Salı , 30 Aralık 2014
Anasayfa » Yazarlar » Şimdi bakın, çok enteresan
Şimdi bakın, çok enteresan

Şimdi bakın, çok enteresan

Bu ülkenin iktidarı polis teşkilatına güvenmiyor.

Polis, siyasileşmiş, kadrolaşmış ve belli amaçlar doğrultusunda hareket edebilir noktaya gelmiş.

Binlerce çoluk çocuk sahibi polisi kar kış demeden şehir şehir süründürmeleri bundanmış.

Bu ülkenin yöneticileri savcılara da güvenmiyor.

Savcılar, usule aykırı soruşturmalarla, sahte deliller üreterek, bazı delilleri karartarak operasyonel makineler hâline dönüşmüşler.

Kendi zırhlı araçlarını tahsis ettikleri “süper” savcıları taşrada zabıta memuru gibi çalıştırmaları bundanmış.

Bu ülkenin seçilmişleri hâkimlere de güvenmiyor.

Hukuk dışında emir aldıkları odaklar olan, kararlarını mahkeme salonlarında değil başka odalarda yapılan toplantılara göre veren taraflı insanlarmış bunlar.

HSYK’ya da güvenmiyorlar galiba. Durmadan yapısını değiştirerek adam adama markajla seçimleri futbol maçına çevirmeleri bundan kaynaklanıyormuş.

Yargıtay da biraz şüpheliymiş. Her bir dairesini ayrı ayrı ele almak gerekiyormuş. İçinde bazı tehlikeli unsurlar hâlâ mevcutmuş.

Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’ne de güvenmiyormuş.

Erdoğan bir gece sinirlenip “yassağ kardeşim” diyerek twitteri kapatınca Haşim Kılıç üzerine vazife olmadan açtırmış interneti. Yani güvenilmezmiş.

Fakat Ekrem Dumanlı’yı, Hidayet Karaca’yı gözaltına alan polise, sorgulayan savcıya, hüküm veren hâkime tüm toplumun güvenmesi gerekiyormuş.

Neticede yürüyen bir soruşturma varmış.

Osmanlıca “hırsız” diye manşet attığı için dava açılan Birgün gazetesine, yolsuzluklar hakkında çıkarılan gizlilik kararına uymadığı için yargılanacak olan Cumhuriyet gazetesine bakan “bağımsız yargı” hepimizin gözbebeği, dürüstlük timsali imiş…

Çarşı taraftar grubunun “darbeye teşebbüs” suçlamasıyla müebbet hapisle yargılandığı dava tüm dünyaya örnek teşkil edecek adillikteymiş.

Yani kısaca 12 yıllık iktidarının eseri olarak karşımıza çıkardıkları “guguk devleti”ne bilfiil kendisi güvenmeyen devletlû, mevzubahis olan vatandaşın, gazetecinin, öğrencinin, köylünün, eylemcinin, sanatçının, çocuğun canı olunca “Yüce Türk Adaleti”ne teslim olmamızı istiyor.

Bakanlarını yargılayacak bağımsız mahkeme bulamayanlar, Ali İsmail Korkmaz için adalete güvenmemizi bekliyorlar.

Bir ülkede adalete olan inanç bittiyse duble yollar var diye kendimizi güvende hissedemeyiz.

Hiçbirimiz hissedemeyiz.

Yaz köşeye, günü geldiğinde “bağımsız yargı” için en çok bağıranlar olacaklar. Yarattıkları canavara tasma takmak mümkün değildir. Ellerinden bir kez kurtulmayıversin; dönüp ısıracağı ilk kendileri olacak.

Üstelik hayat hızlı akıyor bizim memlekette.

Bizden fazla bağırıp çağırmaları biraz da bundandır.

Yani korkudandır…

 

HEPİMİZ ARTİST OLDUK

Geçenlerde Ahmet Hakan Hürriyet’teki köşesinde yazınca dank etti bende.

Tartışma programlarına katılanların kişilik özelliklerini yazmıştı Ahmet Hakan.

Abdülkadir Selvi şöyledir, Hüseyin Yayman böyledir.

İsmail Saymaz şöyle konuşur, Alper Taş böyle sinirlenir.

Sanırım uzunca bir süredir bilginin, tecrübenin, öngörünün, tahlilin peşine düşmekten vazgeçmiş durumdayız.

İçinde benim de olduğum son dönem televizyon insanlarının en büyük numarası “karşısındakine nasıl gider yaptı ama” diye özetlenebilecek patetik ruh hâlleri hâline gelmiş durumda.

Erdoğan hepimizi kendine benzetti biraz. Yandaş, muhalif farketmez; hepimiz racon peşindeyiz.

Taraf’ın da içinde bulunduğu pek çok gazete, manşetlerinde ciddiyeti, bilgilendirmeyi, merak ettirmeyi değil muhatabına laf sokmayı beceri sayar hâle geldi.

Türkiye siyasetini bıraktık, mahalle kavgası yapıyoruz.

Bana mı dedin ulan” ile başlayan cümlelerimiz “asıl ben seni bilmem ne yaparım” ile devam ediyor.

Siyasetin düzeysizliğini değiştirmek mümkün mü bilemiyorum.

Fakat kendimize çeki düzen vermekte fayda var.

Çok ayıp çünkü…

[email protected]

Twitter:@haykobagdat

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Hakkında Hayko Bağdat

Hayko Bağdat