
Tek dişi kalmış şöhret
Harika ülkemizde 19 yaşında bir genç kız şu anda kafasında bir kurşunla Diyarbakır’daki bir hastanenin yoğun bakım odasında uyuyor. Televizyonda yayınlanacak, benzerlerini defalarca gördüğümüz, bir saat dilimini doldurmak üzere formatlanmış artık bir çorap kokusu kadar bayağı olan bir şarkıcı yarışmasına katılmak için yola çıkan bir genç kız o hastane odasında yatan. Adı Mutlu Kaya. 19 yaşında. Beline kadar upuzun saçları ve o saçlarından daha da uzun hayalleri olan biriydi.
Şimdi hayallerini erteledi, ölmemeyi bekliyor.
Gazetelerdeki rutin gündem takibi esnasında rastladım Mutlu Kaya’ya. Şarkı yarışması daha yeni başlarken, formatı ilginçleştirmek için yarışmanın jüri üyelerinden Sibel Can, kızın yaşadığı yere Siverek’e gidiyor ve “O ses sensin” diyerek Mutlu Kaya’yı alıp yarışma için İstanbul’a getiriyor. Sonrası birkaç bölüm ekranların en civcivli saatinde birkaç şarkı söylemek, gazetelerin magazin sayfalarında birkaç ufak habere konu olmak, izlenmeyen bir yarışma (Reytinglerin düşüklüğü nedeniyle beşinci bölümde yayından kalkıyor), günün sonunda kimin yaptığının bilinmediği taranmış bir ev ve kafasında bir kurşunla hastaneye gönderilen bir kız kalıyor.
Baktığımız zaman burada tek suçlu sadece kızı hastaneye yollayan kurşunu sıkan mı sadece?
Mutlu Kaya’yı Siverek’ten kaldırıp getirip, onun nasıl bir ortamdan geldiğiyle hiç ilgilenmeden, nasıl dinamiklerle yetiştiğine hiç bakmadan tutup 80 milyon insanın izlediği bir gladyatör arenasına atanların hiç mi suçu yok?
O kıza pırıltılı bir hayat vaadinde bulunan Sibel Can’ın, bu yarışmanın yapımcısının hiç mi sorumluluğu yok bu işte?
Siz neyinize güvenip de 19 yaşında bir kıza bu vaatlerde bulunuyorsunuz?
Herkesin yırtmak için ünlü, güzel ve şöhretli olması pompasından yararlanıp, sonra bir genç kızı yaşadığı hayata geri göndermek miymiş bu yarışmanın formatı?
Sizin gerçekten umurunuzda mı acaba birisinin hayallerini gerçekleştirmek? Hepiniz bunu şov için, reyting için, banka hesaplarına yatacak birkaç milyon dolar daha için yapıyorsunuz.
Bahsettiğimiz insan eski bir şarkıcı, manken, ya da ünsüz ünlü bir şöhret karakteri değil. Garibanın teki ve günün birinde ‘sesim de güzel belki ünlü olurum’ hayali kuran biri. Tıpkı kendisinden önce bu yarışmalara çıkan binlercesi gibi aslında. Bu zamana kadar bu şarkıcı yarışmalarına katılanlardan kaçının ismini şu an hatırlıyoruz, hangisi hâlâ hayatımızda? Hepsinin hayalleri çalınıp, reyting kuburunda vahşice tepinildikten sonra her biri birer mendil gibi kaldırıp atıldı.
Mutlu Kaya hastane odasında yatarken babası kameralara açıklama yapıyor “Herkesten destek bekliyorum. Özellikle de Sibel Can’dan. Kızım onu annesi gibi görüyordu” diyor. Mutlu Kaya’nın annesi gibi gördüğü Sibel Can olayın ardından ilk açıklamayı instagram sayfasında ‘bir ileti’ üzerinden yapıyor. “Benim güzel Mutlu kızım, nasıl kıydılar sana? (Burada sanatçımızı olay üzerine çok şaşkındır). Çok üzgünüm (Evet biz de. Peki, sonuç?). Yarışma sayesinde tanıdığım binlerce pırlanta kızımızdan Mutlu’nun sağlık durumu şu anda çok kritik, acil şifalar diliyorum (Benim için bir tek Mutlu yoktur. O beni annesi olarak görebilir ama o benim için binlerce pırlantadan birisi sadece). Dualarımız onunla (Sanatçı burada duaya ve Allah’a sığınarak görevini tamamlar).” Sibel Can’ın açıklaması en az Miami’deki evinin eflatun minderleri kadar duyarlı. 19 yaşında bir genç kızı ünlü yapmak için yaşadığı yerden kaldırıp buraya getirmeyi biliyorsan eğer, sorumluluğunun da sende olması gerektiğini bilmelisin. Olayın ardından bir hafta sonra da Sibel Can en sonunda Diyarbakır’a gitmeyi aklına getirip, basın ordusunu toplayıp hastaneyi gözyaşları içinde ziyaret ediyor.
Ve bitti.
Görevini tamamladı, o üzgün gözyaşlarını döktü ve artık gönül rahatlığı içinde Miami’ye dönüp tatiline kaldığı yerden devam edebilir.
Bu insanlara inananlara da, tek dişi kalmış şöhretin acımasızlığına da çok yazık.
Şölen bitip, eski dostlar gidince geriye kalan sadece yatağında uyanmayı bekleyen bir genç kız oluyor.
Henüz 19 yaşında bir genç kız…