
Neye inanalım, neden inanalım
Aslında bugün dış politika hakkında yazacaktım, İsrail seçimleri, İran nükleer görüşmeleri, Yemen’de büyüyen iç savaş, Tunus’un gerilen siyaseti hakkında döktürecektim. Heyhat ne mümkün! Salkım saçak dökülen AKP kurmaylarının birbirleriyle açıktan açığa didişmeleri dış siyaset analizimizi bir başka haftaya bıraktı. O nedenle biz en iyisi yeniden güzel ülkemize bakalım.
Pazartesi günü Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ve Ankara’nın kıdemli belediye başkanı Melih Gökçek birbirine girdi. Sebebini tam çözemedim; çıkar meselesi orası kesin. Bu ikisi birbirine yüklenince hem ana akım medyamız hem de sosyal medyamız öyle bir tepki verdi ki sanırsınız kıyamet koptu kopacak. “Aman efendim, nasıl böyle söyler” mi ararsınız; “eh şimdi işin rengi değişti” diye kaşlarını çatanlar mı, ve hattâ hattâ “Çankaya- Saray kavgası” benzetmesinde bulunanlar mı? Ben diyorum ki bir bardak suda fırtına koparıyorlar. Bu söylenenlerin hiçbirinin değeri yok. Çünkü Türkiye’de karşılıklı suçlamaları soruşturacak savcılar yok. Yani hukuk Türkiye’de üstün değil. Üstün olan siyasi güç. Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project) 2014 Yılı Hukukun Üstünlüğü Raporu’na göre Türkiye 99 ülke arasında temel hakların korunması kategorisinde 78’inci, devletin baskınlığı kategorisinde 72’nci ve hukukun üstünlüğü kategorisinde 59’uncu sırada.
Gerçek böylesine rezaletken, Arınç’ın ve Gökçek’in birbirlerine yönelik suçlamalarının hiçbir anlamı yok, çünkü Türkiye’de gerçekler siyasetten ibaret, siyasetse hayalden. Siyasi gerçeklik dediğiniz kavram biraz hava gibi; ha var ha yok, o nedenle soruşturulamaz. Düşünsenize kaç tane ses kaydı yayımlandı, bir şey oldu mu? Olmaz, çünkü gerçekler sadece siyaseten var. Ergenekon örgütü de yokmuş, ortaya çıktı. Onca insan boş yere hapis yatmış, örgütün varlığını öne sürenler de şimdi yok yere hapis yatıyorlar. Olmayan bir örgüt için insanlar hapislere girip çıkıyorlar. Türkiye’de gerçekler yokluklarıyla ölçüldüğü müddetçe hiçbir zaman var olamayacaklar. Bu hukuk için de geçerli.
Hukuk yokluğuyla var olamaz. Siyasi davranışın temel çıkış noktası erdem yerine çıkar olunca hukukun da koruması gereken bir öge kalmıyor siyasette. Oysa davranışlarımızı erdem yönetse görüntü çok daha farklı olacak. Acı bir örnek verelim; İzmit Körfez geçişinde inşa edilen köprünün halatlarından biri koptu geride bıraktığımız hafta sonu. Halatların yapımından sorunlu olan Japon mühendis can kaybı yaşanmamasına rağmen olandan kendini sorumlu tutarak yaşamını sona erdirdi. Bu örnekle Türkiyeli siyasetçilere hara-kiri tavsiyesinde bulunmuyorum tabii ki. Sadece insanlarımızı aptal yerine koymalarını bırakmalarını rica ediyorum.
Arınç da Gökçek de çok iyi biliyorlar ki ikisine de hiçbir şey olmayacak. Gökçek Ankara’nın eksantrik bulvarlarına garip lambalar dikmeye devam edecek, Arınç seçimlere kadar gene konuşacak. Onun dışında ne Ankara’da çalındığı iddia edilen yerel seçimler Mansur Yavaş’a geçecek, ne de Arınç bir gün dahi olsa başbakan olabilecek. O nedenle sizlere tavsiyem inanmayın bu laf salatalarına, kapatın televizyonları. Kendinize bir kahve yapın.
@UlasDogaEralp
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: