
Paralel evrende ‘Acil Aşk Aranıyor!’
Bazı diziler daha ilk bölümden kalıcı olup olmayacağını belli eder, bazıları içinse biraz beklemek gerekir. Çünkü hem ilk bölümüyle çok şey vaat etmez, hem de seyircinin tepkisinde geleceğe yönelik tahmin yapmaya yarayacak bir veri elde etmek mümkün olmaz. “Acil Aşk Aranıyor!” dizisi de geleceği belirsiz dizilerdendi. O yüzden yazmak için beklemem gerekti.
Dizi herkesin malumu olduğu üzere medikal drama “Acil Servis” dizisinin istenen reytingi alamaması sonucu format değişikliği ile romantik komediye geçiş yapıp “Acil Aşk Aranıyor!” adıyla yeniden izleyenlerin beğenisine sunuldu. Mekân yine hastane ama hem doktor tipolojisi hem de Acil Servis trafiği kuantum mekaniğindeki paralel evrenlerden birine taşınmış gibi görünüyor. Neden mi? Acil Servis’te öyle bir ortam var ki personel çok rahat. Günde birkaç hasta geliyor. Geri kalan vakitlerini uzun sohbetler eşliğinde yemek yiyip kahve içerek harcıyorlar. Gelen hastaların hepsi de birbirinden ilginç tipler ve rahatsızlıkları da bence fizyolojikten çok psikolojik!
Doktorlara gelince Tıp Bayramı için maskeli balo düzenliyorlar. Rahatça uykularını alıp saç baş yapılı sevimli kıyafetlerle Acil’de arz-ı endam ediyorlar. Akşamları konsere gidip, birkaç gün de Latin dansları öğrenecek zaman buluyorlar. Muhtemelen pek nüfusu olmayan, insanlarının Acil’i nasıl kullanacaklarını bildikleri ve sağlık kalitesi yüksek bir evrenden bahsediliyor burada! Bu evrene bakan bizdeki Acil Servis doktorlarının sinirden saçlarını başlarını yolduklarını tahmin etmek için dâhi olmaya gerek yok!
Romantik komedi olayında ise çok tutulan bir matematik kullanılarak durum gayet güzel kurtarılmış. İki çiftimiz var: Zeki ve yakışıklı doktor Sinan ile sakar, sevimli ve yetenekli doktor Nisan ile “cool” doktor Berzan ile güzel, alımlı ve zeki doktor Ayla! Nisan’ın sakarlıklarını düzelten “beyaz atlı prensi” Sinan ve her daim Ayla’nın yanı başında olan ve ondan desteğini ve yardımını esirgemeyen Berzan! Senarist zekice bir yol izleyip onları hemen biraraya getirmiyor. Yanlış anlaşılmalar, uzak durmaya çalışma, araya giren eski aşklarla çiftler arasındaki gerilim canlı tutuluyor. İlişkilerin yaşanma tarzı, paralel evrende de bizim toplumumuzdaki tuhaflıkları taşıyor! Bunun seyircide uyandırdığı tanıdıklık hissi dizi için artı bir puan oluşturuyor. Tabii arada Nisan’ın evde böcek görünce hemen alt kata inip ilk defa tanıştığı ve hocası olan Sinan’ın evinde kalma isteği ve Sinan’ın da bu isteğin kabulü gibi abuk sabuk durumlar da yok değil! Her ne kadar böyle şeylerin olmaması temennimiz olsa da fazla abratılmadığı sürece türü gereği böyle şeyler sineye çekilebilir! Bir de paralel evrendeler üstelik!
Ezcümle, geleceği belirsiz başlasa da her hafta yükselen reytingleri ile dizi, artık yerini garantilemiş durumda! Bunda dizinin taşıyıcısı konumundaki kadın karakterleri canlandıran Duygu Yetiş ve Rojda Demirer’in payı büyük. Karman çorman ülke gündemi ve özel hayatlarındaki problemlerden sıkılanlar için hiç kafa yormadan izleyebileceğiniz ve iyi vakit geçirebileceğiniz bir dizi var karşınızda! Gerisi size kalmış!
***
Tanpınar Edebiyat Festivali başlıyor!
2009 yılından bu yana her yıl İstanbul’da düzenlenen uluslararası festival, bu sene “Şehirler ve Sınırlar” teması ile 4-8 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival programının mekânları Sismanoglio Megaro, KargArt, Atatürk Kitaplığı, İstanbul Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi ve Goethe Enstitüsü Kütüphanesi. 26 ülkeden 40’dan fazla yazarı misafir edecek festivalde, kurgu ile gerçeklik, edebiyatın ve toplumun sınırları, yoksunluk, ekonomik kriz, oryantalizm üzerine konuşulacak başlıklardan bazıları! Sevgili edebiyatseverler kaçırmayın, üzülürsünüz!
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: