Pazartesi , 1 Haziran 2015
Anasayfa » Yazarlar » Ölümcül karışım
Ölümcül karışım

Ölümcül karışım

 

Makedonya’ya bakarsak, yolsuzluk, popülizm ve etnik tansiyon arasında bir ölümcül karışım yaratan sebep- sonuç ilişkisini kurmak mümkün.

Başbakan Nikola Gruevski, muhafazakâr- milliyetçi VMRO-DPMNE’nin (İç Makedonya Devrimci Örgütü- Makedonya Birliği için Demokratik Parti) lideri. VMRO-DPMNE, 2006’da iktidara geldiğinde Gruevski, Avrupa’nın en genç lideri olarak addediliyor ve Makedonya’nın ekonomik bir başarı öyküsüne imza atması için reformlar gerçekleştireceğini vadediyordu.

Buna karşılık, Gruevski’nin iktidara gelişinden sonra, en büyük “icraatı”, “Antikalık” Projeleri oldu.

Antikalık” tabii, benim dalga geçmek için uydurduğum niteleme. İşin aslı şu; “Antikvizacija” olarak adlandırılan, “Antikizasyon” politikası, ülkenin Antik dönemlere, Büyük İskender’e dayanan kökenlerini vurgulama ve yeni bir milli kimlik yaratma çabalarına dayanıyor.

Dahası, “Antikizasyon politikası”, sadece söylemde kalmıyor; ülke kaynaklarının önemli bir kısmının ayrıldığı bir “ulusal yatırım projesine” de dönüştü. Slavların, dünya tarihinde “üstün bir kültüre” sahip oldukları iddiasıyla, Antik Makedon motifleri, esintileri, ilhamı taşıyan ve geçmişi “canlandıran” eserlere devlet kaynaklarını tahsis eden 2012-2017 Ulusal Kültür Stratejisi ve Üsküp 2014 Projesi, bu politikanın örneklerinden. Muhalefete göre, sadece başkent Üsküp’e 2014 yılına kadar “Antik” bir görünüm kazandırmak için, 500 milyon euro harcandı.

İşin bir başka tuhaf boyutu da, ülkenin kimliğini Slavlığı vurgulayarak yeniden yaratmaya çalışan VMRO-DPMNE’nin daimi koalisyon ortağı, Arnavutlar’ın partilerinden biri, BDI (Entegrasyon için Demokratik Birlik).

Ülke nüfusunun yüzde 25 ila 30’unu oluşturduğu söylenen Arnavutların kimlik sorunları, “Kürt Meselesi”ne benzer şekilde, Makedonya’nın öncelikli toplumsal konularından.

Arnavut kimliği sorunlarını temsil etme iddiasındaki BDI’nın Slav milliyetçiliğini körükleyen VMRO-DPMNE ile koalisyon ortaklığı, 2001’de yeni kurulmuş ülkeyi savaşın kıyısına getiren etnik gerilimi “azaltmak için” uluslararası çevrelerce de desteklenen bir denge politikasının eseri.

VMRO-DPMNE ve Arnavutların Demokratik Partisi’nin (PDS) 1998’deki koalisyonun ardından, 2001’deki Ohrid Çerçeve Anlaşması ile “gelenekselleşen” ve Fransız Anayasa hukukçusu Badinter’in adıyla anılan “büyük koalisyonlar”, Makedonya’nın barış sürecinin kilidini oluşturuyor.

Ne yazık ki, Kosova’da 1990’ların sonunda yaşanan trajedinin Makedonya’da tekrarlanması için ortaya atılan bu güç paylaşımı politikası, ülkede sorunun çözülmesini sağlayamadı. Tersine, etnik kimlikler üzerinden hamaset, al gülüm ver gülüm ilişki ağları ve popülizme yüklenen partiler, ülke genelinde ayrışmayı körükledi.

Bugün, Makedonya’nın üçte birini oluşturan işsizler ordusu ve özellikle de, gençlerde yaygın “gelecek kaygısı”, tüm ülkenin ortak meselelerinin başlıcalarından; ama ülkenin önde gelen partileri, ülkenin asıl sorunlarına çözüm üretmek yerine, “konu olmayan konulardan” polemik yaratıp, kutuplaşmayı körüklüyor. Ve bu sayede de, kendi seçmen kitlelerinin desteğini garantiliyorlar.

Evet, kimlik odaklı söylemler ülkede önemli eşiklerin aşılmasına da yardımcı oldu; mesela, 2011’de ilk kez bir Arnavut, Savunma Bakanı olabildi. Ayrıca, ülke bürokrasisinde Arnavutların sayısı hızla arttı. Buna karşılık, “devlet kapısında” iş sahibi olmakta liyakatin fazla bir rol oynadığı söylenemez. Arnavut veya Slav, kimliğinizden önemli olan hangi partiden olduğunuz. Bürokraside, aslında var olmayan işler için maaş ödenen bir sürü “partili” var. Makedonya toplumu genelinde de, partisel kutuplaşma üzerinden düşmanlıklar alıp yürüyor. Bu arada, ülkede bir de, Türkiye devleti desteği ile kurulduğu öne sürülen yeni bir Arnavut partisi var; Besa (Yemin). Cumhurbaşkanı Erdoğan’la isimlerinin beraber anılmasından “onur duyduklarını” söylüyorlar.

Ekonomik zorluklar, yolsuzluk ve yozlaşmanın üzerine bir de “çözülmüş” gibi yapılıp daha da içinden çıkılmaz hâle gelen etnik tansiyonu da ekleyince, ülke patlamaya hazır bomba hâline geliyor: 10 Mayıs’ta çatışmalarda, 22 kişi öldürüldü, gerilim yüksek. Ülkenin sıradan vatandaşları da, bu krizin umutsuz rehinleri.

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Sezin Öney

Sezin Öney