
‘P.K.’ filmi Hindulara hakaret mi
Düşünce özgürlüğü ile inanca saygı arasındaki ikileme dair tartışmalar –en azından akademik düzeyde– sürekli gündemdedir. Bu konunun geniş halk kitlelerine mal olması ise ancak sansasyonel olaylar aracılığıyla gerçekleşir ve genellikle birilerinin canının yanması ile sonuçlanan yüksek tansiyonlu eylemlere sebep olur. Tıpkı bugünlerde dillerden düşmeyen “Charlie Hebdo” dergisinin yayın politikası ve bunun yol açtığı sorunlar gibi. Hepinizin bildiği malum tartışmaları tekrar etmemek adına size aynı tartışmalara sebep olan başka bir örnek vermek istiyorum: “P.K.”!
P.K., bir Bollywood filmi! 19 Aralık’ta vizyona girdi ve tüm izlenme rekorlarını altüst etti. Konusuna gelince, bir uzaylı dünyayı incelemek için Hindistan’a iner. İnmesiyle birlikte uzay gemisiyle bağlantısını sağlayan parlak kolyesi bir adam tarafından çalınır. Artık uzaylının tek amacı kolyesini bulmak ve geri dönmektir. Uzaylının kolyesini ararken sorduğu naif sorular diğerlerinde sarhoş olduğu izlenimi uyandırdığından ona bu manaya gelen P.K. derler. İşte bu kolyeyi bulma sırasında meydana gelen olaylar Hinduları kızdırdı. Bu öyle bir duruma sebep oldu ki bazı sinemalar filmi göstermemeyi tercih etti. Filmi gösterenler ise kızgın protestocuların hedefi hâline geldi. Ciddi bir Vandalizm yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Karşılıklı bağırışların ve karmaşanın eksik olmadığı tartışma programları da bu konuya el atmış durumda!
İnsanları harekete geçiren şeylere bakalım. İnsanlar, P.K.’ya aradığı şeyi bulması için Tanrıya dua etmesini söylüyorlar. Bunun üzerine P.K. sırasıyla Hindistan’daki tüm dinlere (Hinduizm, Budizm, İslam, Hıristiyanlık, Sih ve diğerleri) onların ritüelleri eşliğinde dua ediyor. Tabii bu arada yabancı birinin bakış açısı ile dinler, Hint toplumu, onun ritüelleri ve ahlaki değerleri üzerine ciddi eleştirilerde bulunmayı da ihmal etmiyor. Asıl çarpıcı yanı ise nüfusun çoğunluğu Hindu olduğu için kendisine muhatap olarak Hindu din adamını yani “Guru”yu seçiyor. Toplumla hesaplaşmasını onun üzerinden yapıyor. Putların işlevi, sürekli sayıları artan tapınaklar ve onların topladıkları bağışlar, Guru’ların gerçek işlevi bu konulardan sadece birkaçı.
P.K. rolünü bir Müslüman olan Aamir Khan’ın oynaması ise Hindistan ve Pakistan arasındaki sıkıntılı durumda gözönüne alındığında bunun üstüne tuz biber ekiyor. Birçok insan ona –hakaretler eşliğinde– Pakistan’a gitme çağrısında bulunuyor. Aslında filmin eleştirdiği bir durum da bu! Din haricinde birbirlerinden hiçbir farkı olmayan ama birbirine ölesiye düşman olan iki halk ve bunun toplumsal düzeyde yansıması filmin iki karakteri Jaggu ile Sarfaraz üzerinden anlatılmaya çalışılıyor.
Sonuçta filmi izleyenlerin bir kısmı filmin dinlere değil onlara inananları bir şirketin elemanları gibi yönetmeye çalışan ve onları sömüren anlayışa ve boş bir düşmanlığa karşı çıktığını düşünürken, bir diğer ve sesleri daha çok çıkan kısmı ise bunu resmen dinlerine ve toplumlarına bir saldırı ve inanca saygının sınırlarını çiğneyen bir film olarak görüyorlar. Sonuca bağlanamayan tartışmaların din konusunda hassas olan bu toplumda daha büyük şiddet eylemlerine dönüşmesi ise birçoklarının kâbusu olmaya devam ediyor.
Her konu kendine has ve hedef kitlesi farklı da olsa konu dönüp dolaşıp aynı ikilemde sıkışıp kalıyor: Fikir özgürlüğü ile inanca saygının sınırları nerede başlar nerede biter? Bu tartışma daha çok su götürür!
***
‘Gizli Dosyalar’dan yeni haberler!
Ülkemizde ciddi bir hayran kitlesi olan X Files’ın (Gizli Dosyalar) yapımcısı Chris Carter, 1993-2002 yılları arasında yayınlanan dizinin orijinal oyuncuları David Duchovny (Mulder) ve Gillian Anderson (Scully) ile tekrar başlaması için Fox’un yetkilileri ile görüştüğünü ifade etti. Birçok diziye ilham kaynağı olan efsane dizinin dönüş hazırlıkları ve Mulder ile Scully’nin muhteşem uyumunu tekrar izleyebilecek olmak sizde de heyecan uyandırmıyor mu?
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: