Cuma , 9 Ocak 2015
Anasayfa » Yazarlar » Trabzon, vatan kurtaran (!) arslan…
Trabzon, vatan kurtaran (!) arslan…

Trabzon, vatan kurtaran (!) arslan…

Pazartesi akşamı oynanan Trabzonspor- Eskişehirspor maçını hakem kazandı. Tabiri bilerek kullandım ve Eskişehir’in haklı galibiyetine çamur atmak niyetinde değilim. Madem Trabzonsporlular için “hakemi de yenmek” diye bir kavram var, o hâlde hakem sizi yenebilir de. Değil mi?

Kimse masal okumasın. Skor 0-0 iken atılan ve sayılmayan Cardozo’nun kafa golü nizamidir. Topun tamamı oyun alanını terk etmemiştir ve bunu da en iyi o yardımcı hakem görmüştür. Birkaç metreden bu pozisyonu süzemiyorsa alsın misketlerini gitsin bir zahmet. Sonra Eskişehir’in golünden önce bariz faul var. İlerleyen dakikalarda Yusuf’un bir pozisyonunda dünyanın en salak hakemi bile avantaj verebilecekken bizimki avantajı kesip faul vermiştir, daha bunun gibi bir sürü sayabiliriz. Bu ne ilk ve öyle görünüyor ki ne de son… Kurulu düzenin futbolda Trabzonspor’a bakışı değişmiyor, mübarek Türkiye’nin partiler üstü devlet politikası sanki. Üstelik son 12 yılda birçok şey değişti ya da değişti gösterildi ama bu konuda en ufak bir değişiklik yok. Olacağa da benzemiyor.

Trabzonsporluların, hâkim sistemin kulüplerine (aslında şehirlerine) olan bakışına karşı sonuca yönelik herhangi bir tepkileri var mı? Yok. Bundan önce oldu mu? Yok. Bundan sonra olacak mı? Görünen o ki olmayacak.

Derken, 61. dakikada Trabzon’dan başka hiçbir yerde göremeyeceğimiz bir tuhaflık yaşadık. Avni Aker tribünleri her maçta çeşitli yöntemlerle kutlama yaptığı dakikada bu sefer İstiklâl Marşı söylüyordu. Neydi bu şimdi? Geçtiğimiz günlerde ülkenin bir başka şehrindeki statta İstiklal Marşı’na yapılan saygısızlığa tepki… Aferin. Trabzon’dan başka hiçbir yerde böyle bir tepki görülmüyor, onların Türklüğünden hiçbir şey eksilmiyor; amma benim Trabzon’um vatana, millete, bayrağa, İstiklâl Marşı’na olan sevgi, saygı ve bağlılığını vurgulama mecburiyetinden hiçbir şey kaybetmiyor. Kurulu düzen başta hakemler olmak üzere her çeşit alet ve edevatla şehrin ve kulübün ırzına geçmekten vazgeçmiyor, bizimkiler vatan kurtarma derdinde…

Maç gecesi sosyal medyada benimle aynı istikamette tepki gösteren arkadaşların tavrı İstiklâl Marşı’na tepki gibi algılandı, bazı sabırsız kardeşlerimiz tarafından. Yani ne diyeyim bilmiyorum, sapla samanı ayırmak konusunda bunca yıldır bir arpa boyu yol kat edemedik mi biz? Sahada tecavüz bütün şehvetiyle devam ediyor, tribünler vatan millet Sakarya… Eskişehir’in golünden önceki bariz faule kimsenin gıkı çıkmazken üstelik… Hadi diğerleri net görülmemiş, ânında sezilememiş olsun.

Ağalar, beyler, manevi değerlere hiçbirimizin bir rezervi ya da alerjisi yok. Bunlara sahip çıkmanın da kötü bir tarafı yok. Tamam da Trabzonspor ne olacak? Evin besleme çocuğu. Buna karşı neden bir çare ya da çözüm üretmek için kafa yormuyoruz da sadece bizim üstümüze vazife olmayan işlere balıklama atlıyoruz? Yoksa kolayımıza mı geliyor “ben sizin hakkınızı koruyacağım, gasp edilmiş hakkınızı da alacağım, benim dönemimde kimse size yan bakamayacak” diyen bir kahramanı (?) kendimize vekil tayin etmek? İşte bir tecavüz vak’ası daha yaşandı. Nerede bizim kahraman? Ben maç bitiminden şu satırları yazdığım saate kadar tek kelime ettiğini duymadım. Etse ne olacak zaten. Hiçbir şey değişmiyor.

Geçen hafta sözünü ettiğim “ortak akıl”a ihtiyaç gün be gün artıyor. Bu inşa edilebilir, vücuda getirilebilir. İmkânsız değil, hattâ sanıldığı kadar zor bile değil. Yeter ki enerjimizi doğru yerlere kanalize edelim.

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Hakkında Bülent Şirin

Bülent Şirin