Pazartesi , 1 Haziran 2015
Anasayfa » Yazarlar » Nasıl oldu, anlatsanıza biraz!
Nasıl oldu, anlatsanıza biraz!

Nasıl oldu, anlatsanıza biraz!

Gelin şu son tahliye meselelerinin iç yüzünü biraz sesli düşünelim.

 

Hepimizin yarı hukukçu bilgisine haiz olmak zorunda bırakıldığımız Yeni Türkiye’de gözümüzün önünde cereyan eden bu vaka nasıl gerçekleşmiş olabilir?

 

SENARYO 1:

 

İktidar kanadı, devlet içine sızmış Paralel Yapı’nın korkunç planlarından kendisini ve bizleri korumak adına Sulh Ceza Mahkemeleri adı altında bir mekanizma kurdu. Bu mahkemelerin hâkimlerinin tümü bağımsız, tarafsız, özgür insanlar. Hidayet Karaca’nın dizi yoluyla darbe yapmaya çalışmaktan tutuklanmasına tamamen özgür iradeleri ve vicdanlarıyla hükmettiler.

 

Fakat Paralel Yapı boş durmuyor. Fethullah Gülen Pensilvanya’dan dua etmek suretiyle örgüt militanlarına “tahliye ettirin bizimkileri” talimatı verdi. Zaten Gülen daha önce de vaaz yoluyla mevzubahis olan darbe içerikli dizilerin senaryosunu belirlemişti. Anlaşılan Gülen Whatsapp kullanmıyor ki devlete delil bırakmasın.

 

Gülen’den talimatı alan yargıdaki teröristler haince bir planı hemencecik devreye sokuverdi.

 

Sulh Ceza’da adamları kalmadığından “reddi hâkim” taktiğiyle karar merciini asliye hukuk mahkemesi hâline çevirdiler.

 

Niye? Çünkü orası tamamen bu teröristlerin güdümünde.

 

Tatil zamanına denk getirerek alelacele tahliye kararı alan bu militanlar Allahtan cezaevi savcısının dikkatine takıldılar. Ki bu savcı adı üstünde “cumhuriyet savcısı” niteliklerine sahip, hiçbir siyasiden emir almayacak kadar onurlu ve dürüst bir hukuk adamı olarak bireysel inisiyatifini kullandı.

 

Elbette kararı işleme sokmadı.

 

Ardından en üst kurum olan ve adaletin teminatı konumundaki HSYK azıcık gecikerek de olsa devreye girdi ve FETÖ’cü hâkimleri zart diye meslekten uzaklaştırdı.

 

HSYK’ya güvenimizin sonsuz olduğuna şüphe yok. Demokratik bir ülkede adaletin zirvesinin iktidarla ilişkide olmasını düşünmek bile nankörlüktür, alçaklıktır.

 

Son toplamda kahraman hukuk adamları dizi yoluyla darbe planlayan teröristlerin mahpustan firarına mani oldu.

 

Centilmen iktidar ise ağzını bile açmadan hukukun üstünlüğüne olan saygısını bir kez daha ispat etti.

 

Artık hepimiz güven altındayız.

 

SENARYO 2:

 

İktidar “Paralel Yapı” ile mücadele etme bahanesiyle yargıda büyük bir operasyon gerçekleştirdi. Sulh Ceza Mahkemeleri adı altında kurdukları “infaz” büroları toplumdaki muhalif kesimlerin tamamının ensesine yapışmış durumda.

 

HSYK ile işbirliği içinde çalışan bu hâkimler, taraftar grubundan gazetecisine ses çıkaran herkesi darbeci ilan ederek kodese göndermeye başladı.

 

Hakkında delil olmadan, iddianamesi yazılmamış pek çok insan keyfî ve siyasi sebeplerle adeta tutsak edilmiş durumda.

 

Hidayet Karaca ve bir grup polis, bu hâkimlerin hiçbirine güvenmediğinden reddi hakim talebinde bulunma kararı aldılar.

 

Böylece dosyaları Asliye Ceza Mahkemesi’ne düştü. Rastlantı sonucu tatil dönemine denk gelen bu gelişme sonrasında bağımsız, tarafsız, özgür bir asliye ceza hâkimi tamamen vicdanına göre hareket ederek tahliye kararını yapıştırıverdi.

 

Bu rutin ve haklı uygulama sonrasında başta Erdoğan olmak üzere pek çok siyasi devreye girdi. Yargıya atadıkları kendi adamları marifetiyle tahliyeleri hukuksuzca durdurdular. HSYK geç kaldığı için Erdoğan’dan özür dileyecek kadar pespaye bir açıklamayla günahsız hâkimleri görevden aldı. Kararın yok hükmünde sayılmasıyla asıl hukuk yok edildi.

 

Şimdi hiçbirimiz güvende değiliz.

 

İki senaryodan birine inanmakta özgürsünüz.

 

İkisinden de doğruluk payı bulduğunuz bazı bölümler olabilir.

 

Fakat olayların seyri bu anlatılanların dışında gelişmiş olamaz sanırım.

 

Durum böyleyse söylenecek tek bir söz kalıyor geriye.

 

Bu ülke bitmiş arkadaş…

 

[email protected]

Twitter:@haykobagdat

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Hayko Bağdat

Hayko Bağdat