
Kenan Evren’i beklerken
Türkiye’de muhafazakârlığın tam anlamıyla iktidara geldiği dönem Evren’le birlikte başladı. 12 Eylül’de ülkeyi bir açık hava hapishanesine çeviren Kenan Evren Türkiye’nin siyaset kültürünün muhafazakârlaşması için elinden geleni yaptı. Alevi köylerine cami, Kürt diline uygulanan baskıların artması, din dersinin zorunlu hâle gelmesi, imam- hatiplerin sayılarının artması, emek kesimindeki örgütlülüğün bitirilmesi gibi günümüz tutucu Türkiye’sinin temel yapıtaşları hep onun döneminde sağlamlaştırıldı. Özal, koalisyonlar ve AKP olarak üç ayrı dönemde incelenebilecek 1980 sonrası Türkiye’si Evren’in düşünü kurduğu Türkiye’ydi. Türkiye’nin o dönemdeki 67 ilinin hepsini teker teker dolaşıp mitingler yaptı. Siyah- beyaz tek kanallı televizyonumuzda her akşam Evren’in mitinglerini izlerdik. Seksenlerde büyüyen çocuklar için Evren’in imgesi otoriter ama babacan bir amcanın imgesiydi. Sol gelenekten gelen ailem 12 Eylül darbesinden zarar görmesine rağmen evde Evren hakkında çok fazla ileri geri konuşulduğunu hatırlamıyorum. Özal hükümetinin zamlarına küfretmekten sıra belki de bir türlü Kenan Evren’e gelmiyordu. Kendisi de zaten ekonomi gibi karışık konulara pek girmez, 80 öncesi kardeş kavgasından bahsedip dururdu televizyon konuşmalarında. Kenan Evren’in televizyonda bize anlatıldığı kadar babacan biri olmadığını ilk defa kendim ilkokulun üçüncü veya dördüncü sınıfında okurken farkına vardım.
Her nedense Kenan Evren kendisini ziyaret eden kardeş Pakistan’ın kardeş diktatörü Ziya ül Hakk’ı Bursa’ya ziyarete getirmişti. Bunu da haber alan dönemin işgüzar mülki amirleri bir emirle Bursa’daki bütün ilkokul çocuklarını Kenan Evren ve Ziya ül Hakk’ın kortejinin geçeceği caddenin kenarına konuşlandırmaya karar vermişlerdi. Akılları sıra, şimdi de Erdoğan gezilerinde olduğu gibi, bir cumhurbaşkanına hoş görünme çabası içinde olsalar gerek. Öğretmenlerimiz bir elimize Türk bir elimize Pakistan bayrağı tutuşturdular. Sabahtan hazır ola geçilip “Cive Pakistan” şarkısı öğrenildi. Derken tek sıra hâlinde marşlar eşliğinde Çekirge Caddesi’ne varıp Kenan Evren’in gelişini beklemeye başladık. Düşünün onlarca ilkokuldan binlerce siyah önlüklü ilkokul öğrencisi hep birlikte 7. Cumhurbaşkanımızı bekliyoruz. Dakikalar dakikaları, saatler saatleri kovaladı, çişi gelenler, midesi bulanıp kusanlar oldu. Nihayet uzaktan bir gürültü, daha doğrusu siren sesleri duyulmaya başladı. Ardından da önce polis arabaları ardından da içinde Kenan Evren ve Ziya ül Hakk’ın içinde bulunduğu siyah bir limuzin peyda oldu. Biz tabii saatlerce beklemiş çocuklar olarak, pek sevgili babacan Cumhurbaşkanımız Kenan Evren’in arabadan çıkıp bizleri kucaklayacağını bekliyorduk. Görüp görebildiğim azıcık aralanmış olan camın arasından çıkan eli oldu, belki el ona bile ait değildi, belki de Ziya ül Hakk’ın eliydi, bilemiyorum.
Akşam olup okuldan yorgun argın eve döndüğümde babama o gün Cumhurbaşkanımız Kenan Evren’in elini gördüğümü söyledim. Söylememle birlikte babamın Evren’e ilk defa okkalı bir küfür savurduğunu hatırlıyorum. Kenan Evren çok fazla kişinin ahını aldı. Eğer ilahi bir adalet varsa öte yandaki divanda hesabını verecektir diye düşünüyorum.
@UlasDogaEralp
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: