Salı , 2 Haziran 2015
Anasayfa » Yazarlar » Tahrir’deki ayaklanma opera oldu
Tahrir’deki ayaklanma opera oldu

Tahrir’deki ayaklanma opera oldu

Mısır’ı 30 sene boyunca yöneten Hüsnü Mübarek’in iktidarı bırakmasına neden olan halk ayaklanmasının merkeziydi Kahire’deki Tahrir Meydanı. İşsizlik, yoksulluk ve yolsuzluğa karşı 25 Ocak 2011’de bu meydanda toplanan 50 bini aşkın aktivist, demokrasi talebini 18 gün boyunca bıkıp usanmadan dünyaya haykırdı. Her ne kadar Hüsnü Mübarek karşıtı gösteriler Mısır’ın her tarafına yayılsa da Tahrir yani “Özgürlük” Meydanı, protestoların merkeziydi. Gösterilere katılım her geçen gün artıyor, polis ile meydanı dolduran aktivistler arasında çatışmalar meydana geliyordu. Ayaklanmanın sonunda Hüsnü Mübarek istifa etmek zorunda kaldı ve Mısır’da yeni bir dönem başladı.

 

YEKTA KARA SAHNEYE KOYDU

Tahrir Meydanı’ndaki bu ayaklanma sürecinde yaşananlar, bir operaya konu oldu. Uzun zamandır Avusturya’da yaşayan Mısırlı besteci Hossam Mahmoud’un, ilk olarak 17 Mayıs 2015’te Salzburg Devlet Operası’nda sahnelenen “Tahrir” adlı eserini Türkiye’nin dünya çapında tanınan opera rejisörü Yekta Kara sahneye koydu. Yekta Kara ile Salzburg’da Temmuz ayına kadar sahnelenecek olan “Tahrir” operası hakkında konuştuğumuzda eserin bestecisi Hossam Mahmoud’un “Arap Baharı”na ilişkin bir yapıtı daha olduğunu öğreniyoruz. Mahmoud, “18 Gün” ismini verdiği bu eserinden üç yıl sonra “Tahrir”i bestelemiş. Kara, projeye dâhil olma sürecini anlatırken Mahmoud’un Avusturya’da çok sevilen bir sanatçı olduğunu, Salzburg Kent Ödülü’ne layık görüldüğünü belirtiyor ve “Bu eseri sahnelemem konusundaki teklif, bir buçuk yıl evvel Salzburg Devlet Operası’ndan geldi. O sırada henüz opera bestelenmemişti. Bu öneri beni heyecanlandırdı. Çünkü çağdaş, yakın tarihe ilişkin ve daha önce hiç kimse tarafından sahnelenmemiş bir oyunu sahneye koyacaktım. Bu, yeni bir sahne dili oluşturmak için uygun bir yapıttı. Teklifi kabul ettim. Besteci, yazdıkça eserin bölümlerini bana gönderiyordu. Bu şekilde operanın yaratım sürecine de tanıklık ettim” diyor.

 

YAŞANMIŞ BİR OLAY

Tahrir” operasının yaşanmış bir olaya dayandığını da öğreniyoruz Yekta Kara’dan. “Tahrir”, Hüsnü Mübarek karşıtı gösterilere katılan oğlundan 10 gün boyunca haber alamayan bir annenin adalet arayışının öyküsüymüş aslında. Anne, kaybolduktan 10 gün sonra oğlunun hastanede olduğunu öğreniyor. Genç adam, ağır işkencelerden geçmiş. Ancak okurlarına gerçekleri değil kurgulanmış yalanları aktaran gazeteler, delikanlının Tahrir Meydanı yakınında geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığından söz ediyor. Anne ise oğlunun ölümünden sonra adaletin yerini bulması için mücadeleye başlıyor.

Eserde nabza göre şerbet vermeyi, çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi şiar edinmiş bir politikacı ile eşi de var. Zaman içinde anne ile siyasetçinin eşi, adalet için birlikte mücadele eden yol arkadaşları oluyor.

 

YENİ BİR SAHNE DİLİ

Yekta Kara, besteci Mahmoud’un tüm bu olayları şiirsel, çağdaş, etkileyici bir müzik diliyle anlattığını ve agresif bir üslup benimsemediğini söylüyor. Akabinde de eseri nasıl sahnelediği hakkında şu bilgileri veriyor: “Besteci, eserin her sahnesinde ayrı bir atmosfer yaratmış. Ben de yapıtı sahneye koyarken müziğin bana hissettirdiklerini yansıtmaya çalıştım. Ayrı bir sahne dili oluşturdum. Oyunda orkestra sadece sahnede durmuyor. Müzisyenleri salonun ve balkonun çeşitli yerlerine dağıttım. Koro da seyircinin arasına karışıyor ve onlarla iletişim kuruyor. Kısacası interaktif bir oyun oldu. Temsil sırasında tını, salonun farklı noktalarından geliyor. Koroyu eski Yunan koroları gibi düşündüm. Olaylara dışarıdan bakan, sorgulayan, zaman zaman içinden farklı karakterler çıkaran bir koro… Salonun önündeki birkaç seyirci sırasını kaldırttım. Dekoru kurarken demir konstrüksiyon kullandık. Video görüntüleri de kullandım oyunda. Yapıtın çağdaş yapısıyla örtüşen yeni bir sahne dili aradım. Sanatı ileriye taşıyacak olan bu arayışlardır.

 

ALMANYA’DA ‘SARAYDAN KIZ KAÇIRMA’

Tahrir”, dünya çapında tanınmış önemli bir opera rejisörü olan Yekta Kara’nın geçen sezon yurtdışında sahnelenen ilk çalışması değil. Sanatçı, Almanya’nın Erfurt kentinde Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operasını da sahneye koydu. Yaratıcı rejileriyle tanınan Kara, Osmanlı döneminde Selim Paşa’nın sarayında geçen eseri bu kez günümüze taşıdığını ve Selim Paşa’yı Boğaz’daki yalısında yaşayan bir işadamı olarak yorumladığını söylüyor.

 

ALMANYA VE AVUSTURYA BASININDA GÜNDEM

Yekta Kara’nın başarılı çalışmalarının Avrupa basınında övgülerle karşılandığını da söylemeden geçmemek gerek. Almanya ve Avusturya medyasında “Tahrir” operasına ilişkin pek çok haber ile eleştiri yazısı yayımlandı; bunların hepsi de olumlu ifadelerle doluydu. Dilerseniz bu makale ve haberlerden örneklerle bitirelim bu yazıyı. Alman Radyosu, Yekta Kara’nın müzik tiyatrosu ile enstalasyonun mükemmel bir bileşimini sunduğunu vurgulayarak, sahnede kaba kuvvete başvurulmaksızın şiirsel bir dille politik, toplumsal olayların aktarıldığı yorumunu yaptı. Uzun süredir böyle bir yapıtın özleminin çekildiğini belirten Alman Radyosu, eserde gerçekle düş dünyasının iç içe geçtiğini, hakikat ve adalet uğruna mücadele eden insanların bireysel özgürlük arayışlarının gündeme getirildiğini aktardı. Bir gazetede ise eser hakkında “Tını ve Spirütualizm Yoluyla Devrim” başlığı kullanıldı.

Ne diyelim, umarım Avrupa basını ile seyircisinin bunca ilgi gösterdiği, sevdiği “Tahrir” operasını bir gün Türkiye’de de izleme fırsatı buluruz.

[email protected]

twitter:@ozlemertan

Etiketler:

Hakkında Özlem Ertan

Özlem Ertan
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümünden mezun oldu ve akabinde İstanbul’a yerleşti. Gazeteciliğe Agos’ta başladı. İki yıl boyunca Agos’ta muhabirlik yaptı ve kültür sanat yazıları kaleme aldı. Ardından Taraf gazetesine geçti. 2008 senesinden beri Taraf’ta kültür sanat yazıları yazıyor. Aynı zamanda 2011'den bu yana da Taraf gazetesinin politika şefi olarak görev yapıyor. Çeşitli dergilerde ve derleme kitaplarda öyküleri yayımlanan Özlem Ertan'ın ilk romanı "Âşık Kadınlar Denizhanesi", 2015'in Ocak ayında yayımlandı.