
‘Kim yaptı, kim’
Söyleyin bakalım,
kim yaptı size bunca şeyi?
Ağlamayı, sızlanmayı, dırdırlanmayı;
zalimin en hasıyken bile, mağdurmuş, mazlummuş gibi salya sümük, tanrıyı dahi kandırmaya kalkmayı;
en haksızken karşındakine kara çalmayı,
kim öğretti size, kim?
Geleceğinize kim göz dikti de,
bir güzel uyuttu sizi böyle tatlı tatlı, bugüne kadar?
Akıl almaz rezillikleri,
haramileri çırak çıkaran hırsızlıkları,
orta malı olmuş vesikalıları bile utandıran yüzsüzlükleri,
kim becerdi size erdemmiş gibi göstermeyi, kim?
Biz yaptık her şeyi, biz!
Gözünüzün içine baka baka, bizdik çalan çırpan.
Manda derisi yüzümüzle, bizdik o,
hiç utanmayan, arlanmayan.
Fakirlerin yetimlerin parasıyla şaşaa güden, çalım satan.
Madrabazlığın, hokkabazlığın, şarlatanlığın kitabını yazan.
Şeytan tövbekâr oldu bizi görünce.
Bizdik, her taşın altından çıkan solucan.
Hamamböcekleri, karafatmalar;
her yerlere yayılan.
Ağır bir gübre kokusu gibi girerdik içerilere.
Herkes burnunu tutardı, biz gelince.
Biz belâyız be!
Kıyametin öteki adıyız be!
Yecüc mecücleriz biz, hani kitaplarda yazılı.
Sarıhummasıyız bu coğrafyanın, kara vebasıyız.
Sülüğüz, keneyiz, tenyayız;
saginata’yız,
ekinokokus’uz,
dibotriosefaluslatus’uz.
Ölümlerden ölüm beğenmek serbest;
biziz o asalaklar.
Bu toplumu tarihinde görülmedik ölçüde birbirine düşman yapmadık mı?
Kentleri rant kaynağı hâline getirerek, doğasını, dokusunu, kültürel kimliğini yok etmedik mi?
Malazgirt’i, Sarıkamış’ı, Yemen’i, Çanakkale’yi…
Al bayrağı, Kur’an’ı, ezanı, “başı örtülü bacılar”ı…
Üç öğün yemekte garnitür gibi kullanmadık mı?
Alpaslan’ın, Fatih’in, Menderes’in, Ahmet Kaya ve Savaş Ay’ın ellerine birer makas tutuşturup,
tören tören gezdirmedik,
kurdele kestirmedik mi?
PKK ile de, bizdik halvet olan.
Ama allem ettik kallem ettik;
onu bile, buna karşı çıkanların üstüne attık sonunda.
Nereye pislediysek, bulduk sıvayacak birisini.
Çıkamadı çirkefliğimizle baş edebilen.
Koca devleti lâğvettik de, trene bakar gibi bakabildiler sadece.
Çaycı çırağı olamayacak adamları, en önemli yerlere getirdik.
İpe sapa gelmez at hırsızlarını,
“üç kulhuvallah bir elham” süzgecinden geçirerek,
korkuluğa saman tıkar gibi doldurduk devletin içine.
Bizim gibisi ne duyuldu, ne görüldü.
Kediyi fareye boğdurduk resmen.
Mendeburlukta sınır tanımaz olmuştuk.
Rasyonel bilgiyi, aydınlanmacı zihniyeti, cüzamlı gibi gösterdik.
Teokratik bağnazlık başköşeye kuruldu, sayemizde.
Matematik, Fizik, Kimya’yı, Mızraklı İlmihâl’in, Namaz Hocası’nın gerisine düşürdük, evelallah.
Hiç kimse, bizimkinin iriliğinde ve içine düşenin kurtulamayacağı sağlamlıkta bir örümcek ağı örememişti, şimdiye kadar.
Biz yaptık önce, biz!
Öyle bir medya kurduk, öyle kalemşorlar yarattık ki; köpek sadakati, onur timsali gibi kaldı, onlarınkinin yanında.
Kendilerini birbirlerine denetlettik.
Yalakalık ipini binlerce kez göğüslemiş olsa bile, azıcık eleştirmeye görsün, rütbesini er’e düşürerek o lâhza diğerlerine parçalattık, densizi.
Önlerine attığımız kemikler varken, niçin olsun müdanamız kimseye?
Şimdi ne diyorsanız deyin bakalım!
şizofrenik davranışlarımızla sizi dünyanın indinde gülünç düşürmemize rağmen,
bizi halâ alkışlayacak mısınız?
Mitinge rastlayan ezanın saatini ileri geri oynatan,
yahut kara kalabalıkların görselliğini büyütsünler diye camilerde namaz kıldıracak imam dahi bırakmayan
tıynetteki bizleri halâ müminden sayacak mısınız?
Kerizliğinizi sürdürerek,
bizi gene seçecek misiniz?
Bizi gene seçecek misiniz?
Bizi gene seçecek misiniz?
Bizi gene…
Bizi…
Bi…
twitter@cinarnamik