak arasına saklanan özel lezzet durağı: Karaköy İstiridye Balık

 

Hava İstanbul’da oldukça soğuk ve insanın içini adeta titretiyor. Karaköy’ün sokaklarını keyifle gezmeye devam ediyorum. Sokak arası lezzet durağı diye tabir ettiğimiz sayıları her geçen gün azalmaya devam eden işletmelerden biri “Karaköy İstiridye Balık”. Geçmişi oldukça eskilere dayanıyor. İstiridye Balık 1930’dan beri İstanbulluların tanıdığı bir mekân. Aldığım davet üzerine sözleştiğimiz saatte Dericiler Sokak’taki İstiridye Balık’ın kapısından içeri girdiğimde harika İngilizcesiyle restorandaki diğer misafirleriyle keyifle sohbet eden güler yüzlü ve babacan tavırlarıyla dikkatimi hemen çeken Serge Ferry ile karşılaşıyorum. Masamıza oturmadan önce ayaküstü yaptığımız sohbette birçok ortak dostumuz olduğunu öğrendiğim Serge, uzun yıllar Avustralya Dışişleri Bakanlığı’nda konsolos olarak görev yaptıktan sonra anavatanı Türkiye’ye geri döndüğünü söyledi. Denize ve denizciliğe âşık olan girişimci oğlu Stephen Ferry’in Karaköy İstiridye’ye ortak olmasıyla Türkiye’ye döndükten sonraki hayatları farklı bir boyuta taşınmış. Üç katlı her katında beyaz örtülü dört beş masanın bulunduğu sade döşenmiş mekânın duvarları ise dünyanın birçok yerinden satın alınmış deniz ve denizciliği hatırlatan objelerle dolu. Kendinizi adeta bir deniz müzesindeymiş gibi hissediyorsunuz. Alt kat dolu olduğu için biraz da rahat sohbet edebilmek adına mekânın ikinci katına çıktık.

Sohbet güzel olunca yemeğe geçmek biraz zaman aldı ama sonunda sıra İstiridye Balık’ın dilden dile dolaşan lezzetlerine geldi. Sadece balığın beyaz eti, çeşitli sebzeler ve özel formülle hazırlanan balık çorbası soğuk havada ilaç gibi geldi. Çorbayı denemenizi tavsiye ediyorum. Çorbanın ardından mevsim salatası, kalamar tava ve karides güvecin yer aldığı tepsiyle birlikte üç kuşaktır buranın lezzetlerine lezzet katan ve 30 yıldır İstiridye’nin hem işletmeci ortağı hem de şefi olan mütevazı tavırlarıyla yüzünden gülümsemesi eksilmeyen Necdet Karacan da bizlere katıldı. Domatesli, kaşarlı servis edilen karides güveçi beğenmeme rağmen, kalamar tavayı biraz yağlı buldum. Ancak yanında servis edilen ve çocukluğumun lezzeti olan hakiki taratorunu çok beğendim. Kömür ateşinde pişirilen minakop şiş ve kâğıtta levrek adeta beni mest etti. İnanın sadece Karaköy İstiridye Balık ile özdeşleşen kömür ateşinde pişirilen bu nefis kâğıtta levreği yemek için bile buraya gelebilirim. Kendine has bir mutfağa sahip olan İstiridye Balık’ta mevsimine göre taze ve günlük balıkları yiyebilirsiniz. Serge Ferry yılların getirdiği alışkanlıkla özellikle öğle saatlerinde çok yoğun olduklarını ama artık cumartesi günleri ve akşamları da hizmet verdiklerini söyleyerek bu tarihî işletmede kişi başı alkolsüz ortalama 25 ile 30 TL aralığında hesap ödeyerek bu özel lezzetlerin denenebileceğini belirtti. Ortalama fiyatın mevsime ve tercih edilen balığın çeşidine göre değişim gösterebileceğini hatırlatmakta yarar görüyorum.

Adres: Dericiler Sok. No: 8 Karaköy- İstanbul

(Tel: 0212 244 00 55)

 

***

 

7 ÖNERİ / 7 yorum

 

» ÖNERİ: Gakkı- Karaköy/ İSTANBUL

  • Yorum: Kahvaltıda mutlaka “Hıçın” denenmeli.

» ÖNERİ: Arruha Restaurant- Teşvikiye/ İSTANBUL

  • Yorum: Lahmacunu gerçekten efsane.

» ÖNERİ: Roka Pera- Şişhane/ İSTANBUL

  • Yorum: Marine kıtır enginar salatası eşsiz bir lezzet.

» ÖNERİ: Cumhuriyet Meyhanesi- Beyoğlu/ İSTANBUL

  • Yorum: Yaprak ciğer her daim tam kıvamında.

» ÖNERİ: Kufta- FSM Bulvarı/ BURSA

  • Yorum: Biga köftesi iyi bir alternatif.

» ÖNERİ: Tatbak Kebap- Nişantaşı/ İSTANBUL

  • Yorum: Karışık yoğurtlu kebabı yıllardır değişmeyen tercihim.

» ÖNERİ: Ciğerci Hulusi- Kadıköy/ İSTANBUL

  • Yorum: Edirne’deki kadar lezzetli.

[email protected]

Twitter: @yiyosiciyos

Facebook: yiyosiciyosyaziyos

İnstagram: yiyosiciyosyaziyos

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Hakkında Reha Tartıcı

Reha Tartıcı