
Trabzonspor gerçekten üst kimlik mi
Bir Trabzonspor yönetim kurulu üyesi bir partiden milletvekilliği için aday adaylığı başvurusunda bulundu. Kulüp yönetiminden de henüz istifa etmiş değil, edeceği de meçhul.
Geçenlerde değerli bir arkadaşım, benzer konular üzerinde sohbet ederken bir İstanbul kulübünün başkanının ismini vererek “hangi partiye oy verdiğini biliyor musun” diye bir soru sordu. Fena duraksadım. Bilmek bir yana, böyle bir soru aklıma bile gelmemişti doğrusu. Yani sözkonusu kişinin hangi partiye oy verdiği sorusu. Sonra bir düşündüm, Trabzonspor’da siyasetle ilgili sıkıntılar İstanbul kulüplerinde yaşanıyor mu diye. Hayır, belki bir iki istisna dışında hiç böyle bir şey olmuyordu. Kimlik, kudret ve aidiyet olarak kulüplerinin verdiği yetip de artıyordu, siyasi kimliğe ihtiyaç duymuyordu İstanbul kulübü başkan ve yöneticileri. Velev ki siyasete girseler bile bu bir problem teşkil etmiyordu.
Trabzonspor’a gelince. Mevcut durum yeni bir şey değil. Gençler hatırlamaz, Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer’in nöbetleşe teknik direktörlük yaptığı yıllarda Özkan Sümer sol görüşlülerin favorisiydi, Ahmet Suat da siyasi yelpazenin öbür tarafının… Siyasi kaygılar nedeniyle, her iki teknik direktörün de zorlama yorumlarla karalandığı ya da göklere çıkarıldığını şaşkınlıkla izlediğimi hatırlarım.
Varmak istediğimiz sonuca yönelmeden önce yine aynı amaca matuf olmak üzere bir konuya daha değinelim: Fenerbahçe için sözkonusu olmuyor da, Galatasaray ve Beşiktaş Avrupa’da başarılı bir sonuç elde ettiği zaman Trabzonspor taraftarını bir kaşıntı tutuyor. Kimi açıkça ve cesaretle kimi de az çok utana sıkıla İstanbul kulübünü tebrik etmeye kalkışıyor, diğer bazıları da onları ağır ifadelerle İstanbul sempatizanı olmakla suçluyor. İstanbul kulübü taraftarları arasında da benim tanıdıklarım arasında böyle bir sorun bulunmuyor. Belki çok rafine taraftarlarla tanışıyorum da ondandır, bilmiyorum. Her neyse, bunlar bir gerçeği değiştirmiyor, o gerçek de Trabzonspor’da bir kimlik sorunu olduğu.
İstanbul kulüplerinde kulüp kimlikleri siyasi mertebeler için basamak olarak kullanılmıyor. Böyle bir şeye ihtiyaç duyulmuyor, çünkü zaten o kimlik yeteri kadar üst kimlik pozisyonunda bulunuyor. Fakat Trabzonspor için böyle bir şey ne yazık ki sözkonusu değil. Kulüp başkanlığından sonra milletvekili, ardından da bakanlık yapmış hemşehrilerimiz var. Tabii hangi partiden seçildikleri ve siyasette başarılı olup olmadıkları konumuz değil.
O hâlde ne yapılmalıdır? Gerçekleri inkâr etmek olmaz, Trabzonspor kimliği yetmiyorsa yetmiyordur. Güçlendirmek ve pekiştirmek için neler yapılması gerektiği konusunda kafa yorulmalı ve insanların başka kimliklere ihtiyaç duymamalarını temin etmeye çalışmak gerekir. Ancak hiç değilse şimdilik hem Trabzonspor kimliğini hem de aktif siyasi kimliği birarada taşımaktan vazgeçmekle işe başlanabilir.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: